"Neye?" diye bağırdım ama Alp cevap vermeden ayaklarını vurarak koşum takımını sertçe çekti. At birden hızlandı. O kadar hızlı gidiyorduk ki hiçbir şey göremiyordum içimde salıncakta çok hızlıca sallanıldığında olan o değişik histen vardı ve bağırıyordum. Ben bağırdıkça Alp biraz daha hızlanıyordu.
"Alp! Yavaş lütfen." dediğimi yapmak bir yana bana cevap verme gereği bile duymadı bile.
"Gözlerini kapat Nazenin... Sakin ol ve atın ritmini hisset." Sakin ol ve gözünü kapat mı diyor bu adam? Hayatımda kediye bile dokunmamış olan ben kocaman bir atın üzerinde son sürat gidiyorum ve adam bana gözünü kapat, sakin ol diyor. Kalp krizi geçirmek üzere olduğumu hissediyordum.
"Alp korkuyorum." Beni tutan elini biraz daha sıktı.
"Bana güvendiğini söylemiştin? Şimdi dediğimi yap!"
Ses tonunu yükseltmiş oldukça ciddi bir sesle konuşmuştu. Onun emirlerine uyma içgüdüm dediklerini yapmak üzere harekete geçti derin bir nefes çekerek sakinleşmeye çabaladım ve gözümü kapattım. Birkaç defa bisiklete binmiştim hızlı gitmeye bayılırdım onu düşünmeye başladım. Devasa bir hayvanın sırtında değil de kendimi bir bisiklette hayal ettim. Biraz daha sakinleşmiştim, gerçekten bu his harikaydı adrenalini tüm vücudumda hissediyordum neredeyse Alp'in beni kırbaçladığında hissettiğim kadar yoğundu. Bu yüzden ata binmeyi ve hızlı gitmeyi seviyordu, adrenalinden hoşlanıyordu...
Tamamen sakinleşmiş hıza ve içimdeki duyguya uyum sağlamıştım. Alp hala sessizliğini koruyor hiçbir şey söylemiyordu. Atın yavaşladığını hissedince gözlerimi açtım. Çitlere yaklaşmıştık Burak çitlere tek ayağını dayamış bizi izliyordu. Bizim de ona yaklaştığımızı fark edince hemen kapıdan geçerek yanımıza geldi atı tuttu ve Alp atlayarak attan indi. Burak beni attan indirmek için hareketlendi bana doğru uzandı eli belime değdiği anda Alp'in kıvılcım saçan gözleri ile karşılaştı.
"Çek elini... Nazenin'i ben indiririm." Neye uğradığımı şaşırarak Burak'ın yüzüne baktım ama sırıtıyordu. Çok saçma neden sırıtıyordu ki? Alp resmen beni kıskandığı için saçma bir koruma tavrı içindeydi. Burak geri çekilirken Alp beni kucaklayarak attan indirdi. Kaskımı çıkararak Burak'a verdi.
"Burak ben Nazenin'e ahırları gezdireceğim." dedi.
Cevap ya da onaylama beklemeden elimden tutarak ileride duran beyaz ahşap binalara doğru yürütmeye başladı. Binalar bakımlı görünüyordu yeni boyandığı belliydi. Atlarla ilgilenen etrafı temizleyen birkaç işçi vardı ama Alp onları görmezden gelerek sadece gitmek istediği noktaya konsantre olmuştu. Beyaz yapıları geçerek en arkada köşede diğer binalardan izole duran kırmızı ahşap binaya yürüdük. Alp ahşap çift kanatlı kırmızı kapıyı açtı ve beni içeri soktu. Bir şey söylemeden kapıyı arkamızdan kapattı kapının arkasına geçen tahtayı da yerleştirdi. Resmen ikimizi buraya kapatmıştı, içeride loş bir ışık vardı, o ışığında kaynağı tepedeki üç adet pencereden gelen güneşti. Etrafa biraz bakınınca burasının bir samanlık olduğunu fark ettim. Yüksek ahşap tavana kadar çıkan saman balyaları vardı, yerler ahşaptı çoğunlukla temiz bir zemindi ama bazı yerlerde samanlar etrafa saçılmıştı, ilerde duran ahşap askılar ve banklara baktım. Askılara düzenli bir şekilde eyerler, koşum takımları asılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY MÜKEMMEL (Mükemmel Serisi - 1)
RomanceAcıdan zevk alınabilir mi? Biri bana bunu Alp ile tanışmadan önce sorsa kesinlikle "HAYIR" derdim. O bütün hayırları mı "MÜMKÜN" kıldı. Bir enkaz olan hayatımı ateşe vermiştim, ateş küle dönüşmüştü, ama o tüm külleri yeniden alevlendirdi...