15; "Yıllar Sonra"

516 16 0
                                    

Derviş Paşa'nın ölümü tüm sarayı sarsmıştı. Ölümüne üzülenler de oldu, duymazdan gelenler de. İdamını haksız bulanlar da oldu, hakettiğini düşünenler de...

Derviş Paşa'nın yerine henüz Macar Seferinde olan Murat Paşa tayin edildi. Yeni veziriazamın payitahta gelmesi günler alsa da fazla uzun sürmedi. Murat Paşa göreve gelir gelmez derhal celalilerin üstüne yürüyecek ve onlara hadlerini bildirecekti.

Bundan hemen önce Kösem'in bir çocuğu daha oldu. Mehmet ve Ayşe'den sonra şimdi bir de Fatma'sı olmuştu. Mehmet'ten sonra bir şehzade daha Dünya'ya getirememek moralini biraz bozmuştu elbette lakin bu öyle bir mutluluktu ki hiçbir şey bunu gölgeleyemezdi.

Artık Celalilerin suyu iyice ışınmış, hadlerini ziyadesiyle aşmışlar ve birçok zümrenin harap olmasına sebep olmuşlardı. Murad Paşa onların sonu olacaktı !

Murad Paşa, açtırdığı kuyulara celalileri gömmeye başladı. Bu sayede gitgide celalilerin sayısı azalıyor, geri kalanlar ise korkudan geri çekiliyordu. Bu şekilde birkaç ayda celalilerin yarısı def edildi. Bu sert tedbirleri sayesinde Murad Paşa, "Kuyucu" lakabını aldı.

Derken aradan yıllar, aylar geçti. Ortada ne celali kaldı, ne eşkıya. Öyle ki, Kuyucu Murad Paşa bile hakkın rahmetine kavuşmuş, yerini Nasuh Paşa'ya bırakmıştı. Sultan Ahmed, adını andıracak bir hayır yapmak istiyordu, Sultan Ahmed Camii... Öyle ki çoktan inşaasına bile başlanmıştı.

(Ocak, 1612)

Çocuklar büyümüş, bebekler çocuk olmuştu. Halime Sultan'ın çocukları Mustafa ve Mihriban Sultan da büyümüş, genç kız ve delikanlı olmuşlardı. Osman, Mehmet ve Ayşe 7, Fatma ise 5 yaşına gelmişti. Bu sırada Kösem'in ve Mahfiruz'un başka bir gözdenin daha yeni çocukları da Dünya'ya gelmişti lakin Kösem, Mahfiruz'a ve diğer gözdeye kıyasla bir şehzade daha dünyaya getirememişti. Eğer tek şehzadesinin başına bir şey gelirse tüm itibarı biter ve taht için tüm yollar kapanırdı. Taht demek, hayat demekti onlar için.. Hayatlarının devamı demekti.

Tam bunları düşündüğü günlerde Kösem bir kez daha hamile olduğunu öğrendi. Doğacak çocuğunun şehzade olması için neredeyse gece gündüz dua etmeye başlamıştı.

Derken bir gün Kösem'in kulağına bir haber geldi. Yıllar önce manasız bir şekilde hakkın rahmetine kavuşan Handan Sultan'ın ölümünün ardında Safiye Sultan'ın olduğunu işitmişti. Bunu duyduğundan beri içi içini yiyiyor, Ahmed'e bunu nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Daha doğrusu söyleybilecek mi, onu bile bilmiyordu.

Yıllar geçtikçe, şehzadeler büyüdükçe valideler arası taht kavgası daha da büyüyordu. Kösem'le Mahfiruz arasındaki çekişmeler artık bir klasik halini almıştı.

Ahmed, Safiye Sultan'ın devlet işlerine karışmasından rahatsız olmaya başlamış ve yavaş yavaş onu tekrar Eski Saray'a sürüp süremeyeceğini düşünmeye başlamıştı.

Kösem, yemeden içmeden kesilmeye başlayınca gerçeği Ahmed'le paylaşmak zorunda hissetmişti kendini. Vicdan azabını ancak bu şekilde bastırabilecekti. İçinde Ahmed'in bunu duymasının gerektiğine dair bir his dallanıp budaklanmıştı.

"Ahmed" dedi karnı yavaş yavaş belli olmaya başlayan Kösem. "Validen... Handan Sultan'ın vefatının arkasında büyük validen Safiye Sultan var."

KÖSEM: Gücün ZirvesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin