DAPHNE
Onunla bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynayabileceğimi düşünmem hataydı. O kesinlikle aptal değildi ve oyunuma tabi ki karşılık verecekti! Ne düşünmüştüm ki? Oyun olduğunu öğrenin üzüleceğini,benden af dileneceğini belki de gece kapımda yatıp hasta olacağını. Sanırım fazla hayale kapılmıştım çünkü Charles birkaç saniye önce benimle oynadığını belirten bir cümle kurmuştu ve ben ona hala cevap vermemiştim. Cevabımı bekliyor olmalıydı. Alaycı bir şekilde bana güldüğünü anladığımda bozuntuya vermeden dudaklarımı boynuna yaklaştırdım. Küçük bir öpücük bırakacaktım sadece. Ama bunu uzatmanın zararı olmazdı değil mi? Dudaklarımı boynuna değdirdiğimde belimde duran ellerinin baskısı bariz bir şekilde artmıştı.
"Oyun daha yeni başlıyor,sevgilim." Dedim en az onun kadar alaycı bir sesle. Kafamı kaldırdığımda sinirle gözlerinin parladığını gördüm. Sinirli ve bir o kadarda mükemmel gözleri buğulanmıştı. Ne yani ağlayacak mıydı? Hemde benim yüzümden? Beni gerçekten seviyor olabilir miydi? Ya da bu da bir oyunun parçasıydı. Vicdanımı ancak bu şekilde rahatlatabileceğimi farkettiğimde bu yolu seçmeye karar vermiştim. Oyun oynuyor olmalıydı ve bende bu oyuna kolayca kanabilecek kadar saftım. Düşüncelerimin verdiği sinirle ayağa kalktım ve eve doğru yürümeye başladım. Ya da yürümeye çalıştım desem daha doğru olacak çünkü Charles sinirle kolumdan tutup beni kendine çevirmişti. Yüzümü incelediğini fark edebilmiştim ama siniriyle yüzleşmeye korktuğum için bakışlarımı kaçırıyordum. En sonunda ona bakmayacağımı fark ettiğinde elleriyle yüzümün iki yanından tuttu ve gözlerini üzerime dikti. Ona bakarsam oyunu devam ettiremeyeceğimin farkındaydım,o yüzden gözlerimi kapatmayı seçtim. Kolayca pes etmeyecektim,beni aldatmıştı,kırmıştı ve şimdi de oyun oynuyordu. Daha ne kadar inandırıcı oynayabilirdi ki?
Bana birkaç yıl gibi gelen dakikaların ardından dudaklarıma dokunan parmaklar ile gözlerimi araladım. Charles dudaklarıma dokunuyordu. İçimde kelebeklerin kıpırdandığını hissetmiştim. Ama bu olamazdı,ona aşık değildim ve olmayacaktım. O da bana aşık değildi,sadece sevgilisi ile daha rahat görüşebilmek için benden izin isteyecekti. Düşüncelerimin ağırlığı ile yanağımdan süzülen yaş Charles'ı çok şaşırtmış olacaktı ki,damla boynumdan süzülürken onu izliyordu.
"Ağlama" diye mırıldandı ama sesi çok sert ve soğuktu. Bunu söylemesi neyi değiştirirdi ki? Bir kez daha düşüncelerimin gerçek olduğunu fark edip sinirlenmiştim. Onun karşısında kendimi küçük düşürmüş,ağlamıştım. Neredeydi o güçlü Daphne?
"Gideceğim Charles ve sende peşimden gelmeyeceksin." Dedim sert bir şekilde. Yüz ifadesini değiştirmeden ellerini yüzümden çekmiş,belime yerleştirmişti. Ne yaptığını anlamaya çalışırken arkama dolandı ve elleri korsemin iplerini tuttu.
"Sen ne yapı-"
"Bu şekilde gidemezsin." Dedi otoriter bir şekilde ve sonra korsemin iplerini bağlamaya başladı. Bu işi bilerek uzattığının farkındaydım ama konuşmayacaktım. O da tavrımı anlamış olacaktı ki,korsemi en sıkı şekilde bağladı ve beni bıraktı. Ona bakmadan yanından yürümeye başladım. Arkamdan gelmiyordu,bu iyiydi. Yoksa yine ağlamaya başlayabilirdim.
Kimi kandırıyordum ki? Charles'a saçma bir şekilde aşık olmuştum. O kadar ilgi görürken neden en kabasını bulmuştum ki? Neydi benim sorunum? Kendime eziyet etmekten başka bir işe yaramıyordu. Uzun ve gereksiz düşüncelerle geçtiğim yolları unutup,uyumak istiyordum. Birkaç günde çok fazla uyuyordum. Bir terslik olduğunu herkes anlayacaktı ve tabi ki Mary yine aynı öğütlerine devam edecekti. Sessizce bahçeye girdiğimde etrafta kimseyi görmediğim için derin bir nefes aldım ve yine sessiz bir şekilde odama çıkıp kapıyı kilitledim. Yatağıma uzandım ve rüyalarımın beni içine çekmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞES
Historical Fiction"Uyuyordu Düşes. Bir zamanlar erkeklerin başını döndürecek güzellikteki kadın, şimdi orada sessizce yatıyordu. Eski güzelliğinin aksine yüzü oldukça ürkütücüydü bugün."