"Sence yapamaz mıyım?" Ona tehdit dolu bakışlar atıyordum. Aynı zamanda bütün olayların çözüleceği düşüncesi iyice rahatlamamı sağlıyor,Charles'la eğlenme isteğimi artırıyordu. Yine de Libby'nin bundan da kurtulacağını düşünen bir tarafım vardı. Onu daha çok susturarak,her şeyin iyi olacağını söylüyordum.
"Yaparsın sevgilim. Ama bunu yapmak isteyeceğine emin değilim." Benimle anlaşmaya çalışması barış göstergesiydi.
"Ah,gel buraya." Diye onu elinden tutarak kaldırdım ve merdivenlere yöneldim. Tabii ki her zaman yaptığı şeyi yapmış,beni kucağına almıştı. Gülerek yukarı çıktığımızda,Charles beni yatağa bırakmış etrafı üzerindekiler çıkartıyordu. Sonunda gömleğinden kurtulup,yanıma geldiğinde elleri benim üzerimdekilere yönelmişti. Dudakları,tenimde her boş bulduğu yere dokunuyordu. Kendimi iyice kaptırmam iyi değildi. Onu üzerimden iterek derin nefesler almaya başladım. Karnım gittikçe büyüyor,bana bir çocuğum olacağını hatırlatıyordu. Onunla ilgilenmeye hiç vaktim olmasada,Charles ve benim,bizim,bir çocuğumuz olacaktı. Elimi karnıma götürüp düşüncelere dalmıştım. Charles ise kolunun üzerinde doğrulmuş beni izliyordu.
"Bence erkek olacak ve tıpkı sana benzeyecek. Çok yakışıklı olacağına eminim." Bundan kesinlikle emindim.
"Bana soracak olursan.. Kız olmalı. Çünkü eğer bana benzerse ve sen onu benden daha çok seversen kıskanmaya başlayabilirim. Hiç değilse kız olursa ve sana benzerse,bir rakibim olmaz. Bu tartışmayı daha önce yaptığımızı hatırlar gibiyim." Onun bu kıskançlığı gülmemi sağlasada,çocuğumun erkek olmasını istiyordum. Hatta hissediyordumda denebilir. Charles'a benzeyen minik bir bebeği kim sevmezdi ki? Düşüncelerimle gözlerim dolmuştu. O da bunu fark edip dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
"Sanırım bu duygusallık,hamileliğinden kaynaklanıyor. Eğer bebeğimizin erkek olmasını istediğin için ağlıyorsan,seni şimdiden kıskanmaya başlayabilirim." Beni eğlendirmek için harcadığı çabanın farkındaydım. Zaten oldukça mutluydum. Onunla mutlu bir ailem olacaktı,bir oğlum belki de bir kızım olacaktı. Charles beni ölene dek sevecekti ve mutlu olacaktık. Bir süre daha düşününce bunun bu kadar kolay olmadığını fark ettim. Araya Libby girecek,her şeyi karıştıracak ve gidecekti. Belki onu öldürebilirdim. Ya da Anne'den rica edebilirdim.Beni bu konuda kıracağını düşünmüyordum,seve seve yapardı bunu.
"Kızım olursa,bende onu kıskanabilirim." Bu dediklerime gülümsemiş ve konuyu değiştirme çabasına girmişti.
"Libby'ye ne yapacaksınız?" Sorusu beni hazırlıksız yakalamıştı. Anne'in bir fikrinin olduğuna emindim. Ama yine de benim aklımda da oldukça yaratıcı fikirler vardı,ona elbiselerini yedirerek ölmesini sağlamak gibi. Bunu tabi ki Charles'a söylemeyecektim,söyleyemezdim. Bu düşüncelerim fazla korkunç ve iğrençti. Yine de Libby'nin bunların hepsini hak ettiğini düşünüyordum.
"Kadınsal bir mesele." Cevabımdan hoşlanmamıştı,surat ifadesi; daha çok bilgi istediğini belli ediyordu.
"Pekala, şöyle sorayım. Eğer Libby'ye ne yapmayı düşündüğünü anlatmazsan,sana hazırladığım sürprizi göremeyeceksin. Oysa ki kaç gündür uğraşıyordum. Hatta ailelerimiz bu fikre bayılmıştı. Neyse,önemli değil." Hüzünlü iç çekişiyle iyice meraklanmıştım. Bu adam beni çıldırtıyordu,her anlamda.
"Sürpriz mi? Bundan daha önce hiç bahsetmemiştin." Merakımı saklamaya çalışsam bile ses tonum beni eleveriyordu.
"Dedim ya,sürpriz diye." Beni sinirlendirmeyi bir şekilde başarıyordu.
"Seni lanet olasıca kaba adam! Hemen bunun ne olduğunu söylüyorsun." Yatakta doğrulmuş,sinirli bir şekilde ona bakıyordum.
"Eğer bana Libby hakkında birkaç ipucu verirsen,sürprizimi sana göstereceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞES
Historische Romane"Uyuyordu Düşes. Bir zamanlar erkeklerin başını döndürecek güzellikteki kadın, şimdi orada sessizce yatıyordu. Eski güzelliğinin aksine yüzü oldukça ürkütücüydü bugün."