Kartik'in ağzından
~Derin?
Cevap yok.
~Uyuyor musun?
Yine cevap yok.Kolum sızlıyordu ama kanama durmuştu.Saat 5 civarlarında olmalıydı.Hava karanlık ve aydınlık arasındaydı.Anlaşılan birazdan hava aydınlanacaktı.Derin ile kenetlenmiş olan ellerimize baktım.Huzurun tablosu gibiydi.Elimi tutmuştu,benim için endişelenmişti.Bunlar benim için beklenmedik şeylerdi.Derin melek gibiydi ve ben bunları haketmiyordum belki de ama beni seviyor.Biliyorum...
Biraz gökyüzünü izledim.Hava yavaşça aydınlanırken üniversite öğrencisi olduğu her hâlinden belli bir çocukla karşılaştım.
(-):Derin
(~):Kartik
(+):Öğrenci
~Hey,bakar mısın?
+Efendim?
~Gördüğün gibi bağlıyız ve yaralıyım.İpleri çözebilirsin.
+Ah,tabii ki.Siz iyi misiniz?
Bir yandan da ipleri çözmeye koyulmuştu.
~O kadar önemli değil.Sadece sıyırdı.
+Özel değilse neden bağlı olduğunuzu soracağım.
~Ah,biraz özel sanırım ama kötü olan taraf biz değiliz.Endişe etme.
+Peki.
O sırada Derin uyanmaya başladı.Esnedi ve çocuğa bakarak:
-Kartik,ne oluyor? diye sordu.
~İpi çözüyor.
+Tamamdır.
~Teşekkür ederiz.
Sağlam kolumla yere güç vererek kalktım.Derin kalkmaya çalışırken çok komikti.
-Acaba... diyerek elini çocuğa uzattı ve çocuk onu yerden kaldırdı.
-Teşekkür ederim.
+Önemli değil.Ben Mohan.
-Ben de Derin.Lütfen numaramı al.Ne zaman ihtiyacın olursa beni arayabilirsin.İyiliğin için sana minnettarım.
+İhtiyacım olacağını sanmıyorum fakat konuşabiliriz değil mi?
Çocuk sırıttı.
-Tabii ki de.Numaram...
~İleri gitmiyor musun Derin?
-Bizi kurtardı.
~Abartıyorsun.Sadece ipleri çözdü.Hadi çocuk artık gidebilirsin.Yaşından büyüklere sarkmamalısın.
+Ama...
~Gidelim Derin.
Elini tutup onu kendime çektim ve yürümeye başladık.
-O da neydi öyle?
~Ne neydi?
Güldü.
-Neyse..
~Niye gülüyorsun?Hayır,gülme.Hayır,öyle bir şey düşünme.
-Yok hayır,bir şey düşünmüyorum.Sadece kıskandın değil mi?Arkadaşların arasında olur öyle şeyler.
Tekrar güldü.Cevap vermedim.Saçmalıyordu.Neden kıskanayım?
-Arkadaşlar birbirilerinin elini tutarlar aynı zamanda.
~Evet,dün elimi tuttuğun gibi.
Ahahah 2-1 yendim onu.Şimdi ne kadar utandığını biliyordum.Dediklerine karşılık elini bıraktım.Tişörtümü düzelttim.Tozlanmış kaprimi silkeledim.
-Öldüğünü sanmıştım.Korkmuştum.
~Üzülmüş müydün?
-Evet ve nabzını ölçmek için elimi uzattım.Zaten sonra sen uyandın.
~Uyandığımda nabzımı ölçüyor gibi değildin bence.Elimi sıkı tutuyordun.
-Ne sonuca varmaya çalışıyorsun?
~Beni seviyorsun.
-Ne?Ne ne ne?!Hayıır,arkadaşız biz.
~Seviyorsun.
-Seviyor muyum?
~Sevmiyor musun?
-Sevmiyor muyum?
~Bilmem.
-Sen seviyor musun?
~Ben seviyor muyum?
-Sevmiyor musun?
~Sevmiyor muyum?
-Bilmem.
~Seviyorsun işte.
-Hayır.
~Evet.
-Hayır.
~Evet.
-Hayır.
~Hayır.
-Evet.
~Evet mi? o_O
-Evet.
~Tamam,bu benim için yeterli bir açıklama oldu.
-Ne?Hayır yani.Hayır.Kelime oyunu yaptınn.
~Bilmiyorum,sen söyledin.
Cevap vermedi.Minibüs durağına ulaştık ve bie minibüse bindik.
-Nereye?
~Otogara gidiyoruz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hint Kumaşı
Romansa"Namaste India!" (Merhaba Hindistan!) diye bağırdım kendim duyabileceğim bir sesle.Hayallerim,mutluluğum,HAYATIM burada!Hindistan'da yeni bir yaşam.