Olduğum odanın duvarlarına bakıyordum.
Başka ne yapabilirdim ki? Bu lanet odada.
Gelen kapı sesi ve konulan yemeklere baktım.Artık alışmıştım.
Boş boş baktığım duvar geri döndüm.
Elime odanın köşe tarafındaki tebeşiri aldım.
Gri dumana ilerleyip elime ne geldiyse yazdım." Vazgeçmekte bir başlangıçtı.
Sonsuz umutsuzluğa açılan,
Yıkık bir şehrin adresiydi.Güneşsiz bir dünyanın,
Acımayan evrenin,
Oyununun parçasıydık."Sonra tebeşiri fırlatıp duvar dibine geri çömeldim.
O kadar boştum ki!
Oturmak, uyumak, susmak ve doruğa yazmaktan başka birşey yapmıyordum.Doruğa yazmak için ayağa kalktım ve eski masaya oturdum.
"Doruk vazgeçmek istemiyorum.
Hergün biraz daha azalıyor umudum, ama ben vazgeçmek istemiyorum.
Gel diyemiyorum artık!
Sadece bekliyorum.
Korkarak bekliyorum.
Umudum tükenerek bekliyorum.
Yoruldum doruk!
Hergün kalkıp odadaki duvarın önüne oturmaktan başka birşey yapmıyorum.
Sadece bu gri duvara bakıyorum.
Sadece bunu bil!
Bekliyorum..."Kağıdı yine katlayıp, masaya bıraktım.
Herzamanki gibi uyuyacaktım.
Geçirmeyeceğini bile bile uyumayı isteyecektim.
Gözlerimi kapadım.
Zaten kapanmak için dilenen gözlerim kendini karanliga adadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Romance@Tüm haklar yazar'a aittir. Bedenlerimiz ayrı topraklardaydı, uzaktaydı ama ruhumuz dip dibe ve yakındı. Ruhumu onun ruhuna karıştırdım. Bedenlerimiz gibi onlarda ayrılmasın diye. Ruhum onun olmayan omzunda uzanıyordu.Olmayan elleri ile okşuyordu...