57

509 61 135
                                    

@Aymira_27 kankamın hikayesine de bakarsanız süper olur. Biraz destek lazım *-* Ve hayran kurguda 173.'yüz *-* Her şey için teşekkür ederimmm *_*
-------------------------------------

Liam'ın kahverengi kapısının önünde durduğumda derin bir nefes aldım. Niall '1 saatin var.' demişti ve şu an sadece 7 dakikam kalmıştı. Sonuçta yetişmiştim değil mi? Elimdeki telefonumu sıkıca tutup kapıya ilerledim ve zile bastım. Hiçbir şey olmayacak. Sadece Niall'a neden gittiğimi anlatacağım ve bir şey olmamış gibi devam edeceğiz. Abartacak bir şey yok. Yine iyi olacağız. Sözlerim beni yatıştırmaktan çok kendimi kandırıyormuş gibi hissettirmeye başladığında bunu yapmayı sonlandırdım. Acınacak durumdaydım. Ve birden kapı açıldı ve Liam gülümsemesi ve gri pijaması eşliğinde kapıda belirdi. Aynı şekilde ona gülümsedim. Beni sakinleştiriyordu.

"Günaydın Angela, yeniden." dedi. Aynı şekilde karşılık verdikten sonra beni içeri alıp kapıyı kapattı. Salona girmeden önce de biraz kulağıma mırıldandı.

"Sabah seni bulamayınca deliye döndü ve senden ayrılacağını söyleyip durdu. Ve..." dedi koltukta yayılarak maç izleyen Niall'a bakarak. "Son yarım saattir kimse ile konuşmuyor." Kafamı Niall'a çevirdim. Sonra da Liam'a kafamı salladım ve o mutfağa gitti. Ben de yavaşça Niall'ın yanına oturdum. Diğer çocuklar yoktu.

"Niall?" diye seslendim hafifçe. Kafasını çevirmeden cevap verdi.

"Ses tellerini sikmeden önce sussan iyi edersin." Verdiği tepkiye karşılık sadece kaşlarımı kaldırdım ama bir şey söylemeyip sırtımı koltuğa yaslayıp ben de maça baktım. Bir halt anladığım yoktu tabi. Maç bittikten sonra Niall kazanan takıma biraz küfretti ve kanalları dolaşıp yeni bir maç aramaya başladı. Fırsattan yararlanıp konuşmaya çalıştım.

"Niall..." dedim ki lafımı kesti.

"Angela sana ses tellerini sikmeden önce sus dedim." Bana bakmaya tenezzül bile etmiyordu ve beni sinirlendirmeye başlıyordu.

"Madem konuşturmayacaksın niye çağırdın?!" diye bağırdım kendimi tutamayıp. Kısa bir bakış attıktan sonra bakışlarını yeniden televizyona çevirdi ama bu hareketi beni daha çok sinirlendirmekten başka bir halta yaramadı.

"Sen zaten burada kalmıyor muydun? Gitmen gerekmiyor zaten. Neden bu kadar sinirli olduğunu anlayamıyorum Angela." Hayretle gözlerimi açtım. Ne zamandır  burada kalıyordum ben?

"Burada kalmıyorum Niall." dedim sakince. Aslında sakin olmaya çalışarak söyledim ama sesimin sandığımdan daha sinirli çıkmış olma ihtimali var.

"Burada kalıyorsun Angela. Ben burada kalmaman için bir açıklama duymadım." dedi televizyondaki maç arayışı devam ederken.

"Çünkü burası Liam'ın evi ve açıklamamı onu yaptım." dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.

"Ben de sevgilinim ama görünüşe göre pek siklenmiyorum."

"Adam gibi sorsaydın belki de bir açıklama yapardım." dedim yeniden arkama yaslanarak.

"Açıklamanı Liam'a yaptığına göre belki de Liam'la çıkmalısın. Hatta dur, dur. Harry seni sıkmıyor değil mi? Tam senin kafadan bir erkek. Git ve onunla çık Angela. Hatta git ve onunla yat. Umrumda değilsin." Bu sefer bana bakmaya başladı. Ben de ona baktım.

"Benim bu evde kalmamamla siktiğimin Harry konusuna nereden geldik böyle?!" Sinirle ayağa fırladığımda o da ayağa kalktı.

"Bilemiyorum, belki de Harry problemini hâlâ çözememişizdir!" Tam cevap vereceğim sırada kapıda gizlice bizi izleyen kıvırcıklar farkettim. Bir bu eksikti zaten.

"Öyle bir problem yok! Kendi kendine problem yaratıp bahane buluyorsun! Sen kendi kendine problemini çöz, ben gidiyorum!" diye bağırdım ve kapıya doğru yürüdüm. Harry onu görmediğimi sanarak kafasını çekti ve ben yanından hızla geçip giderken Niall değil de Harry arkamdan geldi. Harry. Niall değil. Ben sağ tarafa giderken Harry beni sol tarafa doğru çekti ve arabasının kapısını açıp binmemi işaret etti. Ona hafifçe gülümsedikten sonra Harry kapımı kapattı ve kendi yerine oturup arabayı çalıştırdı. Arabaya yola çıkarırken konuşmaya başladı.

"Niall ile aranızda sorun mu yaratıyorum?" Ona baktım. O da yola bakıyordu.

"Hayır, yok öyle bir şey. Bu Niall, abartıyor. Kendi kendine sorun yaratıp kavga etmemizi sağlıyor. Bir şekilde." Harry onaylar biçimde kafasını salladı.

"İstersen farklı şeylerden bahsedebiliriz? Hem kafanı Niall'dan uzaklaştırmış oluruz." dedi 1 saniyeliğine bana bakıp gülümseyerek. Görmese bile ben de gülümsedim.

Harry ile farklı konulardan bahsederek keyifli bir yolculuk geçirdik ve Harry beni kendi evine götürdü. Beraber krep yapıp yedik ve sonra da bir film seçip izlemeye başladık. Tam ikimizde uykuya dalacakken Harry'nin telefonunun zil sesi duyuldu. Harry kafasını kaldırdı ve küfredek telefonunu açtı.

"Alo?" dedi gözlerini ovuştururken. Sonra birden gözleri açıldı ve koltuktan ayağa fırladı.

"Sakın!" diye bağırdıktan sonra kapıya koştu. Oturduğum yerden arkasından baktım. Sonra telefonu ağzından yaklaştırarak "Yerinde kal." dedi. Kafamla onayladıktan sonra Harry yeniden kapua gidip dışarı çıktı. Ama kulak misafiri oldum tabi.

"Niall, eğer kavga edeceksen onu seninle göndermem." dedi Harry. Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım ve kapıya gittim. Harry'nin sırtı bana dönüktü ve Niall ile konuşuyordu.

"Kavga etmeyeceğim. Sadece konuşmamız gerek." dedi Niall ellerini cebine sokup.

"Ne hakkında?" dedi Harry. Daha sonra kapının arkasına saklandım ve konuşmanın geri kalanını oradan dinlemeye başladım.

"Angela ile ilişkimiz hakkında. Katılmak ister misin?" diye sordu Niall.

"Benim yüzümden sorun mu yaşıyorsunuz?" diye sorduğunda duraksadım. Umarım Niall bu  konuda kalp kırıcı konuşmazdı. Onları daha iyi duyabilmek için yavaşça kapının arkasından kafamı çıkardım. Ne yazık ki o sırada Niall beni fark etti. Hemen kaşlarımı çatıp kafamı olumsuz anlamda salladım. Ayrılırsak -ki şu sıralar bu  çok olası bir durumdu- Harry kendini suçlu hissederdi ve bu  gerçekten hoş olmazdı. Niall yüzümdeki ciddiyeti görünce yeniden Harry'e döndü.

"Senin yüzünden değil. Bu ikimizle alakalı bir şey." dedi Niall bir elini Harry'nin omzuna koyarak. Bu Niall sabah ki Niall ile aynı olamazdı. Hafiften gülümsedim ve Harry'nin de gülümsediğini hissettim. Sonra Harry Niall'a sarıldı. Niall'da hafifçe karşılık verdi. Sonra gitmem gerektiğini anlayıp koşar adımlarla oturma odasına gittim. Sonra Harry'nin sesi duyuldu.

"Buraya gelir misin Angie?" Haberim yokmuş gibi yeniden yanlarına döndüm. Harry bir şey söylemeden kafasıyla Niall'ı işaret etti. Ona gülümsedim ve sarıldık. Harry ve Niall da birbirine gülümsedikten sonra Niall önden geçmem için elini bahçe kapısına doğtu uzattı. Sonra ikimizde Niall'ın arabasına bindik ve ben Niall'a kocaman gülümsedim. O da bana gülümsedi. Ve aramızdaki sorunların birden eriyip gittiğini hissettim.

-----------------------------
Whatsapp grubuna gelmek isteyenler özelden numaralarını atabilirler!

Whatsapp (Niall Horan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin