Denek

592 66 2
                                    

En az üç saattir karşım da oturuyordu sıkıldığı yüzünden belliydi ama bir şey söylemeye niyetim yoktu.
"İşleri sıkıntıya sokma Destiny, yoksa tek çaremiz işkence olacak." dedi. Kim olduğunu bilmiyordum bana kendini tanıtmamıştı tabi resmi bir tavır da sergilememişti. Polis olduğunu sanmıyordum. 90 kilo civarı güçlü bir adamdı ve kesinlikle yakışıklı değildi. 0 numara saç kestirmişti ve kazak giyiyordu. Üç saat boyunca adamı incelemiştim, mimikler hareketler ve kişisel her şeyini. Bir çok soru yöneltmiştim ve hepsine kaçamak cevaplar vermişti. Yani odaya girdiğinden beri bana söylediği hiç bir söz doğru değildi buna işkence de dahil olabilirdi. Mac'i düşündüm hareketleri ve mimiklerini bana yalan söylediğini hemen anlamış olmam gerekirdi ama belliki yalan söylediğini anlamayayım diye lambayı patlatmıştı. Bunu önceden düşünmem gerekirdi.
Önümde ki adam daha fazla sabredemeyip ayağa kalktı. Etrafım da tur atmaya başladı. Etrafı kontrol etmiştim ve burayı daha önceden gördüğüm hissine kapılmıştım ama burası hatırladığım yer değildi. Hatırladığım yer ilk oyunlarda hepimizin ilk uyandığı yerdi çünkü burası oranın benzeriydi. Tabi sedye yerine sandalye vardı o ayrı. Adam en sonunda kapıya üç kez vurdu ve kapı açılınca dışarı çıktı ve arkasından kapı kapandı.
Sadece durdum sandalyenin üstünde adeta sonumu bekliyordum. Hiç bir şey yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Düşün müyordum bile sadece boş duvara gözlerimi dikmiş duruyordum. Kapı açıldı ve içeriye biri girdi fakat bakmaya bile gerek duymadım. Karşımda ki sandalyeye geçip oturdu ve iç geçirdi.
"Neden işleri zora sokuyorsun Dess?" diye sordu Gilan. Cevap vermedim. Uzanıp koluma dokundu, yanığın acısı beni mahvetsede acımı yüzüme yansıtmadım. Her şey olabilirdim ama güçsüz ve korkak bir kız değildim. Bluzun kolunu açıp yanığa baktı hemen kolumu geri çektim. Gilan sahte bir gülümseme ile bana baktı.
"Arkadaşlarının sana ihanet ettiklerini mi düşünüyorsun Dess? Hayır, onlar doğruyu yani kimin iyi olduğunu fark ettiler. Onların da hafızaları senin gibi geri geldi fakat her şeyi hatırlamıyorlar sadece yıkım gününü hatırlıyorlar. Seni hatırlıyorlar dess." diye bitirince gözlerimi duvardan kaldırıp direkmen gilana baktım.
"Ne hatırladılar?" diye sordum.
Geriye yaslandı.
"Demek sonunda dikkatini çekebildim ama bunu sana söyleyemem ne de olsa senin de hatırladıkların var öyle değil mi?" diye sordu bu sefer ben gülümsedim.
"Demek sonunda bana işiniz düştü ama bunu sana söyleyemem ne de olsa senin de bildiklerin var." dedim. Kelime oyunu yapmıştım. Sinirle yüzü gerildi fakat sinirini sözlerine yansıtmadı.
"Dess son kez söylüyorum biz kötü taraf değiliz." dedi. İşte bana fırsat sağlayacak o kelimeleri kullanmıştı. Başımı öne eğdim ve konuştum.
"Biliyorum." dedim. Gilanın gözlerinde bir ışıltı yayıldı zafer kazandığını anlamıştı.
"Yani konuşacakmısın?"diye sordu. Başımı salladım.
"Hayır." dedim. Dikkatle baktı. Bir süre oda sessiz kaldı. Sonra konuştu.
"Ne planlıyorsun Dess." diye sordu. Sandalyemi geriye itip ayağa kalktım güldüm.
Tam konuşacakken Gilan ani bir hareket ile sandalyesini geriye itti. Ayağa kalkarken karnını tutuyordu. Yüzü acısını anlatır nitelikteydi. Gilanın sonraki hamlesini anlayarak kapıya koştum, çıkmasına izin veremezdim. Gilan bana sinirle baktı. Cebinden peçete çıkartıp ağzından ve burnundan gelen kana tuttu. Bu sefer içim heyecan ile kaplanmıştı. Neşeli bir şekilde söylendim.
"Aha. Demek sende bizdensin ha? Sende bir deneksin." dedim. Gülümsemem alaycı bir hal alırken Gilan sadece önümde dikiliyordu. En sonunda acıya dayamamayıp cebinde sakladığı aşıyı koluna sapladı. Rahatladıktan sonra kanları sildi. Ellerimi önümde kavuşturdum.
"Beni bu kadar aptal mı sandınız Gilan?" diye sordum. Soruma şaşırmıştı fakat hiç ses çıkarmadı.
"Her şey benim planımdı. İntihar etmem ya da mağlup durumuna düşmek hepsi. " dedim. Gilan kaygılıydı sandalyeyi çekip oturdu.
"Başından beri bizim senin oyuncağın olduğumuza inanmamızı mı istiyorsun?" diye sordu.
"İnanmanı istemiyorum inanacaksın zaten. Buraya geldiğimden beri senin üzerine fazlaca düşündüm. Hepimizin dosyasını bulmuşken seninki yoktu ama sanal oyunlarda bizimle birlikte olman bir şey için çabaladığïn anlamına geliyordu. Sonra pripyatta benle konuştuğunda çoğu şeyi netleştirdim. Burada da seni denedim." dedim.
"Peki bende reaksiyon oluşacağını nereden biliyordun? " diye sordu. Gülümsedim.
"7 ölümcül günah gilan." dedim. Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Her şeyin amacı buydu. Sadece bu özellikleri bize nasıl yerleştirdiler onu çözemedim." diye bitirdim.
"Bildiklerini anlatacak mısın?" diye sordu Gilan.
Başımı salladım.
"Ben fazla kibirliyim, Lea tam anlamıyla kıskançtı. Pixie tembel, mac ise öfkeliydi. Geriye şehvet, oburluk, aç gözlülük kalıyor ve bu ücü arasında sana bir kılıf uyduracak olsam aç gözlülük olurdu. Ash oburluk ya da şehvet olmalı ama hangisi bilmiyorum ama bir sorun var değil mi? 7 ölümcül günah var fakat biz 6 kişiyiz." dedim şüpheyle Gilana baktım. Gözlerini kaçırdı.
"Ve sen 6. Kişiyi çok iyi biliyorsun. Merak etme bende biliyorum" dedim ve devam ettim. "Chad öyle değil mi? İlk oyunlarda fazla bir önemi olmayan karakter fakat onu öldürmüştüm. Tabi ne zaman bir ölünün ölü kaldığını gördük ki? Peki Chad ne? Şehvet mi? Oburluk mu? Yada sizin için önemi ne? " dedim fakat Gilan pek oralı olmuyordu. Kapı açıldı ve içeri bir sürü silahlı adam girdi arkalarından beyaz önlüklü kumral saçlı benim yaşlarım da ela gözlü bir çocuk girdi.
"Bu kadar yeter Gilan geri kalanını biz devralacağız." dedi Gilan hemen ayağa kalktı.
"Hayır, durun böylece her şeyi anlatabilir o odaya götürmeyin ölme riski var ölürse baştan başlamamız gerekecek." diye uyardı. Çocuk omuz silkti.
"O zaman baştan başlarız." dedi.
"Merhaba Chad" dedim. "Ölmek mi istiyorsun?" diye sordum. Bu oyuna daha fazla devam edemezdim. Chad umursamıyordu.
"Alın götürün kızı." diye emir verdi. Başlama zamanıydı. İçimdeki tüm hisleri dışıma dökerek gücümü kullandım fakat herkesin bildiği gücümü kullanamazdım ne de olsa bizi gözetliyordular fakat daha önce gücünü kullanma şansı olmamış birinin gücünü denedim. Sadece yüksek bir herz de (ses seviyesi herz) çığlık attım. Herkes kullaklarını kapadı fakat çoğunun kulağından kan gelmeye başlamıştı açık kapıdan çıkarken Ash'e içten teşekkür ediyordum onun güçü beni kurtarmıştı.

Gizem Şelalesi: Yok Oluş...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin