Evine varınca, kapımı açtı ve elimi tutarak beni içeri yönlendirdi. Bu sefer doğrudan asansöre doğru yürüdü, üçüncü kata çıktık. Siyah salonda şömine yanıyordu. Karşısındaki sehpaya şarap, meyve ve kuruyemiş tabakları hazırlanmıştı. Üzerimden ceketimi ve çantamı alıp asansörün yanındaki askıya astı. Restorandan çıkmadan kızlara mesaj atıp Alp ile kalacağımı haber vermiştim, telefonumu çantamdan almaya ihtiyacım yoktu. Kendi ceketini ve kravatını da çıkardı, gömleğinin kollarını el çabukluğu ile kıvırıp katladı. Gömleğinden iki düğmeyi bana bakarak açtı. Lanet olası pislik çok yakışıklıydı tüm görsel duyularıma hitap ediyordu... Ben onu incelerken bana doğru yürüdü ve yanıma oturdu. Şarap kadehine uzandı.
"Şarap?" Bunu sorarken suratında belli belirsiz bir sırıtma oluştu. O akşamki hadiseyi hatırlamış olmalıydı.
"Hayır, sanırım içmesem daha iyi." Gülmesini bastıramadı dişleri dudaklarının arasından görünürken gözleri de kirpiklerinin ardında gizlenmişti kendi kadehine şarabını doldurdu.
"Şarap içince çok tatlı oluyorsun." Ah demek şarap içip sapıtınca tatlı oluyorum ha. Şimdide benimle dalgamı geçiyorsun Bay Mükemmel?
"Tatlı olmuyorum, sadece rezil oluyorum." Hafifçe kıkırdadım.
"Geçen sefer beni çok eğlendirmiştin ve bu kesinlikle tatlıydı. Meyve suyu ister misin ya da başka bir şey?" Yanımızdaki servis arabasına içecekler dizilmişti.
"Meyve suyu olabilir." dedim. Uzanıp vişne suyunu alarak bardağıma doldurdu. Vişne suyunu sevdiğimi nereden biliyor ki?
"Vişne suyu sevdiğimi nereden bildin." Bana doğru dönüp gülümsedi. Dudaklarıma tatlı bir öpücük kondurdu.
"Tahmin ettim. Seni tanımaya çalışıyorum. Gerçi bu biraz zor pek bir şey anlatmıyorsun." Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırırken yüzümü inceliyordu.
"Sende pek bir şey anlatmıyorsun."
Elini saçlarımdan çekip önüne döndü. Demek ki, onunda benim gibi sırları vardı, sırları olan insanları hemen fark ediyordum. Acılar ve sırlar bunları taşıyanlar tarafından anlaşılıyordu. Alp kesinlikle sırlarla doluydu. Benimkileri bilmesini istemiyordum ama onunkileri deli gibi merak ediyordum. Şarabını içmeye devam ederken onu izledim. Mükemmel yüz hatlarını ne kadar da özlemiştim. Varlığı bile bana ne kadar iyi geliyordu. Onu izlediğimi fark edince duraksadı ve bana doğru döndü. Yüzünde memnun bir gülümseme vardı.
"Benim olmayı kabul etmene sevindim. Seninle olması çok hoşuma gidiyor. İnanılmaz derecede seksisin."
Ah Alp, sende inanılmaz seksisin ve bana böyle yiyecekmiş gibi bakınca kendimden geçiyorum. Yanaklarımın kızardığını hissettim, uzanıp yanaklarıma elinin tersi ile dokundu ve elini yüzümden boynuma doğru kaydırdı. Ufak bir iç çekiş ile ona karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY MÜKEMMEL (Mükemmel Serisi - 1)
Lãng mạnAcıdan zevk alınabilir mi? Biri bana bunu Alp ile tanışmadan önce sorsa kesinlikle "HAYIR" derdim. O bütün hayırları mı "MÜMKÜN" kıldı. Bir enkaz olan hayatımı ateşe vermiştim, ateş küle dönüşmüştü, ama o tüm külleri yeniden alevlendirdi...