7; "Ahmed'in Korkuları"

811 23 2
                                    

Safiye Sultan saraydan ayrıldıktan hemen sonra Handan Sultan, Valide Sultan Dairesi'ne taşınmak için seferber olmuştu. Hizmetliler tek tek Handan Sultan'ın dediklerini uyguluyorlar ve birer birer eşyaları o daireden, bu daireye götürüyorlardı. Artık tam anlamıyla "Valide Sultan" olmanın keyfini çıkarmak istiyordu. Bu gücü, bir yemeği kaşık kaşık yer gibi tam anlamıyla tatmak istiyordu.

Son zamanlarda Ahmed'in aklını kurcalayan başka bir mevzu vardı; Kardeşi Şehzade Mustafa'nın annesi Halime Sultan'la beraber hala eski sarayda olması. Bir yandan kaideler gereğince kardeşinin idamını uygulayıp uygulamamasının kararsızlığını yaşıyor, bir yandan da Safiye Sultan'la Halime Sultan'ın Eski Saray'da anlaşamayacaklarını düşünüp kendini bunaltıyordu. Üvey annesi Halime Sultan'la Safiye Sultan neredeyse hiç anlaşamamışlardı. Çünkü Safiye Sultan, Handan'a nazaran onu daha dişli görmüş ve bunun için onun önüne duvar örmek istemişti. Zira Hürrem Sultan'dan bu yana gelinler, kaynanalarını geçmişti ve Safiye Sultan da aynı şeyin kendi üzerinde tekrarlanmasından korkuyordu. Halime korktuğu gibi önlemlerine karşılık veren sivri dişli bir kaplan çıkmıştı. Bu yüzden asla torunu Şehzade Mahmud'un tahta çıkmasından yana olmamıştı. Aksi halde Halime, valide sultan olur ve bu Safiye'nin sonu olabilirdi. Bu nedenle zor da olsa Handan Sultan'ın oğlu Ahmed'in arkasında durmaya başlamıştı. Şehzade Mahmud için özel komplolar kurmuyordu, ama açık açık ta onu sevmediğini belli ediyor ve dışlıyordu.

Ancak Safiye Sultan'ın Şehzade Mahmud hakkındaki tutumu ister istemez oğlu 3.Mehmed'i etkilemiş olacaktı ki oğlunun babasından yalnızca ordu istemesini tehlike olarak görüp, onu bir Haziran gecesi cellatlara teslim etti..

Şehzade katli, ülke topraklarını korumak için alınmış, adeta şehit verir gibi kardeş feda ettiren bir önlemdi. Zaten padişahlar bunu saltanatı boyunca yapabilme hakkına sahipti. Tahta çıktığı an yapması gibi bir zorunluluğu yoktu. Zaten Safiye Sultan'ın kocası olan Sultan Murad dönemine kadar padişahlar tahta çıktığında kardeşleri bulunmadığından bu tür hadiseler cerayan etmemişti. Lakin 3.Murad, tahta çıktığında uzun bir aradan sonra kardeşlerini katlettiren padişahlardan biri oparak Tarih'e yazılmıştı. Fatih Sultan Mehmed'in çıkarttığı bu kanun, daha bu dönemlerde yeni yeni tam anlamıyla hissedilmeye başlanmıştı.

Harem'e gitgide daha çok kapanan padişahlar, daha çok çocuk sahibi olmuşlardı. Bu nedenle de kardeş katli yasasının büyük etkisi, kaçınılmaz olmuştu. Özellikle de 3.Murad'ın çok çocuğu olduğundan 3.Mehmed tahta çıkar çıkmaz 19 erkek kardeşini idam etirerek Osmanlı'daki en korkunç olaylardan birine neden olmuştu. Üstelik ölen şehzadelerin genelinin çocuk yaşta olmaları tepkileri beranerinde getirmişti. Sarayda ağlayan kadın sesi, belki de o zamana kadar hiç bu kadar şiddetli olmamıştı. Çünkü hepsi evlatlarını kaybetmişti. Bilhassa, Safiye Sultan...

İşte Ahmed'in bu olaylara şahit olmasından dolayı, bu tür şeylere tepkili olması küçükken psikolojisine işlemişti.

Hayatta kalan tek erkek kardeşi olan Şehzade Mustafa'yı henüznidam ettirmemişti. Ancak sanki kaideler üzerinde baskı kuruyormuş gibi hissediyordu.

Handan Sultan da artık yavaş yavaş oğluna Halime Sultan'ın göz önünde olması gerektiğini ve Mustafa'nın ise hiç değilse daha emniyetli bir yerde kapalı tutulması gerektiğini öğütlüyordu. Oğlunun kardeşini kolay kolay öldürmeyeceğini iyi bilen Handan Sultan, hiç değilse onu hapset diyordu lakin Ahmed, üzerindeki yükü bir türlü atamıyordu..

Bu yüzden Handan Sultan, Ahmed'in yanına Mahpeyker'i gönderdi. Aralarındaki sıcak muhabbeti bilmeyen yoktu ve belki de Mahpeyker'i görmek, Ahmed'e iyi gelecekti.

Hasoda'ya vardığında Ahmed'in sıkıntılı halini gören Mahpeyker, hemen koşup yanına çömeldi.. Kafasındandan tutup gözlerinin içine bakabilmek için kendine doğru çevirdi.. Ahmed her ne kadar istemese de, kafası zar zor Mahpeyker'e doğru dönmüştü lakin gözleri hala yerleri süzüyordu..

"Ahmed ?" dedi Mahpeyker.. "Neler oluyor ?"

Ahmed'in ağzından hiçbir kelime dökülmüyordu. Başını Mahpeyker'in göğsüne yatırdı ve biraz sonra "Bana yardım et Mahpeyker.." dediği duyuldu.

Mahpeyker, Ahmed'in yüzünü okşamaya başlamıştı.. "Hadi söyle.. Ne oldu ?"

Birkaç saniyelik sessizliğin ardıjdan Ahmed'in sesi tekrar duyuldu..

"Her şey çok ani oldu.. Aklımda dahi yokken kendimi tahtta buldum. Ben bütün bunları kaldırabilecek yaşta mıyım ?.. Kardeşim, Eski Saray'da sonunu bekliyor. Onun için vereceğim emri.. Ben kardeşimi nasıl boğdururum ?.. Duvarlar üzerime üzerime geliyor sanki.. Herkes, her şey ! Safiye Sultan ve Halime Sultan'ın anlaşmadığını da herkes bilir.. Fazla geçmeden kötü hadiseler yaşanacak.. Lakin ben ne yapacağımı bilmiyorum ! Düşünmekten kendimi alamıyorum.."

"Şştt.. Tamam." Mahpeyker, Ahmed'in alnına masaj yapmaya başlamıştı. "Ben yanındayım.. Eğer istersen, bu geceyi beraber geçirelim. Sabah ta tüm bu mevzulara beraber bir çözüm buluruz. Kardeşini illa idam ettireceksin diye bir şey yok. Bunu sen söylemiştin. Sonuçta sen padişahsın. Biliyorum, şu an devletin başına bir şey gelme endişesi içindesin ama inan bana her geçen gün, edineceğin tecrübelerle tüm bunların üstesinden geleceksin. Eğer imtihanını başarıyla geçersen, genç yaşına ramen ayakta kalabildiğin için en güçlü padişahlardan biri olursun.. Bu bile seni güçlü, akıllı ve zeki bir padişah yapmaya yeter. Yeter ki kalbin temiz olsun."

Ahmed bir nebze de olsa rahatlamıştı.. Mahpeyker'in bir melek olduğunu düşünse, yeriydi. Bu sebeple onun kokusunu içine çekti.. Varlığını daha iyi hissedebilmek için.

Biraz sonra kafasını kaldırdı ve yüzünü Mahpeyker'e döndü. Yüzündeki mimiklerin durgunluğu, sakinleştiğini belli ediyordu. Öyle durgunca bakarak Anastasia'nın yüzünü süzdü.. "Sen gerçek misin ?.." dedi ve yavaşça yüzüne yaklaşarak onu öpmeye başladı....

Ertesi sabah Ahmed, Şehzade Mustafa ve Halime Sultan'ın Topkapı Sarayı'na getirilmesi için emir verdi....

KÖSEM: Gücün ZirvesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin