Birbirimize öylece bakarken ellerim, belimde olan güçlü kaslı kollarının üzerindeydi. Sinirlenmiştim, bağırdığımın farkında bile değildim. "Ne cürettle kapımın önüne kadar gelip bana bu şekilde yaklaşırsın. Bırak beni bırak diyorum. " Ben konuştukça o öfkeleniyordu. Belimi sıktıkça canım acıyordu. Eminim böbrek tarafımın morardığına, o acıyla inledim.
"Ben gel dediysem geleceksin. " Fısıldarcasına konuştu. O okadar sakin konuştukça sinirlerim bozuluyordu. Sanki normal birşey yapıyormuş gibi. Bende daha çok bağırıyordum. "Bırak beni ayı. " Çaresiz kaldığımda yalvarmaya başladım. "Ya bırak beni lütfen, ne istiyorsun benden? Lütfen bırak beni yalvarırım. Lanet olasıca o evde olduğunu bilsem girmezdim, bırak beni. Bir daha hiç karşına çıkmayacağım söz veriyorum. "
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Çok korkmuştum, bir yandan da beni saran kolları güven veriyordu. Korkmamamı söylüyordu. Eminim halime hiç acımamıştı, hâlâ aynı duygusuzlukla bakıyordu. Belimi bırakıp sağ kolumu sıkıca kavradı ve beni siyah arabaya sürükledi, iyice direttiğimde omuzuna almıştı beni. Bağırsamda neye fayda , bırakır mı beni hiç bu manyak herif. Beni arabanın ön koltuğuna attı. Yüzüme doğru eğildi. Nefesi yüzümde gezindi. "En ufak hareketinde güzel yüzünü yüzerim, geriye sadece et parçası kalır anladın mı beni ufaklık? " Ufaklık derken neyi kastetti anlamadım. Gerçek yaşını bilmiyordum ama benle aynı yaşta gösteriyordu. Olgun birsiydi, sert ve keskin. Onu tanımayan 20 yaşında derdi. Tanıdıktan sonra biliyordum ki 25 yaşında vardı. Ben bunları düşünürken evin önüne geldiğimizin farkında değildim. Beni kolumdan çekerek arabadan indirdi. Bileklerimden kavrayıp evin içine doğru sürükledi. Bu sabah bıraktığım gibiydi ev. Tek eksik çıkarken iki adam vardı, şimdi ise bir tek ben ve Alkan. Gergin ve soluksuz bir şekilde "Neden beni bu aptal eve getirdin? " Cevap vermeden koltuğa rahat bir şekilde oturdu. Asâbım bozulmuştu. Bende oturduğu koltuğun karşısindaki salon sehbaya oturarak yüz yüze gelmemizi sağlamıştım. Cevap vermesini bekliyordum. Gözlerimi kısmış gözlerine bakarken utandığımı fark etmiştim. Gözlerimi yere indirdim. Güldüğünü görmesemde fark etmiştim. Rahatça oturduğu koltuktan doğruldu ve tamamen bana yaklaştı, keskin ve tıslarcasına konuştu "Seni istiyorum Şeyda. " Gözlerim iyice açılmıştı. Kahverengi gözlerim onun gözlerine birden bakınca sanki buğulanmıştı. Soru sorarcasına fısıldadım "Seni istiyorum? " Donuk bir ifadeyle suratıma bakmaya devam edince sabrım kalmamıştı. "Bu kadar oyun yeter. Seni tanımıyordum ve sende beni tanımıyorsun şans eseri karşılaştık. Buraya kadar kadar tamam anormal birşey yok. Ama senin peşimi bırakmaman ve seni istiyorum demen çok anormal. " Seni istiyorum kelimesini bastırarak söylemiştim. Hızla ayağa kalkıp kapıyı yöneldim. Arkamdan bana baktığını hissediyordum. Umurumda da değildi. Kapının kolunu açmaya çalışsamda kilitliydi. İyice deliye dönmüştüm. "Aç şu kapıyı. " koltuktan kalktı yavaşça kapıyı açtı. İfadesizce yüzüme doğru eğildi. "Birşey olursa ara , telefon numaramı kaydettim telefonuna. "
"Eminim bir daha seni aramayacağım ve karşıma asla çıkma" Gözlerimi devirerek evden çıktım. Şuan evimde oturmuş cipslerimi yerken film keyfide yapardım. Sayesinde işin yoksa yine evin yolunu tut. Taksiye binip eve vardığımda sanki dejavu yaşamıştım. Ama hayır gerçek, yine özel numara . Bu sefer açmamakta kararlıydım. Kapıya kilidi soktuğum an yine soluksuz kalmıştım. Bir daha mı el ağzımın üstünde. Bu sefer Alkan değildi. Hiçbir şekilde beni kendine döndermeden kulağıma fısıldadı. "Telefonunu neden açmadın bebeğim." İnanamıyorum özel numara. Aklıma "çığlık" filmi gelmişti gözlerimden iki tane boncuk tanesi gelmişti. Şuan bu ellerin Alkan'ın olması için neler vermezdim. Elini ağzımdan çekmeden siyah ve camlarını Soyak film çekilmiş bir arabaya bindirdi. Arabada gözlerimi ve ellerimi bagladıktan sonra araba hareket etti. Titriyordum, araba az sonra durdu. Arka kapı açıldı tam ağzımı açacakken ağzıma bir dudak yapıştığını 3-4 saniye sonra fark ettim. Midem öylesine bulanmıştı ki her an kusabilirdim. Her yerimi ellemeye başladığında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. "Alkan lütfen gel kurtar b.." cümlemi bitirmeden nefesi kokan her kimse dudağıma yine yapışmıştı. "Seni kimse kurtaramaz bebeğim. " iğrenç sesi vardı ve bu sapık beni kirletecekti. Tüm bedenim uyuştu ve çaresiz ölümü bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keskin Adam
ChickLitHayat yorsada bazen ufuğu gösterir insanlara. Birçoğumuz hayalleri gerçekleşir diye beklerken bir de bakmış en dipte, hiç ulaşamayacağı bir yerde. Kimimizde hiçbir zaman iyi bir hayatı olmayacağını düşünür ve ileriye baktığında işte tam da o ışığı...