Az önce mağaranın boşluğunda yankılanan korkunç kahkaha, bütün çirkinliğiyle yeniden bütün boşluğu doldurdu. Nathan da gittikten sonra tek başına kalmıştı, bir yandan bildiği bütün duaları okuyor, diğer yandan el feneri ile geldikleri yolu bulmaya çalışıyordu. "Beni korkutacağını mı sanıyorsun lanet cadı, ne yapabilirsin ki, ölmekten korkmuyorum, yaşayacağım kadar yaşadım, asıl sen kork, hepinizin canı cehenneme..." diye bağırdı. Az önce hep birlikte indikleri patika yolu, ağrıyan dizlerine rağmen hırsla çıkmaya başladı. Patika yol bu kadar mı uzundu? Bitmek bilmiyordu.
"Çıkmak, inmekten daha zormuş!" diye yüksek sesle düşündü. Biraz durup soluklanmak istedi. Cadının çirkin sesini yeniden duyunca yeniden hareketlendi. Az sonra yokuşun başındaydı, geldikleri koridoru bulmuştu şimdi. Zemini kaygan, hafif meyilli koridor boyunca kararlı adımlarla geçidin aşağısındaki basamaklara ulaştı. Birkaç saniye oturup soluklandı. Basamakları yarı yürüyerek, yarı sürünerek güç bela çıkabildi. Yukarıda ışık yanıyordu. Son bir gayretle kendisini yukarı atıp bacanın içine ulaştı. Kısa süre sonra bodrum katını da geride bırakmış, resepsiyon görevlisinin yanına varmıştı. Soluk soluğaydı, güçlükle nefes alıyor, konuşamıyordu.
Resepsiyondaki görevli gördükleri karşısında son derece şaşkındı:
"Bay Simpson berbat görünüyorsunuz, haliniz nedir böyle?" diye sordu.
Beş on saniye kadar dinlendikten sonra sus der gibi elini uzattı.
"Beni boş ver, çabuk 13 numaralı dairenin anahtarını al yukarı çık, yatağın üzerindeki telefonu getir, yardım çağırmalıyım!" diyebildi.
Görevli:
"Başkalarının özel eşyalarını izinsiz karıştırmak suçtur Bay Simpson, bunu benden istemeyin," diyerek karşılık verdi.
"O dediğiniz normal şartlar için geçerli, şu anda olağanüstü bir durum var, ne diyorsam onu yapın."
Görevli önemli şeyler olduğunu anlamıştı. Anahtarı alarak hızla yukarı çıktı. İçeri girdiğinde Bay Simpson'un söylediği gibi telefonun yatağın üzerinde olduğunu gördü. Kapıyı kilitlemeyi unutarak hızla aşağı indi. Yaşlı adam şimdi daha iyiydi. Hemen telefonu alarak yardım çağırmak istiyordu.
"İyi göremiyorum, delikanlının babasını aramam lazım, numarayı sen bulabilir misin?"
Resepsiyon görevlisi telefonu eline alıp biraz kurcaladıktan sonra:
"Bu olsa gerek 'Babam' yazıyor." diyerek telefonu yaşlı adama uzattı.
Bay Simpson derin bir soluk aldıktan sonra arama tuşuna bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Karanlık ( Kitap oldu )
FantasiFantastik Korku Romanı, Gençler bu hikaye tam da sizler için, soluksuz okuyacak devamını sabırsızlıkla bekleyeceksiniz... Bir gece en derin uykularınızı uyurken, kendinizi dipsiz bir karanlıkta bulabilirsiniz... Gözlerinizi açtığınızda gördüğünüz s...