8.Bölüm • More Than a Club

14.4K 485 224
                                    



Bir hafta buralarda olamayacağım ve bu yüzden size son kez upuzun bir bölüm yazdım bebekler *.*

Bölümleri gerçekten uzun yazdığımı düşünüyorum ve düşündüm de bu size biraz sıkıcı gelebilir. O yüzden bölümleri kısaltmalı mıyım karar veremedim. Evet, sanırım kısaltıcam. Gerçi bu bölüm de çok fazla konuşma paragrafı olduğundan da öyle görünüyor olabilir asdjdjs

Her neyse, ben gelene kadar siz gife ölün bitin ❤️
İyi okumalar :*


Son iki gündür milyonlarca hayal kurmuştum, fakat hiçbirinde Junior'un bizi sevgili olarak tanıtacağı yer almıyordu.

Şu an belimde yanan eli ve baş parmağının pembeleşmiş yanaklarımdaki yuvarlak hareketleri olmasa gerçek olduğunu da düşünmezdim.
"T-Tebrikler." diye kekeledi Lionel, kaşlarını belirli bir şekilde yukarı kaldırırken.

Onda fazla oyalanmadım, çünkü o sırada dikkatimi çeken Dani'nin dudaklarının birkaç santim ötesinde üstüne döktüğünün farkında olmadığı su şişesiydi.

Anın mükemmeliğine kapılmamak için bakışlarımı Junior'dan ve mutlu bir gülümsemeyle kıvrılmış dolgun dudaklarından başka her yere odaklayabilirdim.
Luis Enrique'nin mahçup yüz ifadesine, Marc'ın açık kalan ağzına ve Sergi'nin hafif şaşırmayla çatılmış kaşlarına.

"Ben... üzgünüm." diye geveledi Enrique, hepsi tebriklerini üstü açık bir abartıyla bize ulaştırırken. "Tebrik ederim, çalışmanıza devam edin."

Ensesini kaşıyarak gitmeye hamle yaptığında duraksadı ve ben de tekrar gülümsemeye çalıştım aceleyle.
"Ve onun dikkatini dağıtmamaya çalış."

Gülümsememe karşılık verdikten sonra bizden uzaklaşmasını izledim bir süre, çıkışta kaybolduğunda etrafımdaki sıcaklık da kaybolmuştu. Hepsi bu kadardı işte, hayal etmeye bile değmezdi.

"Fazla yaratıcı." diye mırıldandı Dani ıslak formasını çıkarmadan önce.
"Bir şey yapmak zorundaydım."
"Kuzenin olduğunu söyleyebilirdin." diye sözünü kesti Lionel.

Neymar anlık bir duraksamadan sonra kaşlarını çatarak yerdeki kutuyu aldı.
Her hareketini izlerken birinin omzuma dokunmasıyla irkilmiştim.

"Melisa'yı ben alıyorum." diyerek sesini yükseltti Marc. "O gerçekten tipim değil."

Zavallı antrenman yardımcısına bakarken iç geçirdim.
"Aslında ben-"
"Aslında sen şu neon turuncu topu alabilirsin, Mel. On beş dakika sonra başlayacağız."

Bir şey demeden ellerimi belime koymuştum.
Hala anın etkisindeydim ve kendime gelmem çok uzak görünüyordu. Neymar'ın öfkeli aksanını duyana kadar...

Bakışlarımı ona çevirmemle getirdiğim kutuya kaşlarını çatarak baktığını gördüm. İşte şimdi bittim, diye düşünmekten kendimi alamamıştım.

"Açıklamak ister misin?" diye mırıldandı düz bir tonda. Diğerlerinin gidişlerini izlerken sonunda bakışlarını üzerimde sabitlemişti.

"Ben gerçekten üzgünüm. Sergi'yle çarpıştık ve ben ne olduğunu anlamadan, şey... onları düşürdüm, fakat eski haline getirebili-"
"Eski haline mi?" diye sordu ses tonu aniden yükselirken. "Bunların sadece bana özel üretildiğini biliyorsun, öyle değil mi?"

Alt dudağımı dişlerken Hayır, bir şey ima etmiyor diye düşünmeye çalışıyordum.
"Biliyorum, fakat ben-"
"Daha dikkatli olmalıydın. Bu herhangi bir krampon değil, Melisa."

Blessed || Neymar JRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin