KÖSEM: Gücün Zirvesi

11; "İki Haseki"

Mahpeyker, cariyeler dairesindeydi. Mahfiruz da oradaydı.. Mahfiruz konuşurken bir ara kendince Mahpeyker'e laf çarpmaya çalıştı.

"Karnım belli olmaya başladı.. Allahın izniyle bir şehzade doğuracağım. Başkaları gibi kız evlat hayalleri kurmuyorum.."

Onu dinleyen cariyelerin hemen hemen hepsi gülmüşlerdi buna.. Mahpeyker ayaklanıp, taşlığın ortasına geldi. Uzaktan ağrı yüksek sesle hesap sormaya başladı.

"Sen neden benimle uğraşıyorsun ?!.. Ben söyleyeyim.. Çekemiyorsun !"

"Hah.." dedi Mahfiruz. "Duydunuz mu hatunlar ? Çekemiyormuşum..."

Hala alaycı bir tavır takınıyordu. "Neyini çekemeyeyim senin, yerden bitme boyunu mu ?"

"Hayır !" dedi Mahpeyker büyük bir öfkeyle. "Ahmed beni el üstünde tutuyor. Ben de şehzade vereceğim.. Bundan korkuyorsun ! Bu seni deli ediyor !"

Mahfiruz gerçekten de deli olmaya başlamıştı. Yavaştan ayağa kalktı ve Mahpeyker'in yanına doğru gitti.

"Laflarına dikkat et.. Ben senden daha üstünüm !"

Bu sefer Mahpeyker başlamıştı alay etmeye.. "Duydunuz mu hatunlar, benden daha üstünmüş.." Kendince güldü. Ona eşlik eden birkaç cariye daha olmuştu tabii.

Mahpeyker devam etti..

"O halde hünkarımız neden bana Kösem diyor ? Madem her şeyi duyup konuşuyorsun, o halde bunu da konuş.. Ben hünkarımızın Kösem'iyim ! Hepinizden öndeyim.. Bu sıfat ta bunun alametidir."

Mahfiruz, diğer cariyeler kadar olmasa da bir anda şok olmuştu. Mahpeyker çekip gitti ve Mahfiruz ortada öylece kalakalmıştı.

Aradan aylar geçti... Mahfiruz doğurdu. Bir şehzade Dünya'ya getirmişti.. Ahmed, adını Osman koydu. İlk padişahın adı, ilk şehzadeye verilmişti...

Toplamda 1 yıl 5 ay geçti.. Kösem de çoktan doğurmuştu. Artık herkes onu Kösem olarak tanıyor, ve bu şekilde anıyorlardı. Kendine Kösem denmesi hoşuna gitmeye başladığından bu kavram, kolayca onun ismi olmuştu. Doğan çocukları ikizdi. Daha önce de konuştukları gibi kız çocuklarının ismini Ayşe koymuşlar, fakat Mahmud isminden vazgeçip şehzade çocuklarının ismini Mehmed koymuşlardı. İkisi de emeklemeye başlamıştı bile.

Mahfiruz'un şehzadesi Osman ise yavaş yavaş ilk adımlarını atıyordu şu sıralar. Kösem de Mahfiruz da şehzade doğurmalarıyla birlikte artık Haseki Sultan olmuşlar ve sarayda belli bir nüfus sahibi olmuşlardı.

Bir gün Handan Sultan'ın odasında ölü bulunması üzerine tüm saray adeta deprem olmuşçasına çalkalanmıştı...