Bölüm teknik sorunlar nedeniyle birazcık gecikti :')Bunu söylemek istemezdim, fakat sanırım bu bölüm sınavdan önceki son bölüm. (13 Mart)
Artık yazmak için zamanım kalmadı ve ben de biraz ara vermek zorunda kaldım.
Belki bundan sonra zorlayıp bir ya da iki bölüm yayınlayabilirim, fakat bu düşük bir ihtimal elbette :/Bu yıl sınava girecek olanlara başarılar, umarım istedikleri puanı alırlar.
İyi okumalar ^^
▽
"Balonları şu kapının arkasında toplayın." diye seslendiğimde heyecan için parmağımı Marc'a sallıyordum. "Kafeteryaya girdiği anda saklandığımız yerden çıkıp onu karşılayacağız."
Kucağımdaki Davi'nin ayakkabılarını düzeltirken Dani elindeki parti şapkalarından birkaçını önümüze düşürmüştü, buna rağmen derin bir nefes alıp İdil'in ona yardım etmesini izlerken alt dudağımı dişliyordum.
"Beyza'nın burada olmasını isterdim." diye mırıldandım ellerinden bir şapkayı çekip aldıktan sonra Davi'nin başına takarken. "O doğum günü partilerinde en iyisi."
"Pekala, Mel." İdil erkek arkadaşının kusursuz saçlarını son kez düzeltip dövmelerinden birine öpücük kondururken bana kötü bir bakış atmayı ihmal etmemişti. "Onuncu yaş gününde pastanı senden önce üflediğimi artık unutmalısın."
Topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirip stadın çimenlerine basmamaya çalışırken, "Ah, nasıl unutabilirim?" diye sordum aceleyle, hemen yanımda koşturmalarına izin vererek. "Benden bir dileğimi çaldın."
Shakira telefonda birilerine çığırmayı sürdürürken bizi görünce el sallamayı ihmal etmemişti, buna rağmen bakışlarımı saatten almakta oldukça zorlandım. Henüz beşi yirmi geçmesine rağmen endişeden patlayabilirdim.
"Eğer benim küçük İdil'im mumlarını üflemeseydi ne dileyecektin, Mel?"
Kafeteryaya girer girmez önümde patlatılan balonlar nefesimi keserek çığlık atmama neden olurken konfetilerden birini Rafinha'nın kafasına geçirmeyi ihmal etmemiştim.
"Sanırım Orlando Bloom ile evlenmeyi dileyecektim." diye mırıldandım içimi çekip Rafi'nin papyonunu sıkarken. "Kuzenimle tanışmayı unut, melez."
Ivan ve Lionel kıkırdayarak beni karşılarken söylediğimi duymuş olacaklar ki, "O halde Ney bunu duyduğunda İdil'e şükranlarını sunacak." diye seslendiler.
"Ah, Junior."
Endişeli ses tonum soyunma odasının koridorunda yankılanırken telefonumu aceleyle kavradım ve diğerlerinin beni rahat bir şekilde izlemelerini umursamadan Andrea'yı aradım. Birkaç çalıştan sonra açarken yeni manikürlediğim tırnaklarımı yememek için kendimi zor tutuyordum."Andrea." diye bağırdım heyecanla kendimi durduramayarak. "Bana lütfen Ney'in henüz uyanmadığını söyle."
"Hayır, hala uyuyorlar." Ben derin bir nefes alıp Junior'ın dolabına yaslanırken devam etti. "Fakat verdiğiniz ilacın etkisinin ne kadar süreceğinden emin değilim."
"Merak etme, işimiz neredeyse bitti."
Aramayı sonlandırıp endişeyle diğerlerinin yanına giderken her şeyin kusursuz olmasını istiyordum, o bunu hakediyordu. Fakat sanki her an bir aksilik çıkacakmış gibi gelirken kendimi eve gidip yatağında mışıl mışıl uyuyan erkek arkadaşımın kollarına atılmamak için zor tutuyordum. Eminim hepiniz bunu isterdiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blessed || Neymar JR
Fanfic#5 Fan Fiction ♚ 24.12.2015 ▽ Rüzgâr sert bir şekilde saçlarımı havalandırırken ondan gelen böğürtlen kokusuyla bacaklarım tutmayacak şekilde uyuşmuştu sanki. Bakışları benimkileri delip geçerken aşağı kaydı ve parlak, kırmızı dudaklarımda duraksadı...