D-17

18.3K 777 85
                                    

Üstüme hemen dolaptan bulduğum siyah bir tshirt geçirdikten sonra odanın karşısındaki koltuğa kıvrılıp uyuyormuşum gibi yaptım. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken derin derin nefes alıyordum ve üstüme sinen koku başımı döndürüyordu. Bu tıpkı..Anıl gibi kokuyordu. 

Odanın kapısı açıldığında Anıl'ın geldiğini biliyordum. Bu sadece bir histi ama adım kadar emindim. O ne zaman yakınımda olsa içimde bir şeyler kıpırdanıyordu ve gözlerim kapalı olsa bile o his içimdeydi. Kapının açılmasıyla birlikte ayak sesleri durmuştu. Bir müddet sessizlikten sonra  sesler tekrar duyulmaya başladı. Adımların bana doğru yaklaştığını hissettiğimde soluklarım yine hızlanmıştı ama kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Üstüme ince bir pike örterken sıcak nefesi yüzüme vuruyordu. Önüme gelen saç tutamlarından birini kulağımın arkasına attıktan sonra dudaklarını alnıma bastırdı. İçimde kopan fırtınalara lanet okuyordum. Hemen ayağa fırlayıp ona hayatımı böyle çelişkilerin içine sürüklediği için bağırmak, o gece beni öyle bıraktığı için haykırmak istiyordum fakat tek yapabildiğim gözyaşlarımı tutmak oldu. 

''Ata..Ata kalksana lan''

''Haaa" Atanın homurdanması beni az kalsın gülme krizine sokucaktı ama uyuyormuş numarası yapmaya devam etmem gerekiyordu.

"Arabamın anahtarlarını bulamıyorum. Ayrıca Asena neden burda" diye tısladığında Ata'nın cevabı uykulu bir şekilde "Ne Asena'sı ya o burda mı" oldu. Ne ?!  O burda mı demişti az önce ? Ahh Ata bunu fena ödeyecektin ! Önce beni öpüyorsun sonra benim burda olduğumu bile unutuyorsun ! Bir de Anıl neden sana benzemez diyordum oysa ne kadar da çok benziyormuşsunuz.

Ata'nın bu cevabıyla daha da sinirlenen Anıl " Evet koltukta yatıyor.  " dedi dişlerinin arasından.

"Hangisi, dansöz olan mı ? "diye zorlukla konuşan Ata'ya yastık fırlatmamak için kendimi zor tuttum. Bu hala içkinin etkisinde miydi yoksa uykulu olduğunda mı böyle salak oluyordu anlıyamamıştım.

''Siktirtme dansözünü oğlum. Ayrıca bu ne ?!'' 

Anıl'ın gösterdiği şeyi görmek için tek gözümü açıp bakmamla koltuktan düşmem bir oldu. Anıl elinde sütyenimin askısını sallarken ikisi de şaşkınlıkla bana bakıyordu. Utançtan kıpkırmızı olduğuma aldırmadan hışımla ayağa kalkıp Anıl'ın elinden bana ait olan şeyi aldım. 

''Burada ne arıyorsun ?'' Anıl'ın sorusuyla dün gece aklıma geldi ve yine kızardım ama ona hala sinirliydim ve emin olun ben sinirliyken ağzımdan hiç mantıklı şeyler çıkmıyordu. Nedense birden paniğe kapılarak konuşmaya başladım.

''Şeyy sanırım artık bir şey aramıyorum, aradığımı buldum. Esas sen burada ne arıyorsun ?!''

Anıl cevabıma ilk başta şaşırdı ve bir elimdeki sütyen askısına bir de bana baktı. Daha sonra da öfkeyle konuşmaya başladı.

''Burası benim evim ! Burada ne aradığını benim sormam gerek !!'' 

''Bunu zaten sormuştun seni apt-''

''Hangimiz, hangi yerde, ne arıyoruz ?''

Ata'nın konuşmamızı bölmesiyle ikimiz de ona döndük ve sinirle aynı anda bağırdık.

''Sütyen askısı !''

''Araba anahtarı !''

Verdiğim cevabın saçmalığıyla birden yerin dibine girmek istedim. Ayrıca bana delirmişim gibi bakan Anıl da hiç yardımcı olmuyordu. Ata'nın birden kahkahalara boğulmasıyla bakışlarımızı tekrar ona çevirdik. Yok yok bu çocukta bugün bir gariplik vardı. E yuh ama be kardeşim alt tarafı iki üç bardak içtik hala mı ayılamadın.

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin