Az sonra üzerimde sadece bir sütyen ve kilot kalmıştı. Bu vahşi her kimse resmen soyup soğana çevirmişti beni, umudumu hepten yitirmiştim. Artık karşı koymaya bile çalışıyordum, o kadar ki yorulmuş bir haldeydim.
Herşey bitti derken arabanın sertçe açılan kapı sesini duydum, adamın yüksek sesle inlediğini işitmiştim. Arabadan hızla birisi indirdi ve fena hâlde dövüyordu. Ben çaresiz beklerken dirseklerimden bir el tuttu. Bu iki günde güvendiğim adamın kokusu ve elleriydi. Gözlerimi açtı, ardından hemen ellerimi çözdü. Ellerimi açtığında hızlıca boynuna sarıldım, ağzımı açtığım an bir hıçkırık çıkı verdi dudaklarımın arasından. Ses tınısı çok şefkatliydi "Sakin ol, geçti tamam mı?" Sesini duydukça daha çok sarılıyordum. Ben onu sıktıkça başımda olan çenesinin oynamasıyla güldüğünü hissediyordum.
Yavaş ve sakinca kollarının arasına alıp kucaklayarak beni kendi arabasına doğru götürdü. O kadar halsizdim ki kendi sesimi duymakta zorlanmıştım. "Lütfen beni evime götür. " Şoför arabayı sürmeye başladığında ben Alkan'ın kolları arasında evime gidene kadar huzurlu bir şekilde uyumuştum. Vardığımızda arabanın durduğunu hissetmiştim. Kafamı ağırca göğsünden kaldırdım, alev gibi kahverengi gözlerine baktım. Yüzünde şefkat vardı. Yavaş ve sakince benden uzaklaşıp arabadan indi. Benim olduğum kapı bölümüne gelerek beni kucağına alıp kapının önüne kadar getirdiğinde elinde olan anahtarımı, kapının kilit bölümüne sokarak kapıyı açtı. Beni yere indirdiğinde korkmuştum. Onun güvenli kolları bana huzur veriyordu. Bir melek misali konuşmuştu. "Eve gir ve rahatla bir daha sana kimse dokunamayacak, sakin ol ve aklına getirmemeye çalış. " Kırık bir sesle devam ettim. "Lütfen gitme, korkuyorum. " Derin bir soluk aldıktan sonra fısıldarcasına konuştum "Alkan lütfen gitme. " ilk defa adı ile hitap etmiştim. Elini başıma katarak kendine çekti ve alınıma küçük bir buse kondurdu. "Ben burada kalamam ama evin etrafında korumalar olacak. Korkacak hiçbir şey yok. " Başımı tamam anlamında sallayıp gitmesini izlemiştim. Çaresiz eve girdim. Bu gece kesinlikle tek kalamazdım, Sude'yi arayıp onu buraya çağırmalıydım. Bu arada Sude liseden belli arkadaşım, her zaman ona güvenim tamdı. Beni hep anlayan o olurdu. Salona geçip kanepeye oturduğumda elime Telefonumu alıp direk rehberden Sude ' yi bulup aradım. Üçüncü çalışta açtı telefonu "Alo Şeyda" hızlıca konuşmuştum. "Hemen bana gel lütfen. Geldiğimde herşeyi ayrıntısına kadar anlatacağım. " Sude bir şey demeden klik sesiyle telefonu kapattım. Oturduğum koltuktan ağır hareketlerle kalkıp banyoya kendimi attım, belki 1 saat banyoda kalmıştım. Çıktıktan sonra altıma gri bir şort ve ince açık mavi bir tişört geçirdim. Havluyla başımı iyice sardıktan sonra kapının zili çaldı. Açtığımda Sude açık sarı saçlarını lüle lüle yapmıştı ve bu haliyle oldukça kusursuz görünüyordu. Zaten hep erkekler onu beğenirdi, çekiciliği sayesinde her ortamda tanınıyordu. İçeri hızlıca girip omuzlarımdan tuttu. "Şeyda, dışarda kapının önünde belki on tane adam var. Neler oluyor, herşeyi anlatıyorsun bana anladın mı?" Derin bir soluk verdikten sonra ses çıkarmadan belinden ittirip salona doğru sürükledim Sude'yi. Hızlıca omuzlarından ittirip koltuğa oturttum, bende onun yanına oturup herşeyi ayrıntısına kadar anlattığımda elleri ağzında ve badem gözleri kocaman açılmış bir vaziyetteydi. "İnanamıyorum, 'çığlık' serisinde oynamalısın" diye alay ettiğinde omuzuna sertçe bir tane vurdum. Omuzuna silkeleyerek ciddileşti. "Peki bu sapık kim, biliyor musun yoksa bir tahminin var mı?"
"Hayır hiçbir fikrim yok, Alkan'da evden çıkmamam gerektiğini söyledi. Fakat yarın kreşe gitmem gerek." Sude gözlerini devirdi. "Kreşe ben gidebilirim eğer senin evde kalman gerekiyorsa, yaşadığın o her neyse iğrenç. Bir daha yaşamak istemezsin Şeyda. Bu yüzden o koca kıçını kır ve evde otur. Hem ben şu Alkan'ı çok merak ettim. Benide tanıştır o sert adamla" Sude Alkan deyince nedensiz bir şekilde sinir olmuştum. Onu ve Alkan'ı birlikte düşünmüştüm bir anda, ve o an gerçekten Sude'ye ağır küfür edesim gelmişti.
Ah hadi ama Şeyda sana ne Alkan'dan isterse her kızla birlikte olsun sen neden sinir oluyorsun, ki her kızla da oluyordu, şerefsiz ne olacak.
"Şeyda duyuyor musun beni" Sude'nin sesiyle kendime gelebilmiştim.
"Ahh evet, her neyse tamam evde kalacağım tamam mı." Sude alay eder gibi suratıma bakarken "Benim tatlı arkadaşım aferin sana da ne zaman sen söz dinler oldun?"
"Buda ne demek?" Şaşkınca Sude'ye bakıyordum. Sude hınzırca güldü. "Sen yoksa Alkan denen bu adamın sözünden çıkmamaya mı başladın" Gözlerimi abartarak devirdim. "Saçmalama Sude. Ne alakası var, yaşadığım bu olay normal birşey değil ve ben oldukça korkuyorum. " Sude sesli bir kahkaha attı. "Tamam deli kız şaka yaptım. Önceleri esprilerimden anlardın, bunu da anla işte. " Hemen kollarımı boynuna doladım ve kısa bir süre o şekilde kaldıktan sonra ona da odasını gösterip uyumak için birbirimize iyi geceler dedikten sonra Sude odaya gidip uyudu.
Sude ' den daha güzel olmama rağmen hep o erkekler tarafından çıkma teklifi alırdı. Nedenini biliyorum sanırsam. Ben her zaman sert bir kızdım. Sadece erkekleri kankam olarak görür ve o şekilde arkadaşlık kurardım ve aksini hiç düşünmemiştim. Fakat Sude erkeklerle daha farklıydı, bunu yeni yeni fark ediyordum.
Sude'yi Alkan ile tanıştırırsam hadi Alkan ona aşık olursa ve onlar sevgili olur hatta belki evlenirler. Ah ne saçmalıyorum ben. Evlenirlerse evlensinler banane. Alkan kim ki tam olarak tanımıyorum bile.
Sinir krizi geçiriyordum. Mutfağa girip şu içtikten sonra ağır adamlarla odama gittim. Yatağa girdiğimde yorganın sıcaklığı beni rahatlatmıştı. Sağa dönüp elimi başımın altına aldıktan sonra kendimi uykuya teslim ettim ve o gece gerçekten birinin beni koruduğunu bilme hissi ile huzurlu bir şekilde kendimi uykuya teslim ettim..
***Sabah biri sulu sulu öperek uyandırıyordu beni ve bu çok sinir bozucuydu. Dişlerimin arasından konuştum. "Sude seni burda öldürme mi istiyor musun?" Sude seslice güldüğünde benim gözlerim hâlâ kapalıydı. "Hadi uykucu. Kahvaltı neredeyse hazır. Kalk çabuk, bende az sonra hazırlanıp bir yere uğrayacağım oradan da kreşe giderim. " Başımı salladıktan sonra bir bacağı yatakta olan Sude bacağını yataktan kaldırıp kapıya yöneldi. Çıkarken cırtlak sesiyle konuştu. "Bu arada uyurken bile harika görünüyorsun. Kocan çok şanslı" Nedense bu söz gülümsememi sağlamıştı. Önce yorganı üşengeç bir şekilde üstümden ittim, hemen ardından bacaklarımı yatağımdan sarkıttım. Dağılan saçımdaki tokayı sertçe elime geçirdim ve hızlıca banyoya yöneldim. En nefret ettiğim şey saçlarımın bozulup etsem yapışması. Aynanın önündeki tarağı alıp saçımı taradıktan sonra saçımı dağınık topuz yaptım. Elimi yüzümüde yıkadıktan sonra elbise dolabımın kapısının açıp günlük turkuaz, yeşil, beyaz renklerden oluşan günlük bir elbise giydim. Odamdan çıkıp direk mutfağa gittiğimde hem Sude hazırdı hem de kahvaltı. Sude kahvaltı masasına oturmuştu. "Hadi Şeyda. Daha fazla bekleyeceğimi sanmıyorum. Açım ve acelem var. " Sesli bir şekilde nefesimi dışarıya bıraktıktan sonra sızlandım. "Hiç aç değilim ama yemekte istiyorum, her neyse boşversene yiyeceğim. "
"Anlaşılan aklın karışmış senin prenses. Otur kahvaltını et ve bugün iyi bir dinlen anladın mı beni?" Başımı aşağıdan yukarı doğru salladım.
Sude evden çıktıktan sonra bende mutfağı toplayıp televizyonun karşısına geçtim. Kanalları gezinirken sabırsızca üst üste zil çaldı. "Geldiiim!" Ne sabırızmış be.
Kapıyı açtığımda karşımda Alkan duruyordu. Onu gördüğüm için neden bilmiyorum ama mutlu olmuştum. Sarılmak istiyordum, ona ilk sarıldığımda içim uzun süre sonra ilk defa huzurla dolmuştu.
"Nasılsın bugün? " Sert bir şekilde sormuştu. "Im, iyiyim." Hiçbirşey demeden arkasını dönüp gitmek üzereyken kolundan tuttuğumda tek kaşını kaldırıp bana döndü. Yumuşak bir tonda konuştum. "Sadece bunun için mi geldin buraya?" Hâlâ suratıma ifadesizce bakıyordu.
Anlaşıldı cevap vermeyeceksin.
Busefer yüzüme hafif bir tebessüm kondurarak "Teşekkür ederim gerçekten. " dedim. Bunu söyledikten sonra utandığımı fark etmiştim. Dudağımı ıssırdığımda kafamı yere eğdim. Ona belli etmek istemesem de anlamıştı işte utandığımı. Görmesemde gülümsediğini fark ettiğim an daha çok utanmıştım. İstifini bozmadan "Ne için? " dedi. Kafamı anında yerden kaldırarak Alkan'a baktım. "Dün beni kurtardın. Sen olmasaydın belki de.." Bu sefer söylediğimden utanıp kafamı eğmiştim. Bu sefer Alkan sesli gülmüştü. "Önemli değil de bir erkekle daha edepli konuşmalısın" dediğinde biraz daha gülünce sebepsizce Alkan'ı güldürdüğüm için mutlu olmuştum. "Ne yani edepsiz miyim ben?" Yeniden o kızgın ifadesini almıştı. "Kendine dikkat et. Birşey olursa ara beni" Şaşkınca ona bakıyordum. "Sen kimsin de beni bu kadar önemsiyorsun. " dediğimde yeniden gülümsedi. "Bundan sonra sana edepsiz diyeceğim. " dedikten sonra bana söz bırakmadan hızlı adımlarla siyah arabasına binip bir rüzgar gibi evden uzaklaştı. Bense donmuş bir vaziyette bundan sonra kelimesini tekrarlamıştım. Demek ki bundan sonra hep görüşecektik. .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keskin Adam
ChickLitHayat yorsada bazen ufuğu gösterir insanlara. Birçoğumuz hayalleri gerçekleşir diye beklerken bir de bakmış en dipte, hiç ulaşamayacağı bir yerde. Kimimizde hiçbir zaman iyi bir hayatı olmayacağını düşünür ve ileriye baktığında işte tam da o ışığı...