D-20

18.6K 660 51
                                    

Eveeettt yeni bölümümüz geldii hem de trailer'la !!! Öncelikle şunu söylemek istiyorum bir önceki bölüm bir nevi geri dönüş gibi bir şeydi ve o kadar bekleyişin ardına biliyorum pek beklenti karşılamadı fakat bu bölümü uzuun uzun yazdım ve umarım beklentilerinizi karşılar :D Ayrıca chocolateloverr'a yaptığı trailer için çoook ama çok teşekkür ederim aşkımsııın ! :* İkimiz de trailer hakkında çok heyecanlıyız tepkinizi merak ediyoruz lütfen görüşlerinizi yorum olarak atın çok seviniriz ve vote vermeyi unutmayınn !! Herneyse artık çenemi kapıyorum iyi okumalar hepinizi seviyorum *.*  xoxo (multimedya da Doruk varr)

Ayağımda en az 10 cm'lik topuklularla artık yürümekten ağrıyan ayaklarıma aldırış etmeden dans eden ve birbirine sürtünen insanların arasından geçmeye çalııyordum. Her yerde Anıl'ı arıyordum fakat beyefendi hiçbir yerde yoktu.

Bana hayatının bir kısmını anlattığından beri aramızda çok fazla bir muhabbet geçmemişti. Belki de benden utanıyordu, bunu bilemezdim. Sadece ilk kez beni fark ettiği zaman -arabasının altında kalmaktan son anda kurtulduğumda- neden o kadar sinirlendiğini artık anlamıştım. Annesi bir trafik kazasında ölmüştü ve benim dikkatsiz davranmam anılarını canlandırmıştı. Kısacası şu meşhur öfke nöbetlerinden birini geçirmişti.

Şimdi ise görevimiz Azra'nın annesini bulmaktı. Yani salonumuzun ortasında bir sürü elleşen çiftin bulunması da bu yüzdendi. Ata dün akşam bir parti organize etmeye karar verdi ve sadece 5 dakikalık bir konuşmayla en az 100 kişi bugün eve akın etmişti. Fakat onca kişiden sadece bir tanesi bizim için önemliydi. 

Begüm Atalay.

Atalay Holding'in sahibi Ziya Atalay'ın kızı.

Kız daha eve adımını atar atmaz bütün dikkati üstüne toplamıştı. Kalçasını anca kapatan kırmızı straplez elbisesi ve platform topuklarıyla adeta ''Bütün şıklığım ve ucuz görünümümle satışa hazırım !'' diye bağırıyordu. Tamam benim de ondan farklı bir yanım yoktu. Üzerimdeki leopar desenli dar elbiseyle fazla cesur duruyordum fakat bu kızdaki şey çok farklıydı. Sanırım buna özgüven deniliyor. 

Sarı uzun saçlarını önünden çekerek delici yeşil gözleriyle etrafını tararken gözgöze gelmiştik. Bu kızdaki bir şey beni rahatsız etmişti. Belki de beni rahatsız eden şey sadece burada bulunma nedeniydi. 

Anıllar, kızın babasının Azra'nın annesiyle bir bağlantısı olduğunu düşünüyorlardı ve amaç kızı kullanıp Ziya Atalay'a ulaşmaktı. 

Kızı nasıl kullanacaklarına gelirsek...

Yaptıkları lanet olasıca plan her ne kadar sinirimi bozsa da onca karşı çıkmalarım sonuçsuz olarak bana geri dönmüştü. Plan gereği Anıl kızı etkilemeye çalışacaktı ki bilirsiniz bu onun için hiç de zor bir şey değildi. Fakat her ne kadar oyun olursa olsun kıskançlığımı dizginleyemiyordum işte.

En sonunda kalabalığın arasından sıyrılıp tek tek odalara bakmaya başlamıştım. Koridorun son odasına kapıyı tıklatmadan daldığımda bulduğum kişi Anıl değil yatağın üstünde sessizce ağlayan Azra'ydı. Bu eve geldiğinden beri onunla konuşmamaya çalışıyordum çünkü  bir yanım hala kızgındı fakat ben kin tutabilen bir insan değildim ve şu an Azra'yı böyle görmek kalbimi sızlatmıştı. 

Kapıyı yavaşça kapatıp yatağa doğru ilerledim ve yanına oturdum. Kafasını kaldırıp ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana baktığında ilk başta şaşırmıştı fakat daha sonra kafasını yere eğip tekrar hıçkırıklara boğulmuştu.

"Hey, neler olduğunu anlatmak ister misin ?"

"Esas sen size yaptıklarımdan sonra beni dinlemek ister misin ?" Ağlamaktan sesi kısılmıştı ve konuşurken acı çekiyormuş gibi yüzünü buruşturuyordu. Söylediğine tebessüm ederek karşılık verdim.

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin