Öpüşü her zaman alıştığım tonda değildi. Aksine sahipleniciydi. "Charles!" dedim dudaklarımı ayırıp. Ama "Gel buraya" dedikten sonra,beni geri kendine çekmesi birkaç saniyesini almıştı. Öpücüğü beni serseme çevirdiğindan ne yapacağımı bilmez durumdaydım. Dudakları boynuma kayınca onu daha çok kendime çekmeye çalıştım ama etraftaki kıkırdama sesleri buna engel olmuştu.
"Aman Tanrım! Etrafta insanlar var,olamaz." Utançtan kafamı göğsüne yaslamış,yavaşça nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Yine de Charles gülerken bu pek mümkün değildi.
"Sanırım devamını izleyemeyeceksiniz,orası evde gerçekleşecek. Sizin için üzgünüm." Charles,arkadaşlarıyla bu konu hakkında dalga geçerken ben iyice kızardığımı hissediyordum. Artık kırmızı bir renk almış olabilirdim. Bunun utancıyla kafamı göğsünden kaldıramazken arkadaşlarının kahkahaları sinirlenmeme sebep oluyordu.
"Tırnaklarımla o güzel yüzlerinizi çizmemi
istemiyorsanız buradan hemen kaybolun,hemen! Bizim aramızda geçen şeyden size ne? Ayrıca devamını izlemek isteyen eve gelebilir. Çünkü Charles'ın yüzü eskisi gibi olmayacak,onu parçalayacağım!"
Suratları şekilden şekile girerken,sonunda Charles'a acıyan gözlerle bakmamaya başlamışlardı bile.
"Aynı şeyi size yapmamı istemiyorsanız şimdi gidin buradan!"
Ben etrafa bağırırken Charles arkamda durmuş gülüyordu. Birkaç yaşlı kadının beni ayıplayan sesleri kulaklarıma ulaşmıştı ama takmamak şu an için en iyisiydi.
"Sevgilim,eve gitmeye ne dersin? Hatta odamıza."
"Sanırım bahçede yatmaya çok heveslisin." Sözlerimle yüzü asılsada,beyninde binlerce hain planın dolaştığına emindim.
"Bence soğuk olur,bana gelebilirsin." Duyduğum sesle arkama döndüğümde,kızıl saçlı ve kahvenin en koyu rengini taşıyan gözleriyle bize,daha doğrusu Charles'a bakan,kadını gördüm. Nasıl hala tepki vermediğimi anyamasamda kadın Charles'a doğru ilerlemeye başladığında,önüne geçip,durmasını sağladım.
"Ben bahçemizi seviyorum,gerek yok." Charles kollarını belime dolarken,kadına nazik davranmaya çalışmıştı.
"Ah,ısrar ediyorum." Kadın dudaklarını yapmacık bir şekilde büzüyor,gözleriyle resmen Charles'ı bitiriyordu.
"Sen ne dediğini sanıyorsun!?" Sonunda konuşabilmiştim. Hayır,aslında konuşmamıştım. Adeta kükremiştim.
Kadının "o benim" der gibi olan bakışları iyice rahatsızlık duymamı sağlıyordu.
"Sadece sokağa atılmış birine yardımcı oluyorum. Bunda bir sorun göremedim." Sözleriyle kendi cenazesini hazırladığını bilseydi,belki susardı.
"Gelmek istemediğimi söyledim,tekrardan teşekkürler." Charles cevap vermeme izin vermeden kadını geri çevirip,benide yürütmeye başlamıştı. Aslında geri dönüp,o sürtüğün saçlarını yolabilirdim,ama yapmadım. Tabii,sadece geri sönme kısmını. Çümkü kadın telaşlı adımlarla önümüze geçmiş,ellerini Charles'ın göğsüne koymuş gelmesi için ikna etmeye çalışıyordu.
"Bu yaptığına pişman olacaksın,sürtük!" Kadına bağırıp,o çok özenerek yaptığı iğrenç saçlarını çekmeye daha doğrusu yolmaya başladım. Kadın karnına yediği tekmelerle yere düştüğünde neredeyse kıpırdayamıyordu. Yanına eğilip saçlarından tuttum ve bana bakmasını sağladım.
"Beni iyi dinle sürtük. Eğer seni çevremde bir daha görürsem,bir kez daha kocama yaklaşırsan ve özellikle ona dokunursan,seni mahvederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞES
Historical Fiction"Uyuyordu Düşes. Bir zamanlar erkeklerin başını döndürecek güzellikteki kadın, şimdi orada sessizce yatıyordu. Eski güzelliğinin aksine yüzü oldukça ürkütücüydü bugün."