Bölüm 11 ♥

9.9K 466 8
                                    

    "Gidelim mi?" dedi alçak bir ses tonuyla.


Kız korkmuş görünüyordu. Üstelik üstü başı çamur içinde kalmıştı ve tir tir titriyordu. Hiçbir şey söylemedi ve dili tutulmuş gibi sadece başını iki yana salladı.


"Burada donacaksın..." dedi Atalay. "İnat etmeyi bırak!" 


Merve başını dikleştirip ürkek bir sesle cevap verdi. "Seninle gelmeyeceğim. Kendi başımın çaresine bakabilirim!"


Genç adam bıkkınlıkla "Geleceksin!" diye emretti. Ona olabildiğince nazik davranmaya çalışmıştı ama anlaşılan o ki, kız nazik dilden anlamıyordu. Diğer seçeneği kendi tercih etmişti.


"Gelmeyeceğim!" diyerek diretmeye devam etti kız.


"Geleceksin çünkü..." diyen Atalay duraksadı. Cümlenin devamını nasıl getireceğini bilmiyordu. Ne diyecekti? Hasta olmana izin vermem mi? Kahretsin, daha doğru dürüst tanımadığı bu kıza neden yardım etmek istiyordu ki? Belki de onu gecenin bu saatinde burada bırakıp donarak ölmeye terk etmeliydi.


"Ne yaparsın?" diye bağırdı genç kız. "Yoksa beni de o adama yaptığın gibi..." 


Atalay kızın sözünü kesip, "Sadece sana yardım etmek istedim!" diye gürledi. Duraksadı... Birkaç saniyeliğine. Gözlerini yumdu ve yağmurlu havanın huzur veren kokusunu içine çekip rahatlamaya çalıştı. "Pekâlâ..." dedi sakin bir sesle. "Gidiyorum. Sen de kendi başının çaresine bak o halde!"


Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Allah'ın belası o kıza laf anlatarak vaktini boşa harcıyordu. Bir an önce Giray'ı bulup kendini evine atmak istiyordu. Zira araba kullanacak durumda değildi, fazlasıyla öfkeliydi. Arkadaşına ihtiyacı vardı. Hangi cehennemde olduğunu bilmiyordu. Kendisi Alev'le tartışırken Giray ortadan kaybolmuştu.


Hızlı adımlarla yürümeye devam ederken, küçük, masum ve kulağına tatlı gelen bir hapşırık sesi duydu. Ayakkabıları zemine çivilenmiş gibi olduğu yerde hareketsizce durdu. Dudakları hafifçe yana doğru kıvrıldı. Bir yandan, azar azar damarlarına sızan endişe duygusunun tüm benliğini kapladığını hissetti. Yüzündeki tebessümü sildi. Kaşlarını çattı ve arkasını dönüp kızın titreyen dudaklarını, yorgun bedenini ve rüzgârın etkisiyle savrulan koyu renkteki saçlarını izledi. Sonra yürümeye başladı. Kararlı ve kendinden emin adımlarla. Bunu yapacaktı. Tek bir şey için... Kendi vicdanı!


Saniyeler sonra kıza ulaştı. İsmini bile bilmediği ama kalbinin ona yardım etme isteği ile dolduğu o kıza!


Ona doğru bir adım daha atmasıyla birlikte yüzleri birbirine temas edecek kadar yakınlaştı. Nefesleri birbirine karışacaktı neredeyse. Merve'nin kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atarken genç adam onu kendine çekti. Güçlü elleriyle belini sıkıca sardı ve ani bir hareketle onu omzuna attı.


"Ne... Ne yapıyorsun?" diye soran Merve, adamın taş gibi sert olan sırtını yumruklamaya başladı. "Seni aşağılık zorba! Beni derhal bırak!"

SEN BANA AİTSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin