Bazı anlar vardır... O an her şeyin bittiğini bilirsiniz ama yine de kanınızın son damlasına kadar savaşırsınız. Savaşırsınız çünkü hayat size ilk kez gülen yüzünü göstermiş, uğruna mücadele edeceğiniz bir değer vermiştir.
Savaşıyordum... Canımla, kanımla... Tüm kalbimi ortaya koyarak savaşıyordum. Kimin için diye sorarsanız eğer sadece birkaç gün önce tanıdığım adam için. O adam, bir anda, ansızın, hiç hazır olmadığım bir vakitte yüreğimin kilitli kapılarını açmış, onu ilk gördüğüm anda oraya küçük ama masum bir dokunuş bırakmış, şimdi de usulca içerisine sızmıştı.
İlk kez böyle hissediyordum. İlk kez kalbim yerinden söküp alınacak, bir daha nefes alamayacakmışım gibi hissediyordum. Böyle hissetmemin bir nedeni korku, diğeriyse Atalay'ın işkence çekiyor olmasıydı. Gözlerimden süzülen yaşlar hıçkırıklarıma karışırken, bitap düşmüş ruhuma ve bedenime rağmen mücadele etmeye devam ettim.
Yakalanmıştım, ama yılmadım. Atalay'ın inleme sesleri durmadan kulaklarımda yankılanıyor, sert çehresini kaplayan acı yüklü yüz ifadesi gözlerimin önünden gitmiyordu. Bedenim bir buz kütlesine dönüşmek üzereydi. Soğuk, tenime batıp battığı her yeri yakarken, beni tutsak alan adamın kollarının arasında çırpınıp, kendimi ondan kurtarmaya çalıştım.
"Bırak beni!" diye haykıran sesim, Atalay'ın acı yüklü yakarışlarına karışıyor ve beni mahvediyordu.
Adam arkamdan kulağıma doğru eğilerek, "Sana şansını zorlamamanı söyledim!" diye gürledi. Sonra tırnaklarını kollarımı bastırıp, merdivenlerden sürüyerek aşağı indirdi beni. Tüm çabalarıma rağmen bir kayayı andıran o sert kollardan kurtulmayı başaramadım. Saniyeler sonra yeniden o kasvetli depoda buldum kendimi. O acımasız adam, beni adeta savurarak yere bıraktığında yenilişime hazmedemeyerek hıçkıra hıçkıra ağladım.Gözlerimi kapadım... Geçen her dakika Atalay için de benim için de hayati bir önem taşıyordu. Son bir umutla çözüm yolu aramaya koyulmuştum ama az sonra alnımın tam ortasında hissettiğim namlu artık her şeyin bittiğinin sinyalini verdi bana. Çaresizlik içinde gözlerimi araladım. Karşımda dikilen adamı görmek için yerimden doğrulup dizlerimin üzerine çöktüm. Bakışlarım yavaş yavaş adamın ayakkabılarından yukarı doğru çıkmaya başlarken, korkunun acımasız baskısıyla titremeye başladım. Gözlerim gözleriyle buluştuğunda sanki omuzlarıma koca birer yük koyulmuş gibi yaşadığım şokun etkisiyle yeniden zemine yığıldım. "Tolga..." diye fısıldarken damarlarımdaki kan, aynı anda yaşadığım karmakarışık duygularla akışını hızlandırdı.
Bir defa daha ismi dudaklarımın arasından dökülünce aynı şaşkın ifadeyle o da bana baktı. "Sen..." diye mırıldanırken sesi bir volkandan sıçrayan kızgın lavlar gibi çıkıyordu. "Demek benden intikamını bu şekilde almak istedin? Demek beş para etmez bir adamın yatağına girerek ucuz bir sürtük olmayı tercih ettin?" Ardından depoda yükselen şuh bir kahkaha kulaklarımı sağır etti. "İçten içe basit bir kız olduğunu biliyordum ama bir intikam ateşine tutulup kendini satacağına ihtimal vermemiştim doğrusu."
İşittiğim her kelime içimdeki öfkeyi yeniden alevlendirirken kendimi zorlayıp ayağa dikildim. "Sen neyden bahsediyorsun?"
Bilmiş bir tavırla küstahça gülümsedi. "Şu sevgilinden bahsediyorum... Atalay Zorlu'dan... Kendi çıkarların doğrultusunda bir orospuya nasıl dönüştüğünden!"
Hayret ve tiksinti dolu ifademle haykırdım. "O benim sevgilim değil! Olsa bile senin gibi adi bir adamın gelip beni sorgulamak haddi değil, anlıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BANA AİTSİN
Acción"Kokusunu içime çekerek ciğerlerimi istila ettim. Sanki o bir esrardı da ben gitgide ona daha çok bağlanıyordum. Ondan uzak durmam gerektiğini biliyordum ama aynı zamanda durmak istemiyordum. Beni kendine sardığında tüm benliğimle onunla bütünleşiy...