Bölüm 5 ♥

13.6K 543 41
                                    

    Kravatını iyice gevşetip derin bir soluk bıraktıktan sonra telefonuna uzandı. Duvarlar üstüne geliyormuş gibi hissediyordu. Derhal evden ayrılmalı ve kafasını dağıtacak bir şeyler yapmalıydı. Aksi takdirde tüm geceyi öfkesiyle baş başa geçirecekti.

İhaleyi alamadığı yetmemiş gibi bir de üstüne Alev denen o aptal sarışının saçmalıklarıyla uğraşmıştı. Annesi sürekli başında dır dır etse de o kadınla birlikte olmayı kabul etmemeliydi. Büyük bir yanlış yapmıştı ve şimdi bunun bedelini fazlasıyla ödüyordu.

Hırsla Giray'ın numarasını tuşlayıp telefonu kulağına götürdü. Çok geçmeden aramaya cevap verdi en yakın dostu. "Alo! Atalay sen misin?" dedi yüksek sesle bağırarak.

"Benden başka kim olacak? Görmüyor musun ekranda yazan numarayı!" diye karşılık verdi. Arkadan gelen gürültülü seslere bakacak olursa, her zaman takıldıkları şu gece kulübüne gitmiş olmalıydı Giray.

"Dostum, burası çok gürültülü. Seni sonra ararım, olur mu?"

"Hayır... Dur, kapatma! Bende geleceğim. Bizim kulüptesin değil mi?"

"Evet..." diyerek neredeyse Atalay'ın kulağını patlatacak bir sesle bağırdı Giray. "Yalnız bugün burası fazla kalabalık..."

Bir an oraya gidip gitmeme konusunda tereddüt etti genç adam. Fazla kalabalığı sevmezdi. Ama kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden Giray'a tam yirmi dakika sonra orada olacağını söyleyip telefonu kapattı ve hemen arabasının anahtarlarını aldı. Kapıdan çıkmadan önce ise içini yiyip bitiren tüm olumsuzlukları kafasından atacağına dair kendine söz verdi.

Emniyet kemerini bağlarken, telefonu çalmaya başladı. Göz ucuyla ekrana baktığında Alev'in aradığını gördü. Bu kadın Atalay'ın öfkesini körüklemek için gelmişti sanki bu dünyaya. Adam tam sakinleşiyorken, Alev bir anda ortaya çıkıp onu yeniden eski haline döndürüyordu.

Kemerini bağladıktan sonra fısıltı halinde edepsizce bir küfür savurup, telefonunu tamamen kapattı. Arabasını hızlı sürmek, öfkesini bir nebze de olsa yatıştırırdı. Bu yüzden direksiyonu sıkıca kavradı ve var gücüyle gaza bastı.

Bu kadını başına musallat ettiği için annesine kızmak istiyordu fakat kıyamazdı ona. Zaten kıyamadığı için o kahrolası sarışınla birlikte olmuştu ya! Tanrım... Bir de oğlunun onunla evleneceğini düşünüyordu annesi. Alev'le evlenmek demek Atalay'ın sonu olurdu. O kadına tek bir saniye bile dayanamazken, bir ömrü onunla asla geçiremezdi. Gerçi evlenme fikri hiçbir zaman aklının ucundan geçmemişti. Alev ya da başka bir kız... Fark etmiyordu. Evliliğe karşıydı. Adı aşk konulan saçma şeyin de var olduğuna inanmıyordu.

Hah! Aşkmış... Tam bir zaman kaybı diye düşündü. Bu her zaman dalga geçtiği bir konuydu. Tabii birçok insan tarafından da kendisinin duygusuz olarak nitelendirildiği...

Nihayet kulübün önüne ulaştığında girişteki kalabalığı gördü. Bugünün bir özelliği mi vardı? Daha önce burayı hiç bu kadar kalabalık görmemişti. Mekân resmen tıklım tıklımdı. İçeriden gürültülü bir müzik ve insanların bağırış sesleri geliyordu.

Arabasını uygun bir yere park ettikten sonra ellerini takım elbisesinin ceplerine yerleştirip, kulübe doğru yürümeye başladı. Girişte bekleyen güvenlikler yüzlerindeki tebessümle selam verip, içeri girmesi için yana çekildiler. Atalay'da onlara aynı tebessümle karşılık verdi ve az sonra kendini kalabalığın içinde buldu.

Kendine kendine "Bu da neyin nesi?" diye hayretle mırıldanırken, omzuna bir el dokundu. Kız, nefesini Atalay'ın kulağının arkasına doğru cezbedici bir şekilde üfleyerek, "Hoş geldin bakalım," dedi yavaşça.

SEN BANA AİTSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin