21; "Sonunda Murad'ıma Erdim!"

238 12 0
                                    

Ahmed, koridorda yürümektedir. Moralinin yerine geldiği ve hafiflediği her halinden bellidir. Bir anda koridorun diğer ucundan koşarak gelen dört hemşire görür. Hemşireler gelip önünde eğilirler ve sonra aynı hızda yollarına devam ederler. Ahmed, şaşkındır ve arkalarından seslenmeye çalışır.

"Durun ! Neler oluyor ?!!"

Ahmed'in sesi belki hemşirelere zar zor ulaşmıştır lakin hemşirelerden hiçbiri geri dönüp ne olduğunu anlatmayı seçmemiştir. Ahmed şaşkınlığı ve merakı devam etmesine ramen, Has Oda'nın yolunu tutmaya devam eder. Ancak arkadan yükselen bir ses onu durdurur.

"Hünkarım müjde !!"

Ahmed, arkasını döner. Bu, kızlar ağası Miralem Ağa'dır.

"Neler oluyor Mir Ağa ?" diye sorar Ahmed hemen ve ona doğru yaklaşır.

Miralem ağa büsbütün gülümser. "İnşaalah yeni bir şehzademiz doğuyor hünkarımm !"

Ahmed bir anda heyecanlanır... Yüzünde kocaman bir mutluluk oluşur. "Ah.. ah.." der nefes nefese, "Allah'ım sana şükürler olsun!.."

"Nerede şimdi Kösem ?" diye sorar..

Miralem Ağa dişleriyle dudağını ısırır. "Vallahi bir aksilik oldu... Sultanımız Adalet Kulesi'ndeyken bir anda doğum başlayıverdi... Hemşire kadınlar sultanımızı taşımaya gittiler."

Ahmed tek bir saniye bile beklemeden hemen Adalet Kulesi'ne doğru koşmaya başladı...

Aradan saatler geçti... Kösem, sağ salim revire getirilmiş ve çok fazla sorun yaşanmadan doğum gerçekleşmişti. Doğan, gerçekten de bir şehzadeydi ve şimdi Kösem'in ellerindeydi o minik bebek... Kösem gülümseyerek, hayranlıkla kucağındaki bebeğe bakıyordu. Ahmed de büyük bir hevesle sonunda odaya girdi ve Kösem'in yanına oturup yeni çocuğunu sevmeye başladı. Dakikalar bu şekilde akıp giderken Ahmed'in aklına birazdan bir şey takıldı...

"Biz hiç isim düşünmedik bu zamana kadar... Ne koyacağız adını ?"

"Ben biliyorum !" dedi Kösem büyük bir sevinçle. "Murad !... Sonunda Murad'ıma erdim..."

Kösem, aşkı Ahmed'e dönüp bütün samimiyeti ve masumluğuyla gülümsedi. Ahmed de gülümseyerek alnını onun alnına yasladı... Hekimler, onları birkaç metre uzaktan mest olarak izliyorlardı...

Derken aniden revirin kapısı çaldı ve Ahmed'in onayıyla içeriye bir ağa girdi. Başını ve gözlerini yerden asla kaldırmayan ağa malumat verdi Ahmed'e...

"Hünkarım, Halime Sultan... Zindanda fenalaşmış ve kendisini revire kaldırmak isterler..."

Ahmed şok olur... "Ta..tabi, hemen getirsinler." der zar zor.

Hemen ardından içeriye sedye üzerinde Halime Sultan girer. Hali perişandır... Sokaklarda dilenen dilencilerden hiçbir farkı kalmamıştır. Ahmed onun halini görünce sinirlenir. Onu getiren ağalara bağırır.

"Bu hale gelinceye kadar neredeydiniz !!" Bir Ağa'nın yakasından tutar ve onu sallandırır. "Ben size öldürün demedim, süründürün dedim !!!"

Ahmed'in elindeki ağa çok korkar lakin zar zor konuşmak durumundadır...

"Hünkarım... Bizim bir günahımız yok, Mümin Ağa ne dediyse onu yaptık."

Ahmed birkaç saniye duraklayıp düşünür.. ancak asla sakin değildir. Çok geçmeden kükrer. "Nasuh Paşa derhal Mümin Ağa'yı sorguya çeksin! Ardından gereken kararı vereceğim!.." Hekimlere dönerek yüksek sesle ekler... "Siz de Halime Sultan'ın tez vakitte iyileşmesi için ne lazım geliyorsa onu yapın!.."

KÖSEM: Gücün ZirvesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin