6. BÖLÜM

80 7 1
                                    

Hâlâ aklım Alkan'daydı ve ben evin içinde çıldırmış durumdayım. Akşama kadar sadece televizyon izleyip evde olan önceden hazır aldığım kurabiyeleri yemiştim. Saat 6 civarı zil çaldı. Sude'nin geldiğine sevinerek hızlı bir şekilde kapıya koştum. Kapıyı açar açmaz "hoş geldiiin" diye cırladığımda karşımda daha bu sabah gelen Alkan duruyordu. Affalamıştım. Izin almadan direk içeri girdiği an cırladım. "Evime izinsiz girmen bir suç bunu biliyorsun değil mi Alkan?" Beni dinlemeden öylece benim odama girdiğinde iyice deli olsamda burda olması Sude'nin olmasından daha çok keyiflendirmişti beni. Yatağıma uzanıp ellerini basının altına kattı. "Yatağın bayağı rahat seni edepsiz. " Sesli bir kahkaha atmıştım. "Edepsiz olan ben miyim acaba? Odama giriyorsun, yatağıma uzanıyorsun, pişkin pişkin konuşuyorsun birde üstüne ben mi edepsiz oluyorum. Gerçekten çok acayip birisin . Seni anlamakta güçlük çekiyorum ve lütfen yatağımdan kalkıp hemen odamı terk et!" Alay edercesine dudağı üste doğru kırılmıştı. "Çok fazla konuşuyor ve beni yoruyorsun. " Gözlerimi abartarak derecede devirdim. "Alkan kimsin sen?"
"Çok merak ediyorsan yaklaş bana da söyleyeyim. "
"Ne?" Muzipçe bir bakış attıktan sonra baş parmağı ile yaklaş işareti yaptı. Her ne kadar çekinsemde yatağımın yanına iyice yaklaştıktan sonra durdum. "Evet kimsin söyle, bu kadar kısa sürede nasıl hay.." sözümü bitirmeden kolumdan çekip beni yatağa yatırdığında soluksuz kalmıştım. Beni altına aldığında ellerim güçlü kaslarının üstündeydi ve nedenini bilmediğim bir şekilde ben ona karşı koymak istemiyordum. Yüzü iyice yüzüme yaklaşmıştı. Birden odamın kapısının açılmasıyla şoka girmiştim.
Sude mi? olamaz ya.
Sude kapıyı açtığı gibi geri kapatmıştı. Alkan'ı üzerimden ittiğimde pis pis sırıtıyordu. Bu ona o kadar yaşıyordu ki. Keşke hep böyle hınzırca gülseydi.
"Manyak herif senin yüzünden arkadaşım yanlış anladı ve sen hâlâ gülüyor musun? Lütfen biraz mahremiyete saygı gösterin. " Kaşları alay edercesine kalktığında, iyice bana yaklaşmıştı. Her ne kadar istemesemde o bana yaklaştıkça nefesim kesiliyor ve vücudum titriyordu. Onun anlamsını istemiyordum. Fakat bir şekilde anlıyordu. Dudaklarını kulağıma götürüp "Her sana yaklaştığımda neden titriyorsun sen" dedi. Fısıldayarak konuştum. "Sen öyle sanıyorsun egosu tavan yapmış ukalâ adam".
"Bu dediklerini sana ödetirim benim güzel oyuncağım. "
Ne oyuncağım mı? Adam resmen beni oyuncağı olarak görüyor.
Ne yapacağımı şaşırmış ve bir o kadar da sinirlenmiştim. Hızlıca odanın kapısına yöneldim. Kapıyı açtığımda kolumdan tutup beni kendine çevirdiğinde, araladığım kapıyıda hızlıca kapatmıştı. Tehdit eder gibi devam etti. "Bana bak salak kız, o sapığı bir daha yanında istemiyorsan benimle iyi anlaşmaya bak. Yoksa bir daha seni kurtarmam. Ve bu sayede sende.." Nasıl olduğunu anlamadan Alkan'ın ağzına elimi götürüp kapatmıştım. O cümleyi söylerse eminim kızaracaktım ki yine de utanmama engel olmamıştı. Hızlıca odadadan çıktığımda Alkan'da arkamdan çıkmıştı. Mutfağa gittiğimde Sude'yi sandalyede tırnağını yer vaziyette buldum. Ona utanarak bakarken Alkan'ın arkamda olduğunu Sude'nin irice açılmış gözlerinden anlamıştım. Sude ayağa kalktığında Alkan'da mutfağa girmişti. Sude Alkan'a gözlerini kısarak "Merhaba, Şeyda sizden bahis etti. Tanışma fırsatı şimdiye kalmış meğersem. Benim adım Sude." Dedi. Alkan'a hayran olduğunu bir çırpıda anlamıştım. Nede olsa kaç yıllık arkadaşım. "Memnun oldum. " Alkan sadece bu cümleyi söylediği için sevinmiştim.
Oh! Allah'ım sana şükürler olsun. Lütfen Alkan Sude'ye aşık olmasın lütfen Allah'ım lütfen...Aman sana ne be Şeyda.
"Akşam için birşeyler hazırladım. Sizde Bize katılın lütfen. Zaten Şeyda ve ben tekiz. Sizde bize eşlik ederseniz gerçekten memnun kalırız" deyince Sude kendime gelebilmiştim. Alkan hiç tereddütsüz "Hayır, gerek yok.." cümlesini bitirmeden Sude Alkan'ın koluna girmiş masaya oturtuyordu.
Ne ara bu kadar iyi oldular.
"Hadi Şeyda sende gel." Deyince Sude sesimi çıkarmadan masaya geçtim. Alkan'la göz göze geldiğimizde bana göz kırpan o gözlere bakmak kalbimin hızlı atmasına neden olmuştu.
Sude ağzındaki lokmayı bitirdikten sonra tahrik eden sesiyle konuştu. "Sana teşekkür ederiz aslında Alkan. " Alkan 'anlamadım' der gibi bakmıştı. Sude aynı ses tonuyla devam etti. "Yani Şeyda'ya olanlar. Anlattı hepsini bana. Sen olmasaydın ne yapardı benim güzel dostum. Sana minettariz. Aslına bakarsan sana borçluyuz da." Alkan Sude'ye fark ettirmeden bana bakıp hınzırca gülümsedi. "Doğru Şeyda ' nın bana bir borcu var."
"Manyak mısın be ne borcu. Sana borcum falan yok benim. Teşekürler ettim bitti gitti işte. " Sude gözlerini bir anlık devirip bana bakarak "Hayır, açıkçası beni bir sapıktan kurtaran kimseye daha kibar davranabilirdim ben." Alkan bu sefer eklenmiş gözüküyordu. "Kesinlikle. Sonuçta zor bir durum sapığın elinde olmak. Abartarak derecede gözlerimi devirdim. "Tamam, tamam. Anladım borcum var sana." Sude'nin bıyık altından güldüğünü fark etmiştim. "Sude hayırdır? " bu yaptığıma ben bile şaşırmıştım. "Ne?" Diye karşılık vermişti Sude. Kısa bir öksürükten sonra Alkan normal gibi "Sude benimle yemeğe gelir misin" demişti.
İşte yine Sude bir erkeği etkiledi. Hemde Alkan gibi bir duygusuzu. Bu kız büyü falan yapıyor nasıl ya nasıl Alkan onu yemeğe davet eder. Ağlasam tam yeridir ya.
Hızlıca oturduğum sandalyeden kalktım. "Bu ne saçmalık tabii ki hayır hiçbir yere gelmiyor. " Alkan'ın tek kaşı havaya kalmıştı. "Bu kararı sen vermiyorsun Sude veriyor. "
"Hayır dedim gelmiyor. " Sesim ağlamaklı çıkmıştı. Sude soğuk bir şekilde "Hadi ama Şeyda annem gibisin. Cidden saçmaladın." Dedi ve gözlerini devirip Alkan'a döndü. "Tabii gelirim ya. Ne zaman?" Alkan ifadesizce "Yarın" dedi ve kalktı. Hızlıca kapıya yöneldiğinde bende arkasından gitmiştim. kapıyı açıp adımını dışarı attığı anda kolundan tutmuştum. Ben onu kendime çeviremeyince kendi yavaşça bana doğru dönmüştü. "Ne var baş belası" ağlamaklı ses tonumla devam ettim. "Cidden onunla yemeğe mi çıkacaksın. Bunun şaka olduğunu söyle bana."
"Neden seni bu kadar sıktı ki baş belası. Sadece bir yemek. Canını bu kadar sıkılacağını bilsem onu değilde seni davet ederdim. " Bu söylediğine seslice güldüğümde tek kaşı kalmıştı. "Ne o söylediğim seni çok eğlendirmişe benziyor. "
"Hayır. Sadece. .." Cümlemin devamının ne olduğunu bende bilememiştim. Dudağı yukarı doğru kıvrılmıştı. Hiçbir şey söylemeden öylece arkasını dönüp gittiğinde bende ardından kapıyı kapatıp doğruca Sude'nin yanına koşar adımlarla gitmiştim. Yanına vardığımda kucağında mısır ve kolay vardı. Karşısında da televizyonu açmış sırıtarak televizyonu izliyordu. Bende tepesine dikilmiştim. "Yarın o yemeğe gitmek yok anladın mı beni?" Sude hâlâ manasızca gülüyordu. Yavaşça ayağa kalktı "ben sana demiştim ama değil mi sen bu adama kafayı takmış bir vaziyettesin diye" Alay edercesine konuştum. "Saçmalığı geçti bu dediğin. Çok mantıksız düşünüyorsun. Sadece seni koruyorum. "
"Hah! Şeyda hadi ama yapma.. Her neyse o adam haddinden fazla yakışıklı ve ben bu fırsatı kaçıramam bebeğim. Ona aşık olsanda olmasanda. " Cümlelere vurgu yaparak konuşmuştu. "Ne hain varsa gör Sude" hızlıca odama yönelmiştim. Birden aklımda gelmişti.
Bu adam nereden çıktı. Nasıl olur da bu kadar iç içe oluruz. Tesadüfen karşılaştığım adam resmen beni sapıktan kurtarıyor ve en yakın arkadaşımla yemeğe çıkıyor. Bende itiraf ediyorum ki Alkan'ı Sude'den kıskanıyorum. Beni etkisi altına alan ilk adam. Aman yine manyakça düşüncelere başladım. Sadece tesadüf bir şekilde karşılaştığım egosu tavan yapmış bir adam o kadar. Fazlası yok, unut gitsin ben Şeyda.
Ben böyle düşünürken içinde olduğum yatağımın verdiği sıcaklık ve huzurla kendimi uykuya teslim etmiştim. Ve yarının olmasını hiç istemesemde olacağını bilme mutsuzluğu ile derin bir uykuya dalmıştım.

Keskin AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin