50

555 66 60
                                    

Iki gün yoktum ama ay em bek gays snsnsnsj bu bölümde de psikolojimin ne kadar bozuk olduğunu fark edeceksiniz ama nys gkwkekekekeje Keyifli okumalar snsmsk
--------------------------------------
Gözlerimi açtığımda klasik hastane sahnelerinden birini yaşadım. Önce her yer beyazdı, sonra beyaz önlüklü insanlar gördüm. Sonra pis hastane kokusu ve gözlerimi tam olarak açtım. Sonunda bu sahnelerden birini yaşadığım için mutlu mu olmalıydım bilmiyordum. Doktor olduğunu tahmin ettiğim dedem yaşındaki cool adam bana baktı.
"Ve hastamız uyandı." Ona gülümsedim. Sahteydi tabi ki, sevmemiştim bu adamı.
"Pek birşeyin yok. Sağlamsın yani. Yakın zamanda çıkabilirsin." Ona teşekkür edeceğim sırada gözüm ayağıma takıldı. Iyi de bu alçılı lan.
"Ayağımdaki alçı nedir?" diye sordum sinir bozucu bir gülümseme ile. Adam düz bakışlarını üzerimde gezdirdi.
"Alçı." dedi sıradan birşeymiş gibi. Tanrıdan sabır diledikten sonra adama cevap verdim.
"Çok sağlamım değil mi?"
"Ayağın çatlamış, onun dışında bir kaç morluk var onlara da merhem yazdım. Ailen çoktan almaya gitmiştir bile. Başka birşeyin yok." Adam hemşiresiyle beraber odadan çıktıktan sonra ağzını ökeledim ve içeri birisi daldı. Bu ne ara geldi şimdi? Ayık olduğumu görünce hızlı ve büyük adamlarla yanıma geldi. Harbi o nasıl büyük bir adımdı? Eğer kendimi kötü hissetmeseydim o büyük adıma şok iptal vefat olabilirdim.
"Angela, iyi misin meleğim? " Ben bu çocuğa ayrılalım demiştim. Bir de üstüne engel atmıştım. Salak olmalıyım. Ama tabi benim yüzümden kavga ettikleri aklıma gelince bu yaptığım hata gibi gelmiyor. Daha çok sanki ben bir hata gibiyim. Neden beni öldürmediniz Directioner kardeşlerim? Keşke Louis tweet atmasaydı da biraz daha beni dövmeye devam etselerdi. Bir an düşüncelerimden çıkıp kendime geldiğimde Niall'ın hâlâ benden bir cevap beklediğini farkettim.
"Evet, evet çok iyiyim teşekkürler." dedim hafiften gülümseyerek.
"Senin için çok endişelendim." dedi saçlarıma elini götürürken.
"Endişelenmene gerek yoktu." dedim. Benim onu terk etme girişimime rağmen o benim için endişeleniyordu. Şu anda ne kadar mahcup olduğumu bir ben bir de Tanrı biliyor. Birden saçlarımda bir el hissettim. Niall elini saçlarımda gezdiriyordu. Diğer çocukların ne yaptığını Niall'a sormak istiyordum fakat yanlış anlar diye bu isteğimi içimde tutmaya karar verdim.
"Seni çok özledim. " dedi elini saçımdan çekmeden. Benim kafam aşağı eğikti, yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Bu nedenle Niall'ın nereye baktığını veya ne yaptığını göremiyordum. Bir cevap vermedim Niall'a. Ne diyebileceğimi bilmiyordum çünkü. Ben seni özlemedim diyemezdim çünkü gitmesini istemiyordum ama seni özledim de diyemezdim çünkü aramıza engeli ben koymuştum. O da benden cevap beklemiyormuş gibi devam etti.
"Neden beni terk ettin?" Yine bir cevap vermedim. Zaten o benden cevap istemiyordu. Daha çok kendi kendine konuşuyordu ve kendi kafasında birşeylerin cevabını bulmaya çalışıyordu.
"Neden bizi terk ettin?" diye sordu yeniden. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ama o saçlarımı okşamaya devam ediyordu. Yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu ve boş olan kolunu yatağın kenarına yasladı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Angela?" dedi. Bu soruyu bana sorduğunu anladım.
"Hiçbir şey." diye cevap verdim.
"O zaman neden beni bıraktın?"
"Aranızda sorun oluşturuyorum."
"Oluşturmuyorsun. Kavga edesimiz varmış."
"Niall saçmalama. Ben geldiğimden beri grupta oluşan dengesizliği fark edemeyecek kadar kör yada aptal değilim." Niall duraksadı.
"Sorun yarattığını Louis mi söyledi Liam mı? Yoksa Paul mü?" Dudaklarımı yeniden bastırdım. Yalan söylemek istemiyordum.
"Liam." diye fısıldadım. Niall birden elini saçımdan çekti ve ayağa kalkıp odada tur atmaya başladı. Bende fırsattan yararlanıp kafamı kaldırıp Niall'a baktım. Çizgili beyaz bir gömlek ve kot pantolon gitmişti. Ayağında Harry'ninkine benzer botlar vardı. Harry. Harry ne yapıyordu? Sanırım böyle bir durumda Harry'i sorsam Niall beni boğazlamaya falan çalışırdı. Ki yapabilirdi de çünkü bu ayakla Niall'a karşı koyamazdım. Keşke beni boğazlasa.
"Angela diyorum!" dedi Niall. Düşüncelerimden çıkıp Niall'a baktım. Ne demişti ki?
"E- efendim?" dedim ona bakarak. Sesini yükseltmesi beni korkutmaya yetmişti. Bir de boğazlasa?
"Niall beni boğazla." dedim kendimden habersizce. Niall kaşlarını çattı.
"Ne yapayım?"
"Boğazla."
"Ne? Neden seni boğazlayayım?"
"Boğazlama."
"Bence de boğazlamamayı düşünüyordum."
"Evet, boğazlama."
"Angela iyi misin?"
"Hayır." dedim. Elimi refleks olarak ağzıma götürdüm. Sanırım kusacağım.
"Angela iyi misin? " diye sordu yeniden yanıma gelirken Niall. Kafamı salladım.
"Sanırım kusacağım." Niall bir bana bir ayağıma baktı. Sonra hızla beni kucağına aldı ve bayanlar tuvaletine koştu. Tabi etraftaki insanlar bize bakıyordu. Sonuçta Niall Horan ayağı alçılı sevgilisini kucağına almış son hız koşuyordu. Benim de dikkatimi çekerdi açıkçası. Sonunda tuvalete girdiğimizde kabinden yeni çıkan bir kızı Niall kolundan tutarak fırlattı ve hızla beni kabine soktu. Ben klozete eğildiğim an kusmaya başladım. Pek de birşey yememiştim halbuki. Yine de bunu Niall'ın önünde yapmak utanç vericiydi. İşim bittiğinde sifonu çektim ve Niall yeniden beni kucağına alarak lavaboya götürdü. Niall'ın kucağındayken imkanlar el verdikçe elimi ve ağzımı iyice yıkadım. Sonra Niall'dan yeniden beni odama götürmesini rica ettim. Odama geldiğimizde beni yatırdı ve yatağımın kenarına eğilerek bana baktı.
"Daha iyi misin meleğim? " dedi. Kafamı salladım.
"Iyiyim, teşekkür ederim." Bana gülümsedi ama konumunu bozmadı.
"Liam'ı umursamamalıydın." dedi birden ciddileşerek. Yeniden kafamı eğdim. Liam'ın bana dediği karar ver artıklardan haberi yoktu ve söylemek de istemiyordum. Hem benim için hem de Liam için kötü olurdu çünkü. Bu yüzden çenemi kapadım ama suçu Liam'a da atamazdım. Bu yüzden üstlenmeye çalıştım.
"Aslında Liam çok haklıydı ve ben tam Liam yüzünden de gitmedim. Kafam karışıktı." deyiverdim. Niall kaşlarını çattı.
"Neden kafan karışıktı?" diye sordu.
"Kafam karışıktı çünkü ben... Sen... Sen benim idolümdün ve... Şey... Bu... Bilmiyorum. Yani sana aşık mıyım? Bilmiyordum." dedim açıklamaya çalışarak.
"Peki şimdi biliyor musun?" dedi. Biliyor muydum? Bunu da bilmiyorum. Ama yine de cevap verdim.
"Biliyorum." Bilmiyordum ama Niall'ın o tatlı suratına karşı bunu söylemek çok zor olurdu. Söyleyemezdim. Düzgün konuşamıyordum bile nasıl seni sevmiyorum diyecektim.
"Peki... Ihm... Cevap verir misin?" Cevap istiyor. Cevap. Olumsuz cevap veremezdim. Niall'ın gözlerine baktım. Cevap veremezdim. Olumsuz cevap olmazdı. Olumsuz olmaz.
"Beni seviyor musun?" diye sordu. Bu daha basitti. Evet veya hayır ile kurtulabilirdim. Sonra yine Whatsapp hayatımıza döneriz. Kısa düşündüm. Kurtulabilirdim.
"Evet." Bir an gözleri parladı sonra geri kayboldu ışık. Bilmiyorum bir şeyler oldu.
"Evet ne?" Neden üsteliyordu? Üstelemesin.
"Seni..." dedim. Gerisini kendisi getirse olmaz mıydı yani?
"Seviyorum." diye tamamladım. Bir anda üstüme atlayınca da hazırlıksız yakalandım tabi. Niall yatakta benim üstüme yatmış bana sarılıyordu. Dışardan bunu ben görseydim eğer kesinlikle yanlış anlardım. Bir de Niall çığlık atıyordu o ayrı mesele. Ama mutluluğu beni mutlu ediyordu özellikle de bu hali beni güldürüyordu. O yüzden ona ayak uydurdum ve bende ona sarılıp çığlık atmaya başladım. O sırada doktor içeri girince olay boka döndü o ayrı mesele. Doktor bağırmaya başlayınca bende onun bize ayak uydurduğunu sanmıştım ama meğerse bize kızıyormuş. Sonra Niall'ı güvenliklerle dışarı çıkardılar, beni tekrar kontrol ettiler, rapor yazdılar ha bir de Niall'ın hastaneye girmesini yasakladılar. Tabi bu süre boyunca biz Niall'la hep kahkaha attık. Eskiye dönmeye başladığımızı hissediyordum ve bu beni rahatlatıyordu. Benim aptal beynim bu anları yaşamama engel olamazdı.

Whatsapp (Niall Horan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin