Ne kadar zaman baygın kaldığımı bilmiyordum. Uyandığım da lea başıma eğilmiş duruyordu. Uyandığımı görünce rahatlamış bir şekilde gülümsedi.
"Neden uyandım?" diye sordum. Başım ağrıyordu.
"O nasıl soru Dess." diye çıkıştı Lea.
"Lea aşılarımız kırıldı. Ben nasıl yaşıyorum?" diye açık bir şekilde sordum.
"Pixie'nin aşıları kırdığı yerde, kırık şırınganın içinde biraz kalmıştı bende onu sana içirdim. Kurtulacağını pek sanmıyordum fakat buradasın işte."dedi
İç çekip ayağa kalktı. Uzandığım yerden kalkmaya çalıştım. Oturur pozisyona geçip durdum.
"Şimdi ne yapacağız Dess? Ablam ve Mac gittiler, diğer siren sesinde bizde mi çıkacağız?" diye sordu.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sanmıyorum Lea. Hiç bir zaman o kadar kolay olmaz." dedim ve devam ettim. "Pixie ve Mac'in de kurtulduğunu sanmıyorum." Lea Başını eğdi."Dess, sana bir şey soracağım."dedi Lea ve devam etti. 'Neden sende reaksiyon oluştu ?' diye sordu. Bende bilmek istiyordum. Güçlerim açığa çıkmıştı peki neden bu duruma geldim?
"Bilmiyorum Lea. "diye cevap verdim.
"Tamam. Peki bu güçler bize neden verilmiş? Ne yapmamızı istiyorlar?" diye sordu. Hep cevap veremeyeceğim sorular sorması sinirimi bozuyordu.
"Bilmiyorum tamam mı?"diye çıkıştım. o sırada aklıma bir fikir geldi.
"Lea?" diye seslendim. Dönüp baktı.
"Onlar burada." dedim Lea yanıma yaklaştı.
"Ne demeye çalışıyorsun? Kim burada?'" diye sordu.
"Bizi buraya atanlar. Yani düşünsene burası yapay bir alan değil, gerçek bir yer. Bizi incelemeleri için burada olmaları gerekiyor." dedim.
"Peki bunu bilmek bize ne yarar sağlayacak." diye sordu.
"Burası izleniyor-" derken Lea sözümü yarıda kesip konuştu.
"İzlendiğini biliyoruz zaten. Bilmediğim bir şey söyle." dedi ukalaca.
"Bilmediğin bir şey, bir beynin olmadığı." dedim ve iç çektim lea tekrar konuşacakken susturup konuştum.
"Bak lea onlarda bu şehrin içinde izleniyoruz derken kameraları kastetmedim. Bu şehrin yarısını gezdim fakat hiç kamera yoktu." dedim.
"Onların nerede olduklarını mı bulmaya çalışacaksın?" diye sordu. Başımı salladım.
"Evet ama önce bu güç saçmalığını kavramamız yani öğrenmemiz gerekiyor. " dedim.
"Dess, bu güçleri onlar verdi. Bizi hep incelediklerini sen söyledin. Ne kadar bu güçleri öğrensekte onları alt edebileceğimizi sanmıyorum. " dedi.
"Sorun onları alt etmemiz değil Lea. Onları yok edeceğiz! Onlarda insan fakat tek fark bizim güçlerimiz." dedim. Lea konuşmadı, sadece camdan dışarıya baktı.
"Ben dışarıyı araştırmaya gidiyorum." dedi ve kapıya yöneldi. Hey o benim sözümdü. Lea çıkarken düşünmeye başladım. Aslında bende reaksiyon oluşması onlarada garip gelmiş olmalıydı ne de olsa testin amacı buydu. Fakat bende reaksiyon oluşması iyiye işaret değildi. Reaksiyon oluşması demek kötü demekti. Benim durumum farklıydı. Bir terslik vardı ve sonu hiç iyi olacak gibi değildi.
Mutfağa gittim. Bir bardak su doldurup yavaşça içtim. Salona geri dönerken kapı çaldı. Gidip kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm kişi beni pek şaşırtmamıştı ama buraya kadar geleceğini tahmin etmemiştim. İç çektim.
"Merhaba Dess. Hiç değişmemişsin." dedi bay ukala.
"Gilan benim aksime baya değişmişsin, ukalalığın artmış." dedim. Kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi. İçeri girmesi için geri çekildim.
"Güzel yermiş. Senin bir magara bulacağını sanırdım." dedi alaya başlamıştı.
"Senin bulunduğun tımarhaneden iyidir." dedim ve devam ettim. "Neden geldin?"
Otururken cevap verdi.
"Konuşmaya."
"Ne konuşacaksın bay ukala seni bekliyorum." dedim.
"Dess, şimdi den çoğu şeyi anlamış olman lazım. Ben dün geceki durumun için geldim. Normal bir komplikasyon değildi. " dedi.
"Bunu bende biliyorum. Sonucu söyle." dedim.
"Bir sonuç yok. Neden böyle bir şey gerçekleşti hiçbir fikrimiz yok." dedi. Elimi alnıma götürüp kafamı salladım.
"Yani buraya zaten bildiğim şeyleri söylemeye geldin?" dedim.
"Bilmediklerini sor o zaman." dedi.
"Bu deneyler bizim hislerimiz sonucu güçlerimizi ortaya çıkarmayı hedefliyor değil mi? Peki neden beni Ash'i öldürmem için kullandınız?" diye sordum.
"Aslına bakarsan siz beşinizden kimsenin ölmemesi gerekiyordu. Yani seni biz kontrol etmedik."dedi.
Beynimden vurulmuş gibi olduğum yerde kaldım. Bu nasıl olabilirdi?
"O-o zaman beni kim kontrol etti?" diye sordum.
"Hiç kimse dess. Kendi iradenle yaptın. Belki güçlerin kontrol dışı kalmıştır ve idare edememişsindir belkide aklına söz geçirememişsindir." dedi. Cebimde ki çakıyı çıkarıp ani haraketle gilanın boğazına dayadım.
"Şimdi de aklıma söz geçiremiyorum bay ukala. " dedim. Bıçağı dayadığım yerden kan geliyordu fakat öldürecek kadar derin kesmemiştim.
"Biliyormusun Dess? Sen aslında buradaki herkesten daha fazla korkaksın daha fazla çaresizsin öyleki bir bıçağın bir de yüzünde ki sahte ifadenin arkasına saklanıyorsun. " dedi.
"Konuyu dağıtma. Seni burada öldürebilirim yani bunu tehdit olarak anlayabilirsin. Şimdi her şeyi baştan anlat!" diye çıkıştım. Bıçağı eliyle geri itti.
"Düşmanlarını yanlış seçiyorsun. Tahmin ettiğin üzere kötü olan biz değiliz. Sizsiniz." dedi. Cevap vermedim dinlemeyi tercih ettim.
"Her şeyin başını bende bilmiyorum. Bunu sizin hatırlamanız gerekiyor. Size yapılan güç aşılarını biz yapmadık fakat biz inceliyoruz. Biz sizi topladığımızda hafızanız yoktu sadece temel şeyleri biliyordunuz. Her şeyi tekrar hatırlamanız için ilk testlerde herkese sahte anılar yükledik ve sahte olduklarını fark ettiniz bu bir gelişmeydi. Yani bizim amacımız kötü değil sadece sizi inceliyoruz." dedi be bitirdi.
"Kim yaptı bunu bize? Siz bizi nasıl buldunuz? Neden hayatımız üzerinden kumar oynuyorsunuz?" diye sordum.
"Sakin ol. Kimin yaptığını bilmiyoruz, sizi nasıl bulduğumuz konusuna gelirsek siz yıkım getirdiniz şuan bulunduğunuz yer yıkımın başladığı yer. Güçleriniz felaket getirdi bir çok insan öldü bizde onları korumak için sizi buraya koyduk böylece güçlerinizi ya kontrol etmreyi öğreneceksiniz ya da öleceksiniz." dedi. Dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Gilan kapıya doğru yürürken sordum.
"Bu yıkımı hangimiz yaptık?" diye sordum. Gilan gülümsedi.
"Katil olmaktan çekiniyor musun yoksa? " dedi alayla "Görüşmek dileğiyle Dess." dedi be gitti.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Daha soracağım bir sürü soru vardı fakat hepsini unutmuştum. Ash'i ve bu kadar insanı öldürmüştüm. Kimsenin kontrolünde değilken yapmıştım.
O sırada Lea geldi. Yere çökmüş oturuyordum. Lea hızla yanıma geldi.
"İyi misin?" diye sordu. Düşünmekle meşguldüm. Buraya gelmeden önce hatırladığım tek şey aklıma gelmişti. Bir ceset yığını üstünde oturuyordum hepsinin benim yüzümden öldügünü biliyordum.
"Hatırlamamız lazım Lea. Kim olduğumuzu? Neler yaptığımızı her şeyi! Hatırlamalıyız." dedim Lea kafasını salladı.
"İyi değilsin hadi gel uzan koltuğa." dedi. Hayır, hayır. Uyuyamazdım. Nasıl hatırlayabilirdim? Ne yapmalıydım. Mac aklıma geldi. Küçüklüğümüzden hatırladığı anı. Başımı salladım Gilanın bunları uydurmadığını nereden bilecektim ki? Belkide kimseye zarar vermemiştik. Ama bir yanın dediklerinin doğru olduğuna inanıyordu. Her ne olursa olsun hatırlamam gerekiyordu. Her şeyi.
"Lea buradan çıkmayacağız en azından şimdilik." dedim
"Peki pixie ve Mac?" diye sordu.
"Onlar zaten burada. Çıkmamıza bu kadar kolay izin vermezler." dedim.
"Ne oldu Dess? Fazla endişelisin?" dedi
Lea ya dikkatle baktım.
"Gilan. Buraya geldi." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Şelalesi: Yok Oluş...
FantasyOlayların üzerinden tam olarak altı ay geçmişti. Herşey normale dönmüştü. Tabi o siren sesini duyana kadar! Her şehirde acil durumlar için yapılmış bir sığınak ve herkesi uyarmak için bir siren bulunur. Bu siren sesini hiç duymayacağımı sanırdım. O...