Maymun

347 21 4
                                    

Yandan askılı çantamı açıp,içinden mektubu çıkarıyorum.Şöyle bir çeviriyorum.En iyisi bu mektubu Ladakh'a ulaştırmak.Küçük bir kağıda yazılan adresi az önce çevirdiğim taksinin şoförùne gösteriyorum ve gidiyoruz.Hava gerçekten çok sıcak sarim resmen üzerime yapışıyor.Bu sıcakta sarilerle nasıl gezebiliyorlar?Hayret ediyorum.Sarimi çekiştirip esinti yaratmaya çalışıken şoför beni görüyor:
~Sanırım yenisiniz bayan.
-Evet geleli yaklaşık 3 saat oldu.
~Hindistan'ın havasından şimdiden yakınıyorsanız,Ağustos'da her türlü afeti göreceksiniz demektir. -gülüyor-
-Mutlaka alışırım.Burası bir cennet.
~Burası mı cennet?İşsizliği mi,yolsuzluğu mu?Burası Hint filmlerinde gördüğünüz üzere mükemmel bir yer değil.Herkes bi cehennemden kaçmak için can atıyor,siz ise buraya gelmek için.
-Bence zevkler tartışılmaz.Farklılıklarımız bizi özel kılanlardır ve tüm sizin gibiler aksine buranın güzelliği hakkında düşündüklerimden gurur duyuyorum.
~Siz bilirsiniz bayan. -gülüyor-
Uzun süreli ve sinir bozucu olan bu yolculuk bittiğinde kağıtta yazan adresteyim.Kapıyı çaldım.2 katlı aynı benim evim gibi görünen eski bir yalı gibi.Deniz kenarında olmaması hariç.Kapıyı yine benim yaşlarımda,upuzun,zenci denebilecek kadar esmer bir erkek açıyor.
-Farhan Rustom Deboo siz misiniz?
~Evet ne için gelmiştin?
-Bunu ablanız size vermem için...
-Tamam gidebilirsin.
Ne kadar kaba biri.İlk kez gördüğü bir BAYANa sen diye hitap ediyor!Kapıyı yüzüme çarptı.Bu mektubun benimle bir ilgisi olması gerekmez miydi?Tekrar kapıyı çaldım ve:
~Ne istiyorsun,diyerek araladı kapıyı.
-Ablanız mektubun benimle ilgili olduğunu söylemişti ama...
~Şimdilik senlik bir şey yok.
Yine kapı yüzüme kapanıyor.Elimden bir şey gelmez.Delhi'yi tanımak adına biraz yürüyor,insanları inceliyorum.İnek gezdiren insanlarla dolu bir yol var önümde.Taksiyle geldiğimiz yoldan geriye doğru yavaşca ilerliyorum.İleride bir pazar var.Evde yiyecek yok tabii.Pazara giriyorum,daha önce hiç görmediğim sebzeler var.Hepsinin ne olduğunu teker teker pazarcılara soruyorum.Pazarın çıkışında birkaç maymun ve başlarında onların sahibi olduğunu düşündüğüm bir adam var.Oraya doğru ilerliyorum.Maymunlar bir süre şaklabanlık yapıp para verilmesi için ellerini uzatıyorlar.Bir maymunun yanına gittim,çok sakin görünen ve hiç şaklabanlık yapacağa benzemeyen bir maymun.Çok tatlı duruyor.Sahibi yanıma gelip:
~O bir işe yaramaz.Diğer maymunlarıma bakmak istemez misiniz?
-Teşekkürler,deyip pazara geri dönüyorum.
Domatez,zeytin,peynir ve ekmek aldım.Şimdilik bu kadar yeter sanırım.Pazardan çıkarken yine o maymuna gözüm çarpıyor ve kendime engel olamayıp soruyorum:
-Bu maymunları satıyor musunuz?
~Elbette.Yetenekli maymunlarım burda.10 rupiden satarım.
-Ben bunu istiyorum,diyorum o sessiz sedasız maymunu göstererek.
~Onun için 5 rupi yeter.
Parayı ödeyip maymunu sol koluma yatırıyorum.Diğer elimde ise poşetler var.Bir taksi çeviriyorum ve biniyoruz.Mumbai'ye ilerliyoruz.Maymun kucağımdan doğrulup şaşkın gözlerle etrafına bakınıyor.İlk defa pazar dışına çıkmış gibi.Sonra yeniden sessizce kucağıma yeter.Umarım kısa sürede arkadaşım gibi olur çünkü şimdiden ona alıştım.Senin adın Kartik olsun. :p

Hint KumaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin