16. BÖLÜM

70 9 1
                                    

Medya; Neşe

Hafta sonu olduğu için bugün evden çıkmayacaktım. Dersler artık başımı ağrıtmaya başlamış ve benim dinlenmeye ihtiyacım vardı.

Gözlerimi açtığımda saatin 12 olduğunu görmemle gözlerim kocaman açıldı.

Bu kadar uyumuş olamam herhalde.

Saate yanlış baktım mı diye tekrar kontrol ettiğimde gerçekten 12 olduğuna inandım.

Banyoya gidip günlük banyo ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra dağılmış olan saçlarımı bileğime taktığım tokamla tepeden at kuyruğu olarak topladım.

Bugün çok can sıkıcı bir gün olacak. Ne Sude nede Derin var. Of Allah'ım ne günahım vardı.

İç sesimi susturmak için kendimi zorlasamda işin içinden çıkamıyordum. Sürekli bir şeyler düşünerek beynime işkence çektirmekten vazgeçmiyordum.

Öğlen olmuştu fakat ben kahvaltı yapmakla yetindim. Kim ugraşacaktı ki şimdi yemek yapmakla. Hızlıca kahvaltımı yaptıktan sonra bulaşıkları makineye yerleştirdim. Canım sıkılmasın diye laptoba girip iki, üç defa izlesem de Deepika Padukone nin filmini açıp izlemeye başladım.

Film bittikten sonra, kendime kahve yapıp kitabımı elime aldım. Suç ve Ceza kitabını bir defa okumuştum fakat iki gün önce yine okuma isteği gelmişti. Bir yandan kitabımı okurken bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Kahvenin sıcaklığı içimi yumuşatırken kitabın kahramanı Raskolnikov'un ne kadar deneyimsiz bir katil olduğunu düşünüyordum. Tabii bu hoşuma gitmiyor değildi. Sonuçta tecrübesiz bir katil ve her an yanında taşıdığı korku ve endişe. Bende bazen böyle oluyordum. Korku ve endişe her yerimi ele geçiriyordu. Bunu en yoğun yaşadığım an iğrenç sapığın bana musallat olduğu zamandı. Hâlâ aklımdan çıkmaması beni deli ediyordu. Alkan'ın beni o hâlde görmesi her aklıma geldiğinde utanmama neden oluyordu. Açıkçası şu Ufuk denen adama ne kadar teşekkür etsem azdır. Sonuçta onun sayesinde Kurtulmuş sayılırdım.

Düşüncelerimle savaşırken telefonumun Celine Dion My heart Will şarkısıyla doldu. Hemen yanımda duran telefonumu elime aldığımda özel numaranın aradığını görmemle kısa süreli bir şok geçirdim. İlk başta açmak istemesem de ısrarla çalan telefonuma karşı gelemeyip telefonu açtım. Korku çıkan ses tınımdan sanırım anlaşılıyordu. "A..alo" korku tüm bedenimi sarmaladığı sırada ses geldi. "Kapının önüne gel ve kapıyı aç" Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Biraz durduktan sonra bunun bir şaka olabileceğini düşündüm. Zaten kız sesiydi sanırım.

Şuan tam anlamıyla Raskolnikov'un yaşadığı iki duyguyu yaşıyorum. Hem korkuyor hem de kapıyı açıp açmama konusunda endişeleniyordum.

Yavaşça elimdeki kitabı oturduğum koltuğa bırakıp telefonu sağ avucumda sımsıkı tutmaya devam ettim. Hâlâ kulağımda olan telefonu bir anda koltuğa bırakıp üzerime çeki düzen verdikten sonra bunun kesinlikle bir şaka olduğuna inandığım için hızlı adımlarla kapıya ilerledim.

Kapıyı açacağım sırada son bir kez duraksadıktan sonra gözlerim kapatıp içimden bir dua ettim. Gözümü ve kapıyı birlikte açtığımda sevinsem ayrı üzülsem ayrı. Kapının önünde Neşe duruyordu. Şok olmuş bir hâlde Neşe ye bakarken bir anda oluşan sessizliği Neşe bozarak "Ne o güzelim geldiğime sevinmedin mi ?" Dedi. Girdiğim şoktan çıkarak Neşe ye sımsıkı sarıldım. Boynuna atıldığım da Neşe "yavaş deli kız boğacaksın beni" dedi. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Neşe'yi uzun zamandır görmüyordum ve Mete'nin yeni bir kızla olduğunu ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.

Keskin AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin