Telefonu açıp kulağıma dayadım ama bir şey söyleyemedim. Karşı taraftan onun sesini duyunca donup kalmıştım.
"Nazenin?"
Nefesimi düzenleyip; "Efendim." dedim.
Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. "Seni arayamadım. İşlerim çok yoğundu beklemediğim bazı sıkıntılar çıktı. Aslında bu gece görüşmek istiyordum ama acilen Amerika'ya gitmem gerekiyor." Gitmek mi? Amerika'ya ne zaman gidiyordu? Ne zaman geliyordu? En önemlisi o yokken ben ne yapacaktım? Kısacık zamanda ona o kadar bağlanmıştım ki onun yokluğunu düşünmek bütün vücudumun sızlamasına yol açtı. Titreyen sesim ile
"Ne zaman gidiyorsun?" diye sordum. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştu.
"Aslında hemen, şu an havaalanındayım."
Hemen mi? Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bütün duygular aynı anda üzerime gelmeye başladı. Üzüntü, kıskançlık, ümitsizlik ama umursamaz görünmem lazımdı. Ona olan hislerimi anlamaması lazımdı en azından benden sıkıldıysa ve terk etmek istiyorsa bile gururum bende kalmalıydı. Şu an tek istediğim en azından Alp'e karşı onu korumaktı.
"Peki, iyi yolculuklar."
Sanırım böyle bir cevap beklemiyordu. Herhalde diğer kızlardan uzaklaşırken onların ağlayıp sızlamalarını dinliyor ve bundan mutlu oluyordu. Evet, fiziksel acıyı seviyordu belki kalpleri acıtmaktan da hoşlanıyordu. Bu kadar kötü olabilir miydi? Uzunca bir süre bekledikten sonra genizden gelen sert ses tonu telefonun diğer ucundan duyuldu.
"Ne kadar kalmam gerek bilmiyorum. İşimi halleder halletmez döneceğim. Seni oradan ararım. Görüşürüz." dedi.
Cılız sesim ile "Görüşürüz." deyip telefonu kapattım.
Gözlerimden akmaması için kendimi sıktığım gözyaşları şimdi yanaklarımda sıcak bir iz bırakıp akıyordu. Ağlamamak için dişlerimi birbirine o kadar kenetlemiştim ki kendimi bırakır bırakmaz dişlerim ağrımıştı. Elimin tersi ile gözümdeki yaşları sildim. Ama hiçbir işe yaramadı, ben sildikçe yerine yenileri geliyordu. Tıpkı sorunlarımdan birinin gidip birinin geldiği gibi...
Bütün gece ağlamaktan şişmiş gözlerimi aralayınca güneşin doğmuş olduğunu gördüm. Yatağımın üstüne öylece yatmış ve uyuyakalmıştım. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Ilık bir duş aldım. Gece eve geç gelen kızları uyandırmak için verdiğim çabaların sonunda derse gecikmelide olsa yetişmiştik.
Uzun süren blok derslerin ardından nihayet bugünde geçmişti. Ders boyunca telefonum sessizdeydi ve bir şey var mı acaba diye ona baktım. Tabii hiçbir şey yoktu. Üzüldüğümü belli etmemeye çalışarak kızların konuşmalarını dinliyormuş gibi yapmaya karar verdim.
"Dökül bakalım, neyin var?" diye bir ağızdan sordular. Eylül ve Burcu konuşmalarını keserek bana odaklanmışlardı. Montumdan çıkan bir iple oynamaya başladım ve yüzlerine bakmadan cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY MÜKEMMEL (Mükemmel Serisi - 1)
RomanceAcıdan zevk alınabilir mi? Biri bana bunu Alp ile tanışmadan önce sorsa kesinlikle "HAYIR" derdim. O bütün hayırları mı "MÜMKÜN" kıldı. Bir enkaz olan hayatımı ateşe vermiştim, ateş küle dönüşmüştü, ama o tüm külleri yeniden alevlendirdi...