Blessed || Neymar JR

33.Bölüm • Poker Game

Sapıklı bölüm vol.2

Poker hakkında araştırma yapmama rağmen pek bir bilgim olmadan yazdım, Allah affetsin ahsjs

Niye bu kadar uzun oldu ben de bilmiyorum nys.

Gifte size öyle baktığını birkaç saniye hayal ediniz lütfen ^^

İyi okumalar :*

▽

Mavi, kırmızı, yeşil...

Havai fişekler ardı ardına gökyüzünde aydınlanırken gülümsememe engel olamıyordum, buna rağmen Junior'ın elini çekiştirmeyi sürdürürken arkama dönüp ona tatlı bir bakış attım.
"Hediyemi verme zamanı."

Kaşlarını muzip bir tavırla kaldırırken hızlandı ve beni arkadan yakalayarak göğsüne bastırdığında kıkırdamaktan kendimi alamamıştım.
"Pekala, önden bayanlar."

Marc'ın bakışları üzerimizde sabitlenirken ayakta durmakta zorlanır gibi Sergi'den destek alıyordu, fakat bu yerinde zıplayarak bizi çağırmasına engel olamadı.

Junior'ın elini bırakmayı reddediyordum, özellikle bu gece bu kadar yakışıklı ve baş döndürücüyken.

"Daniel, meraklanmaya başlıyorum." diye seslenen İdil'in yanına ulaştığımızda devasa ağacın altında kendi ismi yazılı olan paketi kulağının yanında sallıyordu. "Herhangi bir fantezi eşyası çıkıp beni rezil etmezsin umarım."

Dani masum bakışlarını kız arkadaşına yollarken acımasız bir tavırla ikisini ayırıp ağaca yapışmıştım. Paketleri saygısızca kenara iterken aradığımı bulamama korkusuyla etrafa doğru kısa bakışlar atıyordum.
"Nerede bu lanet şey, buraya koyduğumdan emindim."

Bakışlarımı endişeyle etrafta gezdirirken Junior'ın soğuk parmaklarını belimde gezdirmesiyle ürpererek ona dönmekten kendimi alamamıştım.
"Bulamıyorum."

Ela gözleri tatlı bir tavırla kısılırken saçımı yüzünden çekmesine izin verdim.
"Üstünde ismim mi yazıyordu?"
"Aslında hayır, üstünde-"

Aynı anda bakışlarım Gerard'a espriler yaparak onu güldüren sarışın çocukta sabitlenirken, "Stegen." diye ciyaklamama engel olamamıştım. "Paketimi geri ver."

Yanına ulaşır ulaşmaz elindeki paketi aceleyle kendime çekmemle şaşkınca bana baktı, fakat mavi gözleri sarhoş olduğunu belli eder gibi kapanıp duruyordu.

Junior beni takip edip arkamda gülmesini engellemeye çalışırken parmak uçlarımı paketin üstünde yaldızlı harflerle Gol Kralı diye süslediğim italik yazıda gezdirdim.

"O gerçekten kendinde değil." diye fısıldadı Gerard, söylediklerini duymaması için elini dudaklarına doğru kaldırarak. "Kendini dünyanın en iyi forveti sanıyor."

Kaşlarım tuhaf bir ifadeyle yukarı kalkarken birinin omzumu kavramasıyla İdil'in kolları arasında kalmam bir olmuştu.
"Mutlu Noeller, panpa."

Yüzümü buruşturarak uzattığı paketi alırken birkaç haftadır burada olmasına rağmen hala Türklüğünden bir şey kaybetmemesine şaşıyordum.
"Bu nedir?"

Parmaklarımı ince kutuda gezdirirken yumuşak bir şeyleri kavramamla hızla yukarı çektim, fakat gözlerim aynı anda olağanüstü bir büyüklüğe ulaşırken onu içeri tıkma çabalarım birinin onu elimden çekip almasıyla sona ermişti.

"Onu ben alayım, bebeğim." Junior yüzündeki coşku dolu ifadeyi saklamaya çalışır gibi başını saçlarıma gömerken parmaklarının arasındaki kırmızı tangayı cebine tıkmaya çalışıyordu. "Mutlu Noeller İdil, hediye için de teşekkürler."