"Yine üstünü açmıştır, bir gün gerçekten hastalanacak bu çocuk, neden böyle deli yatar ki?" diye geçirirken içinden, hep yaptığı gibi gecenin bir yarısı sıcak yatağından kalkıp, Marry'nin üstünü örtmeye gidiyordu. Gözleri uykulu, yarı açık yarı kapalı, sallanarak kapının kolunu indirdi. Doğruca Marry'nin yatağına gidiyordu. Bir anda gözleri yuvalarından çıkarcasına açıldı, Marry yatağında değildi...
"Nereye gider ki bu çocuk?"
"Yok işte, yok, lavaboda da yok." Soluk soluğa mutfağa attı kendini. "Burada da değil." İçinden bir şeylerin akıp gittiğini hissediyordu, bir an gözü karardı, düşecek gibi oldu, düşmedi. Bir çırpıda yatak odasındaydı şimdi. İçeri girdiğinde kalbi heyecandan duracak gibiydi. Belli belirsiz, kısık bir sesle "John!" diye seslenebildi. John, yılların verdiği mesleki bir alışkanlıkla adını duyar duymaz fırlamıştı yataktan, bir an başının döndüğünü, gözlerinin karardığını hissetti. Sonra, koridorun loş ışığında, kapı aralığında eşi Linda'yı gördü.
Linda;
"Marry!" diyebildi zorlukla, "Marry yatağında yok!"
"Anlamadım, yatağında yok ne demek, başka nerde olabilir ki?"
"Yok işte, baktım, her yere baktım, yok!"
John beyninden vurulmuşa döndü, hızla yataktan fırladı, bütün evin altını üstüne getirdi, bütün odaları tek tek aradı; mutfağa, lavaboya, banyoya, kilere, bodruma her yere baktı. Pencereleri kontrol etti. Hiçbiri zorlanmamıştı, açık değildi, kapıyı yokladı kilitliydi. Güvenlik sistemini hatırladı, kamera kayıtlarını tek tek inceledi, hiçbir şey bulamadı, en ufak bir iz yoktu. Marry âdeta buhar olup uçmuştu. Aklı almıyordu, bu nasıl olurdu.
Linda tükenmiş gibiydi, hiçbir şey düşünemiyor, bir şey diyemiyordu. Merdiven basamaklarına otur-muş, ağlıyordu.
John:
"Polisi arasak iyi olacak." diyerek Andy'nin numarasını tuşladı.
Polis müdürü Andy Stewart John'un çocukluk arkadaşıydı. Ortadoğu'da görev yaptığı yıllarda irtibatı koparmışlardı, ancak emekli olduktan sonra yeniden bir araya gelmişler eski dostluklarını kaldığı yerden devam ettirmişlerdi. Aynı sektörde iş yapıyor olmaları da yeniden bir araya gelmelerinde etkili olmuştu. Sıklıkla işbirliği yapmak durumunda kalıyor, birbirlerine pek çok konuda yardımcı oluyorlardı. John çoktan emekli olmuş, ancak Andy çocukların eğitimini bahane ederek çalışmaya devam etmişti. Gecenin üçünde John'un sesini duyunca ister istemez endişelendi.
"Kamera kayıtlarını da izlediniz ve hiçbir şey bulamadınız öyle mi?"
"Evet, çok mantıksız geliyor biliyorum, ama gözden kaçırmış olabilir miyim diye iki kez baktım, ama yok!"
"Siz evden ayrılmayın, ben bir ekibi oraya yönlendiriyorum. On dakikaya kalmaz ben de oradayım."
On dakika içinde polis ekibi de Andy de gelmişti. Andy arabasından hızla inerek evin girişine doğru yöneldi. O sırada yeni gelmiş olan polis memurlarına emirler yağdırıyordu.
"Gözünüzü dört açın, son derece dikkatli olun, en ufak bir izi bile kaçırmanızı istemiyorum. Bodruma ve havalandırma boşluklarına hatta çatıya da bakın."
Andy, John ile el sıkıştıktan sonra Bayan Linda'ya dönerek: "Endişelenmeyin bayan, yer yarılsa, içine de girse onu mutlaka bulacağız, burası küçük bir yer, burada kuş uçsa haberimiz olur." diyerek teselli etmeye çalıştı.
Evin etrafını, çimleri ve pencereleri kontrol ettikten sonra hep birlikte Marry'nin odasının bulunduğu üst kata çıktılar. John her şeyi olduğu gibi anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Karanlık ( Kitap oldu )
FantasyFantastik Korku Romanı, Gençler bu hikaye tam da sizler için, soluksuz okuyacak devamını sabırsızlıkla bekleyeceksiniz... Bir gece en derin uykularınızı uyurken, kendinizi dipsiz bir karanlıkta bulabilirsiniz... Gözlerinizi açtığınızda gördüğünüz s...