D-22

19.8K 761 275
                                    

Eveeetttt işte yeni bölüm !! Biliyorum sözümde duramadım 35 vote sonrası bölüm yayınlayacağıma söz vermiştim fakat bazı aksaklıklardan dolayı yazamadım. Hatta yorumlarınızı bile dün akşam görme fırsatım oldu. Beklettiğim süreçte bir ara Değişim'i bir daha hiç yazmamayı bile düşünmüştüm çünkü nedenini bilmediğim bir şekilde bölüm yayınlama isteğim gelmiyordu. Konuda takılıp kalmıştım aklıma yazacak şeyler gelmiyordu. Şimdi yavaş yavaş toparlamaya çalışıyorum kendimi. Sadece size sık sık bölüm paylaşamayacağımı söylemek istiyorum. Çok bekletmek de istemiyorum çünkü gerçekten sizleri çok seviyorum ama bir sonraki bölümü ne zaman yayınlarım bir fikrim yok. Tabiki de çooookk uzun bekletmem belki 1-2 hafta. Her neyseeee çok konuştum sanırım :DAyrıca bu bölümü üşenmeden uzuun uzun yorum yapan Ezelhan'a adıyorumm <3 Bölümün keyfini çıkarın bebekleriim hepiniz öpüldünüz *.* xoxo <3

Siktir siktir siktir KOCA BİR SİKTİR ! 

Olduğum yerde donup kalmamla aklımdan geçen tek düşünceler bunlardı. Telaşla etrafıma bakınırken içimden, çok sevgili planları bir boka yaramayan moron kardeşler ne cehennemdeler diye onlarca küfür savuruyordum. 

Azra'yla göz göze geldiğimizde telaşla dudağını ısırmıştı fakat saniyesinde yüzüne soğukkanlı bir ifade yerleştirerek tekrar babasına döndü.

"Burada sana ait hiçbir şey yok baba. Gitsen iyi olur"

"Bir kaç günlük tekrar tıpış tıpış geri döneceğin evinden ayrıldığın için kuralları unutmuşsun sanırım Azra. Ne zamandan beri bana ne yapmam gerektiğini söyler oldun ?"

Vladislas'ın sesi o kadar ürkütücü çıkmıştı ki Azra olduğu yerde sinerken sesli bir şekilde yutkundum. Buraya istediği şeyi almaya gelmişti. Ona ait olan şeyi. 

Korku dolu gözlerle kapıya bakmaya devam ederken başka bir kapının kapanma sesini duymamla kafamı sola çevirmem bir oldu. Anıl altında sadece bol bir basketbol şortuyla ıslak saçlarını dağıtarak holde yürümeye başladı. Kafası yere eğik olduğu için etrafında neler olup bittiğini anlamamıştı. 

Kafasını kaldırdırmasıyla göz göze geldiğimizde çapkınca sırıtmıştı fakat muzipliğine verebildiğim tek cevap korku dolu gözlerdi. Bir an kaşını çattı ve kapıya döndüğünde sırıtışı aniden yüzünden silindi. Sinirle Azra'ya doğru yürümeye başladı.

"Bu şerefsizin ne işi var burada ?" 

Adeta tıslayarak sorduğu soruya Vladislas sadece gülerek karşılık verdi. 

"Bir kaç yıl önce yaptığın şeyi çabuk unuttun sanırım Anıl ? Başkalarına kolaylıkla hakaret edebildiğine göre vicdanını rahatlatmış olmalısın."

Anıl'ın yüz ifadesi donuklaşırken bu sefer kaş çatma sırası bana gelmişti. Ne diyordu bu adam ? Yavaş adımlarla yanlarına yaklaştığımda beni fark etmiş olacak ki tekrar konuşmaya başladı.

"Aaa küçük kızımız da buradaymış. Hmm..adı neydi..Sıla mıydı ? Çıkaramadım da."

Vladislas'ın ağzından isim dökülür dökülmez Anıl'ın gözlerinde acı bir ifade belirdi. Kaşlarım daha çok çatılırken kızın kim olduğunu merak etmeden edemedim fakat daha da merak ettiğim şey Anıl'ın yüz ifadesinin nedeniydi. 

"Ne istiyorsun ?" 

Anıl konuştuğunda hafif titrek çıkan sesiyle göğüsümde bir acı hissettim. Bahsettikleri kızın Anıl için bir önemi olsa gerekti ki dokunsak ağlayacakmış gibi duruyordu.Kafamda oluşan soruları sonraya saklayıp şu anki durumumuza odaklanmaya çalıştım.

DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin