Kendime gelip, doruğun arkasından hızla çıktım.
O haklıydı. Benimkisi abartıydı."Doruk" diye bağırdım arkasından ama durmadı.
"Doruk gitme! Beni bırakma" boğazım yırtılırcasına bağırdım.
Adımlarını durdurdu.
Ve yavaşça arkasına döndü.
Bende ona koşarak aramızdaki mesafeyi kapatıp, parmak ucunda durup dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdum.
Ondan ayrılacağım sırada doruk beni kendine çekip dudakağımı yumuşakça öpmeye başladı.
Nefessiz kalınca istemeyerek ayrıldık.
Anlını anlıma yasladı.Gözlerime bakıyordu.
"Gözlerinin haritası varmı? Varsa ver, çünkü kayboldum." dedi. Yüzümde bir gülümseme belirdi."Var bir tane genç adamda. Benim bütün adresim onda." dedim bende. Dorukta bana nadir olan bir gülümseme belirdi.
"Kimmiş o genç adam?" Bilmemezliğe vuruyordu.
"Bazen çok sert olan nadiren güldüğünde kısılan gözleri ve bana göre tehlikenin şekil bulmuş hali olan biri birde kalbimin sahibi"dedim bende.
"Hmm demek kalbinin sahibi?" diyerek kısa bir öpücük daha kondurdu dudaklarıma.
Daha sonra ellerime kenetledi ellerini."Sahile gidelimi?" diye soru yönelttim.
"Olur." dedi yavaş yavaş adımlarken.
****

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKE
Romance@Tüm haklar yazar'a aittir. Bedenlerimiz ayrı topraklardaydı, uzaktaydı ama ruhumuz dip dibe ve yakındı. Ruhumu onun ruhuna karıştırdım. Bedenlerimiz gibi onlarda ayrılmasın diye. Ruhum onun olmayan omzunda uzanıyordu.Olmayan elleri ile okşuyordu...