6.BÖLÜM:"İLK GÜN"

1K 660 5
                                    

    Kuzey üzerinde formasıyla kapıda göründü.

  "Bizim saat kaçta orada olmamız gerekiyor?" diye sordu Savaş.

   "Dokuzda ders başlıyor işte..." 

   Saate baktığımda daha bir buçuk saatimiz olduğunu gördüm. Asrın denen kızı, aslında Asrın erkek ismiydi, görmek için deli oluyordum. Savaş o kız için okula gitmek gibi, üstelik üniversiteli haliyle, büyük bir tehlikeyi göze alıyorsa kız onun için ya çok değerliydi ya da onun nefretini kazanmıştı.

Kuzey bana bakıp," Sen de üzerini giyin istersen. Sonra bir yere gidip bir şeyler atıştırırız," dedi. Formaları giyecek hevesim hiç yoktu. Kaydım başka bir okuldaydı. Hem de bir devlet okulunda...Nasıl olur da bir koleje kayıt yaptırabilmiştim?

   Bir polis katili tarafından zorla tutulduğumdan bu sorunun çok saçma olduğunu düşündüm.

İlk geldiğim gün kaldığım odaya gidip üzerimi giydim. Olabildiğince hızlı davranıp evden çıkmak istiyordum. Belki oradaki öğretmenlerle konuşup rehin tutulduğumu söyleyebilirdim. Okul, benim kaçış yuvamdı.

"Hiç gelmeyeceksin sandım." dedi Kuzey. Ona buruk bir gülümsemeyle karşılık verdim. Biliyordum ki bu evde güvenebileceğim tek kişi oydu.

Savaş'ın arabasına doğru ilerlerken etek boyum nedeniyle rahat oturamıyordum. Zaten kısa olan kumaş parçası oturduğumda daha da kısalıyordu. Bunu engellemek için çantamı bacaklarımın üzerine koydum. Defter gibi ıvır zıvırları akşamdan içine doldurmuştum.

Yaklaşık yarım saat kadar daha ilerledikten sonra kaldırımda yürüyen öğrencileri gördüm. Formalarımızın aynı olmasından dolayı aynı adrese gideceğimizi biliyordum. Yanımızdan geçen öğrenciler gittikçe  sıklaşıyordu ve kızların kahkahaları bir bütün oluşturup arabanın içini dolduruyordu.

Okulun önüne geldiğimizde ilk işim binaya bakmak olmuştu. Mimari yapısı fazla iyiydi. Biri voleybol diğeri futbol olmak üzere iki büyük sahası vardı. Yanımdan geçen bir kız eteğiyle beraber gözlerimi de kendisiyle beraber götürünce belden aşağısını inceleme şansım olmuştu. Eteği benimkinden de kısaydı. Bu ayrıntıyla rahatlamıştım. Okulun kapısını aşıp öğrencilerin arasına karıştığımızda farkımıza varan herkes, bizi süzüyordu! Kendimi çıplakmışım gibi hissediyordum!

Kuzey beni yürümeye devam etmem için kolumdan çekince önde yürüyen Savaş'ı takip ettim. 

"Müdürün odasını bulmalıyız," dedi Savaş. Sonra bize aldırmadan ilerleyip önümüzden geçmekte olan bir kızı durdurdu. Bir şeyler konuşuyorlardı ve biz onlardan uzakta olduğumuz için ne dediklerini duyamıyorduk. Biraz sonra kız elini kaldırıp koridorun sonlarına doğru bir yeri işaret etti. Yanımızda, koridor ve sınıflar arasında köprü görevi gören hafif şaşalı merdiven vardı.

"Ben iki dakika halledip geleyim. Burada bekleyin isterseniz," deyip kızın gösterdiği yere doğru yürümeye başladı.

Duvar kolonlarının oraya üç-beş kız doluşmuş hararetli bir havayla tahmin edemediğim bir konu hakkında konuşuyorlardı. Biraz arkalarında ellerinde birkaç kitap ve defter olan ve birbirini tanımayan iki çocuk merdivenlerden çıkıyordu. Büyük bir ihtimalle ilk derslerinden memnum değillerdi. Güzel giyimli bir bayan öğretmen merdivenleri ağır ağır çıkarken kendisi gibi öğretmen olan arkadaşına başıyla selam verdi. Sevmediği bir sınıfta ders işleyecek olması onu üzüyor olmalıydı.

   "Kuzey," dedim. "Kayıt için anne-baba istemiyorlar mı?" Bu soru sürekli içimi kemiriyordu. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya içeri giremezdik.

Şeytan Diyor KiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin