Girdap-1.Bölüm

1.5K 99 16
                                    

Selam Arkadaşlar, Bu bizim ilk hikayemiz olacak :) biz dedim evet, çünkü bunu iki yakın arkadaş beraber yazıyoruz.. Ve sizdende desteklerinizi yani yorumlarınızı bekliyoruz. Beğendiyseniz vote vermeyi unutmayın!
her bölüm 2-3 gün arayla yayınlanacaktır :*

Medyada Rüzgar Akman :)

Hayatta kalmak için her zaman bir şeye muhtaç olmak beni çıldırtıyor..! Eminim herkes gelecekteki muhteşem hayatını planlıyor ve her şeyi tozpembe hayal ediyordur. Bense değil geleceği, 5 dakika sonra ne yapacağımın planını bile kuramıyorum. Şu anda ki tek amacım; peşimdeki siyah takım elbiseli ve eli silahlı adamlardan paçamı kurtarmaya çalışmak ve bu karmaşık hayattan nasıl kurtulacağımı düşünmek. Ve sonuç olarak kendimi en yakın uçurumdan atma seçeneğini buluyorum! En iyisi başa dönelim...

Adım Rüzgar Akman, öyle çok bi özelliğim olduğu söylenemez kendi halimde bi hayat sürüyor-dum 'bu zamana kadar' çok sosyal bi insan da sayılmam ama çok sağlam 2 dostum var, kendimi bildim bileli de kızlarla hiç bi zaman içli dışlı olmadım.. Çünkü herkes aynı sahtelikte, hiç birinin diğerinden bi farkı yok.. ah kızlar! Okulu diğer insanların aksine hep sevmişimdir. Tabii ineklik falan gibi bi durumum söz konusu olmasa da fena sayılmazdım, ama şu son zamanlar değil okula gitmek, insanların içine çıkabilecek durumda bile değilim. Ve yine her zamanki gibi şehrin tenha yerlerinde buldum kendimi. Burada bir parça huzur buluyorum. Bu çevredeki  her duvar hayattan beklenti yazılarla, belalı gençlerle ve umutsuz bakan gözlerle dolu. Burada en sevdiğim şey ise sokağın en yüksek binasından etrafı seyredip '' Evet, hepiniz birer korkaksınız, boktan hayatlarına seyirci kalan küçük ezikler, ben bir gün bütün her şeyi değiştircem !'' diye bağırıp Bu hayatın çıkmazlığında; yoluma pes etmeden devam edebilmek için bi iç dökmesi, bi çıkar yol bulma çabasıydı... pes edip bir şey yapmayan tüm insanlar birer korkak! Tabi bu deşarj olmam sadece binadan güvenliğin gelip, beni yaka paça dışarı atana kadar sürüyordu...

Düşünceli ve korkmuş bir şekilde eve gidiyordum ve her zaman kendime bi korkak olmadığımı, asıl korkaklığın pes etmek olduğunu hatırlatıyordum. Telefonum durmadan çalıyordu. Bu sefer dayanamayıp telefonu komple kapattım ve güvenliğin ''iyi akşamlar Rüzgar bey'' demesiyle eve girdim.

Tabikide sokak aralarında yaşamıyordum.

Sessiz bir şekilde odama geçip planlar yapıyordum. Paraya ihtiyacım vardı ve 19 yaşındaki bi çocuk için yüklü mevlada para lazımdı. İlk defa kendimi bu kadar çaresiz hissediyordum, başıma açtığım bu beladan hemen kurtulmalıydım!

Bu yaşta bu kadar paraya gerek duyacak ne yapmıştım, ah benim salak kafam!

Dünyada en çok korktuğum insan babamdı. Aynı evde yaşayan iki yabancı gibiydik. Birbirimizi görmüyorduk, her zaman babasıyla arkadaş gibi olan insanlara özenmiştim. Benim babam bırakın arkadaşı önce baba bile olamıyordu. Her neyse! bu günlük maceram bana yetti, yarın yine o adamlardan kaçıcam ve okuluma gidip, tek derdi iyi notlar almak olan insanların arasında dolanacağım. Göz kapaklarım ağırlaşıp kapanmaya başlamıştı ve sonunda kendimi uykuya verdim.

Ve lanet olası yeni bir gün daha! Sabah aklıma gelen ilk şey lanet olası parayı nerden bulacağımdı. Telefondaki 30 cevapsız çağrıyı ve 20'ye yakın tehdit mesajlarını gördüm. Bu beni çok tedirgin ediyordu ve kimseye söyleyemeyeceğim bir şey olduğu için en yakın arkadaşlarıma bile söyleyemedim, benim yüzümden bir insanın tehlikeye girmesindense ölmeyi tercih ederim.! Okul forması denen gereksiz şeyleri bırakıp kendi kafama ne eserse onu giyip, kimseyle konuşmadan evden çıktım. Okulun bahçesinde en yakın dostum olan Cenk geldi, onunla çocukluğumuzdan beri arkadaşız, hatta babalarımız da arkadaş. Tabii onun babası benim babam gibi değil.. Beraber sınıfa gittik ve ben tabiki en arkadaki yerime geçip oturdum. Cenk her zaman ikinci sırada otururdu, çünkü lise boyunca bi kez bile açılamadığı kız olan İrem önünde oturuyordu.. Cenk uzun boylu kumral yakışıklı bi çocuktu, buna rağmen kendinden emin olamadığı için Irem'e hiç açılamadı. Benimse okuldaki hiç bi kızla alakam yoktu. Okulu seviyorum dediysem derslerede bayılmıyordum tabii.. ama notlarımın yüksek olması en azından annemi sevindiriyordu. İnek bir tipim yok inanın, kendimi bu durumdan kurtarmaya bile çalışıyorum. Kızlarla olan ilişkim felaket diyebilirim. Mavi ve çekici gözlerim , kumral saçlarımla istediğim gibi bi kızı tavlayabilirdim fakat ne ben öyle biriydim, nede beni etkisi altına alıp uğruna her şeyi yaptıracak bi kız vardı. Hatta geçen sene fitness salonuna kaydolduğumda etraf kızlarla doluydu ve benimle konuşmaya çalışanların olmasına rağmen ben bakmıyordum bile, alışık olmadığım içinde çekinirdim zaten.. Sonunda zil çaldı, evden kahvaltı yapmadan çıktığım için açlıktan ölüyordum ama tabikii cebimde 5 kuruş yoktu, belki bi umut diyip elime her geçen parayı saklıyordum.. Bende her zaman ki yerime gitmek için yola çıktım. Mekanın adı Sürgün'dü insanlar içinden uzak, sayılı insanın bildiği bi arka sokaktaydı.. sahibide benim en yakın dostlarımdan ikincisi olan Erdem'indi. Erdemle bi kavga sırasında dost olmuştuk, bundan 6 yıl önce. Bi grup çocuktan öldüresiye dayak yerken bende onu kurtarmak için atılmıştım önüne.. o günden sonra sıkı bi dostluğumuz olmuştu. Mekana geldiğimde Erdem yoktu, işi varmış çıkmış. Bende karnımı doyurduktan sonra oradan ayrıldım.

Ama aklım hala şu parada, bu sefer başım büyük belada ve peşimde beni bulmaya çalışan belalı adamlar var. Telefonlarım susmazken, ben üç buçuk atmalarımla, arkamdan her an biri çıkıp sanki beni öldürcekmiş gibi hissetmelerimle eve doğru yürüyordum, bu çekilecek dert değildi! Her an her yerden bi darbe alabilecek olma korkusu .. He birde yolda yürürken yüzümdeki endişeyi görüp bana deliymişim gibi bakmaları yokmu! Aslında bilmiyorlarki ne karanlık işlerin içindeyim.Ve bilmiyorlarki ben onlara benzemiyorum. Onlar çeşitli hayaller kurup hayatlarını yaşarken ve en önemlisi onlar güven içindeyken, ben nasıl hayatta kalırım onu planlıyorum. Telefonum çalmaya başladı, bu kez cevap verdim. Açtığım anda ana avrat sayan bi adamla karşılaştım. Çok sürmeden kapattım. Benden parasını istedi ve bana 20 gün mühlet verdi, eğer getirmezsem ölümden başka çaremin olmadığını ve bunu öyle kolay yapmayacaklarını söyledi. Evet şuan çok harika hissediyorum, sonuçta kim işkence edilerek öldürülme şerefine ulaşır değil mi (!) SIÇTIK.

Nereden bulacaktım bu parayı?

Eve gelir gelmez bilgisayardan araştırmalara başladım ama nasıl para kazancağıma dair bişey bulamadım, mağazada Satış danışmanlığımı yapacaktım artık kıyafet katlarken ölü bulundu diye boy boy fotoğraflarımı gazetede okurdunuz! Diğer bulduklarım ise 20 gün için zaman kaybıydı sadece. Kimse 20 günde bana o kadar parayı veremezdi. Yani bunun anlamı sanırım yatağıma bir kız atamadan gebereceğimdi.

Allahım gerçekten ne yapacağım ben? Acaba hiç uğraşmayıp, sadece milletten helallik isteyip kımıldamadan öylece ölmeyi mi beklesem, hayır yani.. şu bedenimde böyle bi ölümü haketmiyor ona üzülüyorum ! Yok olmayacak böyle, kendimi sokağa atmakla çareyi buldum. Üzerine akşam karanlığı çökmüş siyah hırkamın kapişonunu kafama geçirip, düşüncelere kapıldım. Her zaman oturduğum banka oturup düşünmeye devam ederken, canımdan çok sevdiğim katilim arıyordu! ya benim yaşımdakiler karıyla kızla ilgileneip 'aşkım sen kaaapaat' gibi saçma muhabbetlerdeyken ben bi katille konuşuyorum ! Lanetler okuya okuya telefonu açtım.
Telefonda yine aynı şeyleri papağan gibi tekrarlayan katilime; parayı bi şekilde bulucağımı söylediğimde; müstakbel katilim bir kahkaha patlattı.. ''lanet olsun sanada paranada böyle süründürmektense öldür kurtulayım'' diye bağırdım, tabi telefonu kapatınca..

Rahatça bi bankta bile oturtmuyolardı, kapişonumu tekrar kapatıp banktan kalktım, kalkmamla bir kadına çarpmam bir oldu. ''Teyzecim afedersiniz görmedim'' dedim. ''Önemli değil evladım.'' dedi ve tuhaf bir şekilde beni süzmeye başladı. ''Teyze ben sana göre değilim. Ulan o kadar mı düştüm, acaba bi geceliğine bana para teklifi mi etcek, acaba kabul eder miyim'' diye içimden saçmalarken kadın hala bana bakıp bakıp gülüyor, oda yetmeyip yanındaki kızında kulağına fısıldayıp bişeyler onaylıyor gibiydi.Akşam akşam sizinlemi uğraşacağım arkadaş,''iyi akşamlar'' deyip oradan sıyrılmayı düşünürken arkadan kadın ''bi saniye evladım'' diye bağırıp, resmen koluma yapıştı. aha dedim bi siz eksiktiniz..

''Buyrun hanımefendi bi sorun mu var?'' diye sordum. ''Sana bir iş teklifim'' var dediğinde aklıma pis pis şeyler gelmeye başladı. Kesin kendine kimseyi bulamadı yatağa atıcak, bana denk geldi ! Detaylı bir şekilde anlatması için banka geçtik. Sadece kadının ne diyeceğini merak ettiğim için dinliyordum.

''Bak oğlum benim bir kızım var ve senden istediğim onunla sevgili olman.'' Yaptığım tek şey gülmek oldu. ''Teyze sen kafayımı yedin? Akşam akşam kızına sevgilimi arıyorsun!'' demek istedim ama kadının gösterişliği benide saygın hale getirmişti.''Pardon? anlamadım?'' demekle yetindim.Kadın konuya devam etti. Altından ne çıkacağın çok merak ediyordum.

''Biz saygın bir aileyiz ve kızım özgürlüğüne düşkün birisidir. Kararları bizim aile yapımızın çok dışında ve inan onu değiştirmek için elimden geleni yaptım.'' Teyze sadede gel artık..!

**



GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin