"Adın ne?" diye sordu sarışın.
"Destiny." diye yanıtladım.
"Ne hatırlıyorsun?" dedi
"Hiç bir şey adımı bile hatırlamıyordum ta ki siz bana adımla seslenene kadar." dedim.
"Hafızasını kaybetmiş." dedi bi adam.
"Bekle. ilkinde de böyle olmuş olmalı, Çernobil faciasında. Aynı deneyden sağ kurtuldu fakat hafızasını kaybetti." dedi çirkin sarışın.' diye anlatırken karşımdaki doktor beni susturdu.
"Neden bahsettiğinizi bilmiyorum fakat bana bir açıklama borçlusunuz." dedim. Kahve saçlı gülümsedi.
"Ben Gilan. Gilan Andreas." dedi ve devam etti. "Bu da Chad" diye sarışın çocuğu gösterdi.
"Sen hafızanı kaybetmiştin ve bizde geri getirmeye çalışıyoruz." dedi Gilan.
"Dur biraz Gilan. Hafızasını kaybetmesi her şeye yeniden başlayacağımız anlamına geliyor. Ben tekrar bununla uğraşamam, öldürün gitsin." dedi
"Hayır." dedi Gilan ve Chad i kolundan tutup kenara çekti. Mümkün olduğunca kısık sesle konuşmaya çalışsa da duyuyordum.
"Onu kullanabiliriz. Belki bu sefer bizden biriymiş gibi davranırsak, bize güvenirse hatırladığı her şeyi anlatır." dedi. Chad denen çocuk bunu düşünüyormuş gibi bekledi.
"Tamam ama fazla vakit kaybettik hızlandırman lazım." dedi chad.
Gilan başını sallarken Chad ve diğer adamlar odadan çıktı. Gilan yanıma geldi.
"Hadi benim odama gidelim Dess, seni tanıştırmak istediğim birileri var." dedi.
Acaba oyunumu anlamış mıydı? Emin olamıyordum. Yol boyunca hiç konuşmadık. Gilanın odasına geldiğimde durdum. Gilan kapıyı açtı ve girmemi bekledi etrafa bakıp içeri girdim. Tam bir psikolog odasıydı, dinlenme koltuğu bile vardı. Gidip dinlenme koltuğuna oturdum. Gilan elini saçına götürdü ve endişeli olduğunu belirtmek ister gibi saçını karıştırdı.
'Sakin Gilan.' diye uyardım. Direk bana baktı.
'Ölebilirdin seni salak! Bu oyunun fazla uzun sürdü.' dedi. Geriye yaslandım ve gözlerimi kapattım.
'Ölümle bu ilk tanışmam olmayacaktı. Diğer deneylerde kalbim durmuştu ve sen çalıştırmış tın.' dedim Şaşkınlıkla gözleri büyüdü.
'Hatırlıyor musun?' diye sordu. Gülümsemekle yetindim.
'Her şeyi değil, sorun da bu.' dedim.
'Daha fazla devam edemeyeceğimizi biliyorsun.' dedi. Başımı salladım.
'Buradan çıkacağız Gilan ama benim oyunum daha bitmedi.'
Sözümü bitirir bitirmez kapı açıldı ve içeriye kızlar girdi. Kızlar bana hiç bakmadan direk Gilanın yanına gittiler.
'Hafızası geri gelmiş mi?' diye sordu Mac. Hafızamı kaybetmiş gibi davrandığım dan Gilan oyunumu bozmadı.
'Hayır, aksine her şeyi unuttu.' dedi.
'O zaman öldürün gitsin.' dedi Pixie. Bunlar neden benden bu kadar nefret ediyorlardı ki?
'pardon ama sadece hafızam yok sağır değilim.' dedim.
Hepsi bir anda bana döndü. Hepsinin gözlerinde nefret vardı, sadece bir anlığına Mac'in gözlerinde hüzün gördüm.
Bir yolunu bulup Mac ile yalnız kalmalıydım. Ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizem Şelalesi: Yok Oluş...
FantasyOlayların üzerinden tam olarak altı ay geçmişti. Herşey normale dönmüştü. Tabi o siren sesini duyana kadar! Her şehirde acil durumlar için yapılmış bir sığınak ve herkesi uyarmak için bir siren bulunur. Bu siren sesini hiç duymayacağımı sanırdım. O...