15. BÖLÜM

62 8 0
                                    

     Medya; Alkan ve Şeyda

    Yanında uzanıp onu seyretmek harikaydı. Eğer kalkmasa onu hep izlemeye razıyım.  Uyurken bile çok seksi.  Dudaklarını öpememek de çok zor bir kız için.  Ayrıca yüzünün hâli berbattı.  Kim dövdüyse artık fena yapmış.  Yanlız Alkan'ı kim bu hâle getirebilir diye düşündüğüm sırada Alkan'ın uykulu, yorgun ve seksi sesi geldi "Beni orada öyle dikizlemeyi kes"

     "Alkan sen uyumuyor muydun?  Hem ayrıca yüzüne ne oldu, peki ya evime nasıl girdin,  kim seni dövmeye cürret edebildi? " diye sorduğumda Alkan'ın dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Gözlerini açmadan konuştu "Sakin ol bebeğim, yavaş gel, tek tek sorarsın olmaz mı? "

    Ses tonundaki yorgunluğa kıyamadığım için üstüne gitmedim.

   Yavaşça yataktan kalkarken Alkan belimden kavrayıp beni yatağa geri yatırdı.  Ve yine gözlerini açmadan "Güzelim ben buraya bu yatakta yatmak için değil, sen varsın diye geldim.  Yanımda kal." Dedi. E tabii bende de bir hava oldu yani. Alkan Keskin benim için gelmişti.  Bunu kızlara anlatmak için şimdiden sabırsızlanmaya başlamıştım.

   Alkan derin uykuya daldığında bende kalkıp hemen duşa girdim.  Yarım saat süren banyo süremden sonra kıyafetlerimi giyecektim ki..

  Allah kahretsin ya kıyafetlerimi almayı unuttum.  Şimdi nasıl havluyla içeri girerim. Hadi uyanırsa, beni görürse. .

    Ben panik olduğum için üşüdüğümü bile fark etmemiştim. Az sonra titreme geldiğinde mecburen odama girip kıyafetlerimi almam gerekiyordu. 

   Odamın kapısını yavaşça araladığım da Alkan mışıl mışıl uyuyordu.  Seri hareketlerle dolabımın yanına gidip elime günlük elbisemi aldım. Komodinin üstünden saç tokamı almak için döndüğümde önümde pis pis sırıtan Alkan'ı görünce arkaya bir adım atmak istesem de olmadı.  Dolaba çarpan sırtım acıdığı için ufak bir çığlık attım.  Alkan üstüme doğru gelmeye başladığında ne yapacağımı bilemez haldeydim.  Aramızda miyim mesafe kaldığında boynuma eğilerek, tahrik edici sesiyle "havlunun içinde daha bir güzel oluyorsun" dediğinde utancımdan kafamı deve kuşu misali kumun içine sokmak istedim.  Alkan utandığımı anladığı hâlde nefesini boynumda gezdirmeye devam ettiğinde ellerimi göğüslerine katıp itmeye çalışsamda beceremedim.  Göğüs kafesimdeki tuttuğum nefesimi serbest bıraktığımda Alkan ve benim nefeslerimiz karışmıştı.  Yavaşça ellerini çıplak olan kolumda gezdirmeye başladığında ürpermiştim. Elleri, kollarımdan bacaklarıma gittiği sırada zorla da olsa konuşabilmiştim.  "Alkan lütfen"
Beni duymamış gibi bedeni benim bedenim üstünde baskı yapıyordu.  Fena hâlde yandığımı hissediyordum.  Arkamda duran dolaba avuçlarımla destek almaya çalıştım. Yine güçlükle konuşmuştum.  "Alkan bırak lütfen bırak" Sesim cılız çıkmıştı.  Alkan istifini bozmadan "Bu vücuda karşı koymak çok zor be Şeyda" dedi.  Pis pis sırıtmasına dayanamdığım için benimde dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı.

   Alkan üzerime baskı uyguladığı muazzam vücudunu benden ayırdığında ondan hiç ayrılmak istemediğimi fark ettim. 

    Yere düşmüş olan kıyafetlerimi elime alıp hızlıca odamdan çıkacağım sırada Alkan "Sen odanda giyin ben çıkarım" dedi.  ve hızlıca odadan çıktı.

   Üzerimi giyinip odamdan çıktıktan sonra Alkan yoktu.

  Ne ara gittin sen ya..

   Meraktan çatlıyabilirdim. Yüzü kötü görünüyordu.  Salonun sehbasına gözüm iliştiğinde iPod'u gördüğümde Alkan'ın olduğunu anlamıştım.  Telefonunu unutmuşu ve ben çığlık atabilirdim. Geri gelecekti telefonunu almak için. 

   Mutfağa geçip kendime birşeyler hazırlamaya başladığımda zilin çalmasıyla elimde tuttuğum kahvaltılıkları masaya bırakıp koşar adımlarla kapıya koştum. Kapıyı açtığımda Alkan "Telefonum" dedi.  Hınzırca gülüp "Seni bırakacağımı düşünmüyorsun herhalde? " dedim.  Alkan'da sağ elini saçlarından geçirip dağınık duran saçlarını daha da dağıtarak "işim var" diye geçiştirmeye çalıştı.  Yüzünün halini anlatmak istemediği için isim var dediğini biliyordum.  Boş bulunduğu anda kolundan tutup içeri çekiştirmeye başladım.  Herhalde bu duruma daha fazla katlanamadığı için içeri girdi.  Neşeli sesle "Kahvaltıyı hazırladım. " dedim.  Koluna girip mutfağa götürdüğümde hızlıca kahvaltı masasına oturtup yüzüne bakıp 'ne oldu' dercesine süzdüm.  Alkan bunu anlamış olacak ki söze girdi. "Bak güzelim önemli birşey değil.  Bana ne olduğunu sorma tamam mı? " dediği an hayal kırıklığına uğradım.  Kırgın ve tatlı çıkarmaya çalıştığım sesimle "Kötü görünüyorsun, pansuman bile yapılmamış yüzüne.  Tamam sormayacağım ama en azından mikrop kapmaması için yardım etmeme izin ver" dedim.  Bu söylediğim üzerine Alkan'ın dudakları yukarı doğru kıvrıldı "Bu yaraların iyi olması için harika bir ilaç biliyorum.  Hemde senin odan da" dedi.  Gözlerimi kocaman açıp cırladım "Şu durumda bile sapık düşüncelerinden kurtulamıyorsun. Ben sana ne diyorum, sen bana ne diyorsun" Alkan sesli bir kahkaha patlatıp " Bir an önce bana pansuman yap Şeyda" dedi.  Masadan kalkıp salona ilerlediğinde bende arkasından gittim. Alkan koltuğa yayıldığında başında dikilerek "Ben ilaç getireyim ve şu yaraları güzelce temizleyelim." Dedim.  Tepki vermeyince bende hızlıca odama gidip gereken ilaçları aldım. Biraz da pamuk aldığımda Alkan'ın yanına gittim.  Hemen yanında oturup elimdeki ilacı pamuğa döktüm.  Sarı renge dönen pamuğu Alkan'ın yasalarına sürmek istediğimde yayıldığı için üzerine eğilmek zorunda kaldım.  Pamuğu yarasına dokundurduğum da yüzü buruştu. Canı yanıyordu, farkındayım ama maalesef hemen geçmesi için bu ilacı sürmemiz gerekiyordu.  Dudağı nın kenarındaki yaraya da sürmek istediğimde Alkan'ın üzerine egikirken zorlandığım için bir anda vücudum onun vücuduna baskı uyguladı.  Resmen adamın üstüne düştüğümde, geri çekilmek isteseme de Alkan'ın belimde olan eli buna mâni oldu. Beni daha da kendine bastırarak "Eminim yaralarım böyle daha çabuk geçer. Hatta hemen geçmesi için daha etkilisini biliyorum" dedi. Eninim  yüzüm Kıpkırmızı olmuştu.

   Yine üstünden kalkmak istediğimde bu sefer Alkan anlamadığım bir anda Alkan sol elini enseme götürüp yüzümü onun yüzüne yaklaştırdığında gözlerim kendinden bağımsız Alkan'ın dudaklarına yöneldi. Gözlerimi kapatıp Alkan'ın bal tadı olan dudaklarında kendimi bulduğumda hafif bir tebessüm olmuştu suratımda.  Bu tebessüm Alkan'la öpüşürken olduğu için güldüğümü eminim oda anlamıştı.  Yavaşça başlayan öpüşmemiz bir anda hızlanmaya başlamıştı.  Alkan elimdeki pamuğu alıp koltuğun bir kenarına öylece attıktan sonra hızlı bir hareketle beni koltukla kendi arasına aldı.  Hâlâ ıslak olan saçlarım nemliydi bu yüzden saçlarımda olan toka çıktığında enseme değer saçlarım ürpermemi sağlamıştı.  Alkan sol elini uzun saçlarıma götürüp nazikçe geriye doğru attı.  Nefesi boynumda gezintiye çıkmıştı ve bu duygu gerçekten mükemmeldi.  Alkan dişlerini uyluk kemiğime geçirdiğinde gözlerim kocaman açılmıştı. Biraz daha dişlerini batırdığında ağzımdan ufak bir inleme kaçmıştı. Gerçekten canım acımıştı.  Acısını hissetmemek için ellerimi Alkan'ın saçlarına daldırdım.  Bunu yapınca onunda hoşuna gitmiş olacak ki dudaklarımı daha hızlı öpmeye başlamıştı.  Dudaklarımı hızlı ve sertçe öpmeye başladığında dudaklarımın yandığını da hissetmiştim.   Ellerinin göğüslerimde gezmeye başlamasıyla benim ellerimde Alkan'ın karın kaslarında gezmeye başlamıştı.  Kaslarında yavaş ve tahrik edici harketlerle boynuna kadar uzun bir yol çizdim.  Alkan elbisemin yandaki fermuarını açtığında ellerini artık belimin çıplak kalan bölümünde olduğunu anladığımda açık olan gözlerimi bir an olsun kapatma isteği uyanmıştı.  Benim ellerim de Alkan'ın tişörtünün eteğine gittiğinde telefon sesi durmama neden oldu.  Alkan sessizce 'siktir' diyince gülmeden edememiştim.  Üzerimden kalkarak telefonunu sehbadan alıp hemen telefonu açtı.  "Ne var? " dişlerinin arasından konuştuğu için sesi korkutucu çıkmıştı.  Telefondaki kişiye "Tamam geliyorum" demesiyle gideceğini anlamıştım. Telefonu kapatıp bana döndü.  "Bugün dersin yok değil mi senin? " dedi.  Başımı evet anlamında salladığımda Alkan dudağıma eğilip büyük bir açlıkla öptü.  Bende ona karşılık verdim.  Ve hâlâ yüzü nasıl bu hâle geldi merak ediyordum.

   Kapıya kadar onunla gittiğimde son kez yanağına küçük bir öpücük bıraktıktan sonra Alkan ' da bana göz kırpıp siyah spor arabasına binip hızla uzaklaştı.

    Salona girip az önce Alkan'la birlikte olduğumuz kanepeye oturduğum da her zaman ki aptalca gülümseme olmuştu suratımda. Gerçekten uzun zaman sonra ilk defa bu kadar iyi hissediyordum. 

Keskin AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin