DAPHNE
"Evlendiğimizde bunları giymene izin vermeyeceğim." Demesiyle iyice kızardığımın farkındaydım. Ama onu kızdırmak hoşuma gidiyordu.
"Pekala,başka geceliklerimde var." Dedim lafının altındaki imayı görmeksizin.
"Sanırım onları sevebilirim. Ama her gecete bir gecelik alman gerek. Çok uzun süre dayanabileceğini sanmam. Belki birkaç dakika. Geceliklerini çok sevmesen iyi olur." Dediğindeyse nefesim kesilmişti ve kalbimin sesini duyduğuna emindim. Cevap veremeyeceğimi anladığında sözlerine devam etti.
"Nerede kalmıştık?" diye mırıldandı ve eğilip boynuma öpücüklerini kondurmaya devam etti.
"Uyumalıyız,yaramazlıklarını sonraya sakla." Diye gülerek kenara çekildim. Gözlerindeki sabırsız pırıltılarla bana bakmaya devam etti. Sonunda pes etmiş olacak ki uzandı ve beni kendine çekti. Ona sırtımı döndüm ve bana sarılmasına izin verdim. Son hatırladığım uykuya dalarkenduyduğum sözlerdi.
"Kaçabilecekken kaç bakalım."
***
Uyandığımda elimle yanımda yatan Charles'ı kontrol ettiğimde orada olmadığını fark ettim. Neden burada değildi? Dün benimleydi oysa ki. Sanırım yakalanmamak için erkenden gitmişti. Yakalansaydık ne açıklama yapabilirdik ki? Bunu gerçekten merak ediyordum. Mary odama girdiğinde uyanık olduğumu görünce gülümseyip yatağımın yanına oturdu.
"Neler oldu? Elizabeth'le ayrılmış mı? Affettin mi onu? Tanrım! Ceketi burada. Bir şey yapmadınız değil mi?" diye sorularını sıraladı gözleri büyürken.
"Gerçekten bir şey yaptığımızı düşünüyor olamazsın değil mi Mary? Hayır sadece bir süre benimle yattı,sonra gitmiş zaten. Uyandığımda burada değildi. Ceketini unutmuş olmalı." Dedim bir çırpıda.
"Pekala. Affettin mi onu?"
"Evet,affettim. Sanırım bunu hakediyordu." Diye gülümseyerek cevap verdim.
"Elizabeth?" dedi sorarcasına. İşte buna cevap vermek istemiyordum. Zaten istemesemde veremezdim çünkü hiçbir şey bilmiyordum. Ama Charles'ın artık onunla görüşmediğini düşünüyordum.
"Bilmiyorum Mary,görüşmemesini ummaktan başka bir şey yapamıyorum şu an." Diye sessizce cevap verdim. Sanki onu değilde kendimi inandırmaya çalışıyordum.
"Efendim hemen hazırlanmanız gerek. Aşağıda sizinle görüşmek isteyenler var." Dedi yüzündeki anlayamadığım ifadeyle.
"Neler oluyor Mary? Beni korkutma." Dedim bende ürkek bir sesle. Ama bana cevap vermemişti. Dolaptan çıkarttığı elbisemle bana yaklaştı ve beklemeye başladı. Bende banyodaki işlerimi hallettikten sonra elbisemi giydirmesine izin verdim.
Aşağıdaki kimdi? Beni neden görmek istiyordu? İstediği neydi? Aklımdaki düşünceleri kafamdan uzaklaştırmak için başımı salladım. Ama uzaklaştıramadım. Hem korkuyordum hem de heyecanlanmıştım. Yavaş adımlarla odamdan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım.
Babamın odasına girdiğimde babamı selamladım ve yanında oturan kişiye döndüm. Yakışıklıydı,hemde fazlasıyla.
"Hoşgeldiniz." Dedim ve selam verdim. Ayağa kalktı ve elimi öperek beni selamladı.
"Sizinle tanıştığıma memnun oldum güzel bayan. Bende Matthew." Dedi gözlerime bakarak. Gözlerindeki yaramaz bakışlardan nedense rahatsız olmamıştım. Bende geçip karşına oturdum ve babam neden burada olduğuyla ilgili konuşmasını bitirdi. Bu yakışıklı adam beni görmeye gelmişti,tanışmak için. Ama neden? Belki bir amacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞES
Historical Fiction"Uyuyordu Düşes. Bir zamanlar erkeklerin başını döndürecek güzellikteki kadın, şimdi orada sessizce yatıyordu. Eski güzelliğinin aksine yüzü oldukça ürkütücüydü bugün."