Giriş

5.5K 175 0
                                    

Ah, görkemli düşes! Gerçek olabilir mi-

Bu pencere, kara geceye açılan?

Eğleniyor alaycı ruhlar ağaç tepesinde

Sesleniyor her aralıktan

Arsızca odanda dolaşan

Bedensiz ruhlar, büyücüler

Süslü kapağı altında gömütünün

Gizlenmiş uyuyan ruhun,

Uzayıp kısalıyor duvarlarda gölgeler

Beyaz hayaletler gibi uçuşan...

Ah, sevgili düşesim! Hiç mi korkmuyorsun?

Ne rüyalar görüyorsun?

Belli ki uzak denizlerden gelmişsin

Ne tuhaf rengin... Giysilerin...

Saçlarının uzunluğu

Ve bu dayanılmaz sessizlik!

Düşes uyuyor! Ah, bırakın uyusun

Kutsal sığınağında Tanrı'nın, derin derin

Bir kez daha kutsal kılınsın bu oda

Bu yatak, melankolik, bir kez daha!

Yalvarırım Tanrım, gözleri açılmadan

Gömütüne hayaletler uğramadan

Uyusun düşesim!

Şairin dediği gibi, uyuyordu Düşes. Bir zamanlar erkeklerin başını döndürecek güzellikteki kadın, şimdi orada sessizce yatıyordu. Eski güzelliğinin aksine yüzü oldukça ürkütücüydü bugün.

Hayatın ona neler getireceğini düşünmüştü hep Daphne. "İyi olanları o getiriyor ama kötü olanları daha çok ben alıyorum" derdi. Haklıydı aslında. Hayatı boyunca kendine en büyük zararı yine kendisi vermişti. Kararlarının sonuçları canını yakmıştı hep. Hayatı boyunca değişmeyen duruşu ve dik başlılığı ona bu sonu hazırlamıştı.

Bu kısa ömrü boyunca tek istediği sevilmekti belki de. Ama sevmeyi küçük bir ayrıntı olarak gören bir adamla evlendiğinde bu umudunu ertelemekle yetinmişti.

Zaman geçtikçe güçlü olmayı öğrenmişti. İhtiyacı olduğu zaman yanında olmayan insanlar ona farkında olmadan bunu öğretmişti. Güçlüydü, evet, ama yalnızdı. İhtiyacı olanlar hâla yoktular. Tek istisna vardı.

" Keşke bunu söyleme fırsatım olsaydı. O tek fırsat için neler vermezdim. Seni seviyorum. Seni hep sevdim. İlk günden beri. Tanrı şahidim. Seni seviyorum.Seni seviyorum"

Gözünden dökülen yaşlar yanaklarında ilerledikçe sessizliğe boğuldu oda. Charles ise yetişememiş olmanın verdiği acı içinde kıvranıyordu. Gözlerini sımsıkı kapatmış, sevdiği kadının elini tutuyordu. Yetişemediği için yaşanamamış olan duyguların kendisini zehirlediğini hissedebiliyordu içinde. O yangını tanımlayacak kelime yoktu belki ama geride kalmış olmanın verdiği ıstırabın yangını körüklediği kesindi.

Gelmişti işte. Sadece onun için oradaydı. Son görevini yapıyordu, sevdiği kadına bunu yapmayı borçluydu.

Daphne ise hayattaki haliyle tezat oluşturacak şekilde durulmuş görünüyordu. Dışarıdan bakan birisi onun için acının ve üzüntünün artık olmadığını, bir anlamda kurtulduğunu söyleyebilirdi.

Ama daha güzel bir yere gittiğini kim garanti edebilirdi?

Zaman zaman Charles'ın iç çekişleri ölümün hakimiyet kurduğu ortamdaki sessizliği bozuyordu . Zihni, adeta bir hayalet gibi onu sarmalayan anıların kıskacında can çekişiyordu. Çektiği acılar yüzünden yorulmuş ve yaşlanmış olan ruhu kendi kendini bedeninde esir hissetmesine sebep oluyordu.

Çalmaya başlayan çan sesleri zamanın geldiğini gösteriyordu. Charles'ın sırtına dokunan el irkilmesine neden olmuştu. Dönüp baktığında papazın elinde Mukaddes Kitap ile beklemekte olduğunu gördü.

Diz çöktüğü yerden kalktı ve papazın ölüm törenini başlatması için tabutun yanından çekildi. Gözyaşları sessizce akmaya devam ederken genç adam papazın arkasında ilk sıranın hemen önünde yerini aldı. Duayı sessizce dinlerken gözlerini kapattı ve anıların onun canını yakmasına izin verdi.

"Tanrı Kral ve Kraliçeyi korusun. Amen."

Görevliler tabutun kapağını kapatıp ,sonsuza kadar duracağı yere taşımak üzere kaldırdılar. Charles papazı dışarıya kadar takip etti.Kapıdan dışarı çıktığında yüzüne vuran güneş ışığının sıcaklığı ile kafasını kaldırdı ve gökyüzüne baktı.

İngiltereye her gün olandan farklı olarak güneşli ve bulutsuz hava hakimdi bugün. Charles'a mesaj vermek istiyordu evren adeta. " Bu bir son değil" diyordu. Çevresine baktığında tek ölen'in Daphne olduğunu fark etti. Tüm evren baharın gelmesiyle her sene olduğu gibi tekrar dirilmişti. Kuş seslerine kulak verdi genç adam. Gözlerini kapattı ve bahar esintisinin yaşlı ruhuna ilaç olmasına izin verdi. Gözlerini açtığında ise önceki kadar üzüntülü değildi.

Önünde görevlilerin omzunda ilerleyen tabuta baktı.Gülümsedi.

"Hepsi sadece bir başlangıç" diye fısıldadı.

DÜŞESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin