YAŞANANLAR (D)

1.4K 211 33
                                    

Birgün mutlu olarak yaşayacağımı ümit ederek yazdığım bu siyah sayfaların ne zaman beyaza kavuşacağını merak ediyorum.
Sahi neydi mutluluk?
Gülümseyen küçük bir çocukmu?
O zaman be hiç mutlu olmamıştım.

Bana mutluluğu yakıştıran olmamıştı.
Aksine bana yaralanmayı bahşedenler olmuştu ve hâla vardı.

Ben ruhen küçük,  kırık uçlarıyla dolu bir saça sahip olan büyük ama cansız bir bedendim.
Gözlerim vardı mavi.
Ne denizdi ne gökyüzü...

Sevgiyi dört gözle bekleyen ama hep ondan kazık yiğen küçük bir kız çocuğuydum.

Ruhum gökyüzünde ipi kopuk, sapsız, nereye gideceğini bilmeyen bir balonken, kimse tutmamıştı ruhumun o zarif ellerinden.

Yalana kalmıştı bedenim.
Onun kötü ellerinde büyümüştüm zorlukla.
Hergün yeni bir yalan söylemişti, yalan bir dünya kurmuştu bana içinede fırlatıp atmıştı.
Bense ruhsuz küçük bedenim ile yaşamıştım saf saf.

Ben babasını seven ama sevilmeyen ağlayan küçük bir kız çocuğu.Merhaba yeni yalan, tanıştığımıza  her ne kadar memnun olmasamda hoşgeldin kurguladığın hayatıma.

Elimde tuttuğum kapı kulbunu titrek bir nefes vererek bıraktım.
Gözümden bir damla yaş akarken, hırsla elimin tersiyle sildim.

Babam biricik karısına bana dayanmasını ve üvey annem olduğunu biraz daha saklaması için yalvarıyordu.
Hemde bunları benim doğum günümde  yapıyordu.

Göz yaşlarımı silerek, yüzüme herzmanki babam zoruyla öğrendiğim gülümsememi yerleştirip içeriye girdim.

"Merhaba sevgili babacığım..." babama bakarken söylediğim cümlenin devamını üvey anneme bakarak devam ettirdim.
"Ve anneciğim."  Dedim. Babam birşey anlamamamın rahatlığı ile derin bir nefes aldı.

"Ne oldu derin? Odamıza böyle girmenden hiç hoşlanmadım!" Hafifçe güldüm.

"Aa babacığım sizin biricik sosyeteniz pasta kesimi için sizi bekliyor. Rezil olmayasınız sonra?" Dedim takındığım yapmacık halimi devam ettirirken.
"Dün hastahanelik ettiğin kız için böyle davranıyorsan kusura bakma o konu kapanmadı.Şu doğum günü şeyinden kurtulup soracağım hesabını." Kusura bakma babacığım benim seninkine nazaran senden sormam gereken daha büyük bir hesap var.

"Konuşuruz ya,ne olsa kaçmıyoruz değilmi anneciğim?" Dilara yüzünü buruşturarak, bana cevabımı verdi.

Babam bizden önde çıktı odadan.
Bende arkasından çıktım.

                   ₩₩₩₩₩₩₩₩

Pasta kesimi bitmiş benim konuşma yapmam bekleniyordu.

Gülümseyerek mikrofona eğildim.
"Öncelikle bana böyle ortamı sunan sevgili babacığım ve üvey anneciğime çok teşekkür ediyorum.
Ve siz burada toplanan zengin sosyeteyede, nede olsa sizin sayenizde yeniden bir yalan öğrendim.

Siz olmasaydınız ben buğün bunları duymayacak ve salak gibi babamın beni görmesi için ellerimi kana bulamaya devam edecektim.Biliyorsunuz ki ben sürekli kavgalara bulaşan, sizin dilinizde sadist diye adlandırılan bir ruh hastasıydım değilmi?"
Gözlerim dolarken bana şaskınlıkla bakan insanlarda ve babamda gezdirdim bakışlarımı, üvey annem denilen kadında elindeki bardakla öylece donmuş bana bakıyordu.

Babam hızla yürüyüp kolumdan tuttu ve mikrofonun başından çekti beni.

"Derin ne saçmalıyorsun sen?" Diye bağırdı.
Kalabalık dağılıyordu.
Bakışlarımı bizi kınayarak kapıdan çıkıp gidenlerin üzerinden alarak babam'a çevirdim."

"Ne saçmalıyormuşum Serhan Saran? Yada şöyle sorayım..." babama birkaç adım yaklaştım.

"Seninkinden büyük ne saçmalıyormuşum? Hı anlatsana bana?" Sıktığım dişlerim kırılma evresine gelmişti artık.

"Ne saçmalıyorsunuz lan siz? Bu kadın kim? Ve en önemlisi," diyerek babamın elinden kurtardım kolumu ve babama biraz daha eğildim.

"Benim gerçek annem nerde?" Dedim gerçek kelimesi üzerinde baskı yaparken.
Babamdan ses çıkmazken ellerimle dilara denen kadını işaret ederek konuşmama acı ile devam ettim

"Nasıl bana yalan söylersin? Gerçek annemin kim olduğunu söylemeyip bu sürtüğe ,para gözlü kadına bana anne dedirtirsin.?'' Kafamın sola yatmasıyla benden bağımsız elim sağ yanağımın üstüne gitti dişlerimi sıkıp kafamı kaldırdım. Babam konuşmaya başladı.
''Annenle nasıl böyle konuşursun?'' dedi sinirle.Bakışlarımı babama çevirdim içimdeki kaynayan öfkeye engel olamıyordum.
''Sen o sürtük yüzünden banamı vurdun?'' sinirden gözüm dönmüştü.

Herşey olduğunu sanarsın,
Ama hiçbirşey olmassın...

Elime gelen geçen herseyi yere fırlatıyordum sonunda cam kürsüye yumruğumu geçirdim.

Ellerimdenakan kanlar yerle buluşurken bem boş gözlerle baktım.

Yıktın be baba.
Zaten yıkılan dünyamı,
Başıma birkere daha yıktın...

Sen buğün benim çocukluğumun katili oldun.
Sen benim saflığımın, umudumun katili oldun.
Sen beni diri diri yaktın baba!
Bak gözlerinin önünde kalbim yanıyor.
Ateşe verdin lan senden ümit bekleyen kalbimi.
Öldürdün lan küçük masum bir kızı ne istedin ondan?
Ne istediniz lan?

Bak bana baba!
Sonkez senin için yanan kızına bak!
Çünkü kızın bundan sonra sadece uçuşan bir külden ibaret!

"O nerde? Benim gerçek annem kim?" Dedim düz sesimle.

Babam kolumu tuttu.
"Derin hastahaneye gidelim, kan kaybediyorsun!" Kolumu ondan kurtarıp diğer elimide kanlı olan cam kürsüye geçirdim.Üvey annem çığlık atarken,

"Benim için bu acılar bir hiç!
Çünkü sen bana daha fazlasını yaşattın!" Gözlerim bulanıklaşırken, babamın yanından hızla uzaklaştım.

Kapıda duran arabama bindim. Elimdeki cam parçaları elimin içinde daha fazla yer edinirken acıyı hissetmiyordum.

Çünkü yanan kalbimin acısı bu acıyı hoçe saymıştı.

Gözlerim bulanıklaşıyordu ama pek umursamadım.
Bugünlük buraya kadardı sert kız imajım. Babama kendimi göstermek için takındığım bu imaj artık benim gerçek yüzümdü.
Birdaha yenimemezdim bu oyunlara,
Birkez daha kırılamazdım...

Çünkü; yenilmek demek ya intihardı,
Yada yeni bir sayfa?
Benimki ise apayrı bir durumdu;
Defrerime baksan ucunda sallanan beni görecektin.
Çünkü ben hem intihar edip,hemde  yeni sayfaya tutunandım...

Arabayı durdurup arabadan indim.
Gözlerim kapanmaya yüz tutmuşken ellerimi zorla kaldırıp zilr bastım.
Ayaklarım beni taşımayınca kapıya yaslandım.
Kapı açıldı.
Ama ben gözlerimi açamadım.
Adımı duyuyordum ama konuşamıyorsum sonrası ise sessizlige gömülen bedenimden ibaretti.

TEHLİKE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin