Acıdan zevk alınabilir mi?
Biri bana bunu Alp ile tanışmadan önce sorsa kesinlikle "HAYIR" derdim.
O bütün hayırları mı "MÜMKÜN" kıldı.
Bir enkaz olan hayatımı ateşe vermiştim, ateş küle dönüşmüştü, ama o tüm külleri yeniden alevlendirdi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hafifçe kafamı kaldırarak asansörü kimin çağırdığına baktım. Fazlasıyla uzun boylu, atletik yapılı, esmer ve yakışıklı bir adamdı. Aslında yakışıklıdan önce karizmatikti etkileyici bir havası vardı. Çok büyük değildi, en fazla otuz olduğunu tahmin ettim. Bana dikkatle bakıyordu, ama onu umursayamayacak kadar üzgün, mutsuz ve yıkılmıştım. Asansör gelip kapılar açılınca yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana bakarak; "Lütfen önden buyurun." dedi. Aslında asansörün kapısı ikimizin de yan yana rahatça geçebileceği kadar genişti.
"Teşekkür ederim." diyerek asansöre bindim.
Hemen peşimden de o bindi. Takım elbisesi kaliteliydi, büyük ihtimalle şirkette önemli bir pozisyonda çalışıyordu. Yukarı doğru fönlenmiş kahverengi saçları yüzünün köşeli ve sert hatlarını daha da ortaya çıkarıyordu. Gözleri ise şuana kadar gördüğüm en koyu kahverengiydi. Bakışlarında yoğun çapkınlık ve o flörtöz tavır vardı.
"Kaçıncı kat?"
Dalgınlıkla bakınırken sorusunu duyamamıştım. Anlamadığımı belli edercesine ona baktım. Eli tuşlarla dolu olan panelin üzerinde öylece kala kaldı. Tabii ben de bu arada sorusunu anlamıştım her ne kadar geç olsa da onu cevapladım.
"Ah, üzgünüm. Zemin kata ineceğim."
Ufak bir gülümseme ile cevapladım o hala donmuş bir halde beni süzüyordu, birkaç saniye daha ağzı açık bana baktıktan sonra zemin katın düğmesine bastı. Kapılar ikimizi asansörde baş başa bırakıp kapanırken gözleri hala üzerimdeydi.
"Sizi bu binada ilk defa görüyorum. Burada çalışmıyorsunuz herhalde?" Yüzüne bakabilmek için kafamı biraz kaldırdım.
"Hayır, burada çalışmıyorum. Sadece... Bir arkadaşımı görmeye gelmiştim." elini saçlarında gezdirdi.
"Yönetim katında bir arkadaşınız var ve ben sizin kadar güzel bir kadını ilk defa görüyorum. Buraya ilk gelişiniz mi?" Güzel kadın ha! Açıkçası az önce deli gibi becerilmiş ve baştan savılmıştım. Bu kadar yakışıklı bir erkekten de böyle bir iltifat duymak içimi yumuşatmıştı.
"Şey, teşekkür ederim. Yeni tanıştığım biri, o yüzden buraya ilk gelişim."
Kalın ve biçimli alt dudağını hafifçe dişlerken bana gülümsedi. Gerçekten Alp ile boy ölçüşecek kadar yakışıklı bir adamdı burada çalışmak için en önemli kriter yakışıklı olmak mıydı? Değişik bir tipi vardı ve kadınlarla nasıl konuşulması ya da onlara nasıl bakılması gerektiğini biliyordu. Hem oldukça sıcakkanlıydı...
"Umarım daha sık gelirsiniz. Arkadaşınız kesinlikle şanslı, sizin kadar duru güzelliğe sahip bir kadınla öğlen vakit geçirmek, herkese nasip olmaz."
Ben şok olmuş şekilde öyle dikilirken asansörün geldiğini fark etmem haddinden uzun sürdü. Bana gülümseyerek tekrar önce benim asansörden inmemi bekledi. Ben de inince tam önümde durdu. Baştan çıkarıcı bir kokusu vardı, yalan söyleyecek değildim kesinlikle etkileyiciydi. Bugüne kadar hiçbir erkekten etkilenmediğim düşünülürse sanırım bu şirketin havasında suyunda bir şeyler vardı.
