35.BÖLÜM:"İZLENİM"

526 481 2
                                    

   Kalender Sözeri

   Telefonum kulağımdayken odamda dört dönüyordum. Yeğenim böyle bir şeye kalkışacağını tabii ki de bana haber vermişti ancak okuldaki birkaç yüz çocuğun hepsi salak değildi. Bazıları cinayetten birkaç saat sonra okula öğrenci girişinin onaylanmasına şaşırmıştı. Gerçi ne yapacaktım ki; adli tıp gelmiş, okul anında boşaltılmıştı. Ayrıca Savaş zil çalmadan ayrılmayı başarabilmişti. Cengiz, yengem ile işi pişirdiğini daha fazla saklayamayınca doğruca eve gitmişti. Şehnaz bilinmeyen bir numaradan telefonuna gelen mesajla yıkılmış, soluğunu da Cengiz'in yakasında almıştı.

   Eh, o bilinmeyen numara tabii ki de benim biricik yeğenime aitti.

   Annesinin, düşmanının en yakın arkadaşıyla sevgili olması Savaş için çok zordu ama o bunları atlatalı çok olmuştu. Yeğenimle kendimi şöyle bir kıyaslayınca, geçirdiğim 43 yıla rağmen kendimi onun kadar tecrübeli hissetmiyordum. Benim biricik yeğenimin hiçbir suçu yoktu. Kardeşim onu hasta etmişti. Ailesinde para için ailesini satan birinin ne kadar alçalacağını ikimiz de biliyorduk çünkü o kişi birimizin kardeşi, diğerimizin de babasıydı.

   Levent, kumarda yengemi ortaya atmış, böyle yaparak onu Agah Önvermez'in avuçlarının tam içine koymuştu. Banka hesabı dolu olmasına rağmen o cimri beş kuruşuna kıyamamıştı. Savaş ondan para alabilen tek kişiydi. Her fırsatta ondan yüksek meblağlarda para alıyordu. Levent ona sesini çıkaramıyordu çünkü katil ettiği şizofren oğlundan her zaman korkmuştu. Kardeşimin sözü, Savaş 17 yaşına geldiğinde işe yaramaz hale gelmişti.

   Levent, emniyette sözü geçen bir polis olduğundan aranan zengin suçluların parasını alarak onların suçlarını örtbas edebilecek güce sahipti. Aldığı paranın haddi hesabı yoktu. Bense, normal bir polis olarak görevimi yerine getiriyordum. 

   Sanırım yeğenim Agah Önvermez'i kendisine finansör olarak seçmişti. Babasının ona borcu vardı ama adam 'puf' olmuştu. Böylece peşine düşecek bir Yedibela Levent kalmamıştı. Büyük ihtimalle yeğenim adamdan, borcunu ödemek karşılığıyla imkanlarını kullanmak isteyecekti. Ne de olsa Agah Önvermez, fazlasıyla zengin bir iş adamıydı. İki özel hastaneye, defalarca aldattığı karısının adını verdiği bir okula, kumarda satışa çıkardığı kızının adını koyduğu bir malikaneye sahipti. Ayrıca garajında kullanılmadığından dolayı tozlandığından emin olduğum son model arabaları vardı. Banka hesaplarını söylemiyordum bile.

   Sanırım Savaş'ı, yanındaki kızla birlikte yüksek sosyete bekliyordu. Agah'ın satılık kızı Cemre'nin, Savaş'ı ne zaman  görse dibi düşüyordu. İşin komik tarafıysa Savaş'ın şizofren bir katil olduğunu öğrendiğinde ondan hemen kaçacağı gerçeğiydi. Yeğenimin basit kızlarla ilgilenmediğini pekala biliyordum ama Deren'in o fitne fesat kızın karşısında şansı nedir, açıkçası kestiremiyordum. Sahi, yeğenimin bir kızın elini bile tuttuğundan şüpheliydim. Onu yıllarca o dağ başında hapsetmişlerdi. Engel olmaya çalışmıştım ama Funda beni bu kararın Savaş için en iyisi olacağına inandırmıştı. En azından o evde daha huzurluydu. Funda'nın Savaş'ı düşünmeyeceğini biliyordum tabii ki. Onun derdi kendi egosuydu. Kardeşim ve karısını düşününce yeğenimin hayata iki-sıfır geride başladığında an itibariyle karar kılmıştım.

Okul kameralarının ne yapıp ne edip bir arıza vermesini sağlamıştım. Cengiz zaten apar topar eve gitmiş, güvenlik hastanedeydi.

   "Amca?"

   Savaş'ın telefonun diğer ucundan gelen ölgün sesi, endişemi kırbaçladı. İstemsizce kaşlarım çatılırken evde her şeyin yolunda gitmediğini anladım. Kuzey bir şeyler mi karıştırıyordu?

Şeytan Diyor KiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin