"Şükürler olsun Tanrım, onları buldum!" diye sevindi ilkin. Sonra önündeki kapının kilitli olduğunu gördü, baktı, dışarıdan sürgülenmişti. Sürgüyü sola doğru çekerek açtı, kapı içeri doğru açılmıştı. Odanın içi oldukça loştu, titrek bir gaz lambası karşı duvardaki bir nişin içinden içeriyi aydınlatıyordu. Önce Thomas'ı gördü, odanın orta kısmında taş bir masanın üzerinde boylu boyunca yatıyordu. Kapının açıldığını görünce başını kaldırıp bakmak istedi. Masanın hemen yanında duvara sabitlenmiş bir demir halkaya bağlı olan Marry'ye gözü ilişti. Halsiz ve bitkin bir durumdaydı, üstü başı perişandı, ağlamıştı. Thomas bir saniye Nathan ile göz göze geldi:
"Dostum, seni gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim." diyebildi.
Doğruca Marry'nin yanına gitti, elindeki avcı bıçağıyla Marry'yi iplerle bağlandığı yerden kurtardı. Ardından Thomas'ın bağlandığı ipleri kesti. Marry yarı baygın, yarı uykulu ağabeyine sarıldı.
"Neden geç kaldın, çok korktum!" diyerek ağlamaya başladı.
"Ağlama bir tanem bak ben geldim, her şey düzelecek, hep birlikte buradan çıkıp evimize gideceğiz."
Thomas az önce yattığı taş masanın üzerinde oturuyordu, son derece güçsüz ve bitkindi.
Nathan:
"Dostum, iyi görünmüyorsun, yürüyebilecek misin?" diye sordu.
"Her tarafım karıncalanıyor, biraz kendime geleyim, yürüyebilirim sanırım."
Nathan, kucağındaki Mary'ı yere bıraktı. Ardından Thomas'a dönerek:
"Ödümü patlattın biliyor musun, öldüğünü sandım, buraya nasıl geldiğini hatırlıyor musun?"
"Ben de düşündüm, ama hiçbir şey hatırlayamadım."
"Neyse önemli olan tekrar bir araya gelmemiz, şimdi buradan çıkmanın yolunu bulalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Karanlık ( Kitap oldu )
FantasyFantastik Korku Romanı, Gençler bu hikaye tam da sizler için, soluksuz okuyacak devamını sabırsızlıkla bekleyeceksiniz... Bir gece en derin uykularınızı uyurken, kendinizi dipsiz bir karanlıkta bulabilirsiniz... Gözlerinizi açtığınızda gördüğünüz s...