Bölüm Başlığı

24 1 0
                                    

Her şey anlamını yitirmişti, kimseyi görmek istemiyordum. Kovadan boşalır gibi yağmur yağıyordu. Annem ve babam karşımdaydı, yüzünü unuttuğum adam şuan abimin üzerine toprak atıyordu, bizi gittiğinde beri arayıp sormayan annem gözyaşlarına boğulmuştu. Sakince onları izliyordum, Ayaz tedirgin bir şekilde elimi tutuyordu. Derin bir ağacın altına çökmüş sessizce izliyordu olanları. Babam bir toprak daha attığında elindeki küreği aldım "bırak" dedim. Sesim kırılgan çıkmıştı, ağlamamak için direniyordum. Çünkü abim bu adamın karşısında ağlamamı istemezdi. Babam korkarak bana baktı "kızım" diyerek bana uzandı "kızın değilim ben seni bırak şu küreği" diyerek küreğe vurdum sonra gelenlere ve hocaya bakarak "çıkartın onu oradan görmüyor musunuz yağmur nasıl yağıyor?" Annem kolumdan tuttu "bırak kolumu çıkart onu oradan" annem sessizce ağlıyordu "yapma" dedi yalvarır gibi çıkmıştı sesi. "Anne sen yapma nasıl bu kadar kolay kabullenebiliyorsun, ya hatırlasana abim nefret ederdi yağmurdan." Artık ağlamaya başlamıştım, dizlerimin üstüne çöktüm "abi kaldırmıyorlar seni" Ayaz'a döndüm. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu. Anlamıştı ondan istediğimi ağzıyla mırıldandı "yapamam" okumuştum ve ağlamam daha şiddetlenmişti. Güçlü olmalıydım ve ayağa kalktım, "onu hemen oradan çıkartın" son sözlerim bu olmuştu. Sonrasını hatırlamıyorum, sonrası karanlık.
AYAZDAN;
Yağmur şiddetini arttırmıştı, Öykünün elini bir an bırakmadım. Onu öyle yorgun görmek, üzgün görmek dokunuyordu yüreğime ama yapabilecek bir şeyim yoktu. Abisini geri getiremezdim. Birden elimi bıraktı ve babasının yanına gitti bağırmaya başladı ağlamıyordu zor dayanıyordu biliyorum ama ağlamıyordu. O bağırırken gözümdeki yaşı daha fazla tutamadım ve istemsizce aktı, kimse görmeden sildim. Öyküye bakarken birden düştüğünü gördüm ve hemen koşarak onu tutmaya çalıştım. Bayılmıştı, "öykü aç gözlerini" bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamıyordum. Hemen kucağıma alıp arabaya bindirdim ve eve götürüp yatağına yatırdım. Benim güzel sevgilim, ne kadar da yıprandı, hasret kaldım gülen gözlerine. Kapı çaldığında hemen açtım gelen İrem ve Yiğitti "Nasıl" dedi irem üzgün bir şekilde "uyuyor" dedim ve içeri girdik.

1 hafta sonra;
Herkes sürekli gelip bir şeyler yedirmeye çalışıyordu. Annem ve babam evdeydi, ama odama sokmuyordum. Ayaz ise hergün yanıma geliyordu. Her geldiğinde tersliyordum onu, çünkü ben gidecektim. Gidecektim ve onu arkamda bırakmak istemiyordum. Böylesine tarifsiz bir acı çekmesini istemiyordum ama o ısrarla hep geldi yanımda oldu. Yataktan kalkıp aynaya baktım, bu insanı tanımıyordum. Bu ben değildim, aynaya dikkatlice baktım ve yüzümü canlandırmak için bir şeyler sürdüm. Pantolonumu ve kazağımı giyip aşağıya indim "iyi akşamlar" dedim annem ve babama ikisi aynı anda "kızım" diyerek ayağa kalktılar. O an yine gözüm doldu şu tabloyu o kadar çok görmek isterdi ki abim. Gülümseyerek onlara baktım "benim biraz işim var, çıkıyorum ben" babam tam ağzını açacaktı ki "sakın nereye diye sormayın. Şu yaşıma kadar sana hesap vermedim" diyerek montumu giydim ve çıktım.

Yavaş adımlarla yürümeye başladım ilk bir sahile oturdum ve denizi izledim iyice içime çektim, gözlerimi kapattım. Abimle olan gülüşlerimiz, kahkahalarımız aklıma geldi. Yüzümde bir gülümseme oluştu gökyüzüne baktım "az kaldı" diye mırıldandım ve telefonu çıkarttım. Ayaz'ı aramayacaktım, İremi aradım ilk çalışta açtı "canım" dedim en içten sesimle o da karşılık verdi hemen "söyle güzelim benim nerdesin" dedi.
-İrem ben sahildeyim öyle Deniz'i izliyorum bir sesini duymak istedim
-Geleyim mi yanına? Ayazla mısın?
-Gelmene gerek yok, değilim nerde bilmiyorum aramadım. 

İrem'in derin bir iç çekişini duydum. Sonra devam etti ''geleceğim söyle nerdesin'' ''ben gidiyorum İrem uzaklara özür dilerim ama yapamıyorum. Ayaz'a Berk'e kendine çok iyi bak olur mu yalvarırım kimseye bir şey deme. Biliyorum diyeceksin ama o zamana kadar ben buradan gitmiş olacağım. Birbirinize iyi bakın seni seviyorum. Ayaz'a söyle onu severek öleceğim''

Cevap vermeden kapattım telefonumu ve ayağa kalktım işte her şey hazırdı, gözyaşlarımı sildim ve bir adım attım. Yaptığımın ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu kestiremiyordum ama yapmalıydım. Abim yokken ben nasıl yaşardım ki bir kere ona saygısızlık olurdu bu. 

Deniz kenarındaydım artık, adım atsam düşecektim ama cesaret edemiyordum. Etrafta bir kaç çift vardı başka kimse yoktu. Gözlerimi kapattım ve Ayaz'ın gözleri aklıma geldi bir daha onu göremeyecektim ağlamam şiddetlendi ve deniz kenarında ayaklarımı denize vererek oturdum ''özür dilerim, özür dilerim'' diye mırıldanıyordum. Kendimde tekrar o gücü bulduğumda ayağa kalktım ve içimden saydım ''bir, iki, üç''te kendimi serin sulara bıraktım. Etraftakilerin çığlıklarını duymuştum sadece denizin içinde hiç çırpınmadım ve kendimi bıraktım.

AYAZDAN;

İrem'in telefonundan sonra hızlıca Öykü'yü aradım. Yiğit ve Berk bir yerde ben bir yerde arabayı hızla sürüyordum ''yapma bebeğim yapma güzelim'' diye sayıklıyordum. Telefonum çaldığında hızlıca baktım ''Efendim Yiğit'' ''abi göztepe sahilinde bankta'' cevap vermeden telefonu kapattım ve hemen arabayı oraya sürdüm, yakındık çok geçmeden gördüm ve Yiğit'in yanına gittim ''ne yapıyor'' ''anlamadım bende bir ara ayağa kalktı şimdi oturuyor'' Yiğit anlatırken gözlerimle Öykü'yü izliyordum. Yiğit'in sırtına vurdum ve hafif adımlarla yürümeye başladım. İçimde bir korku vardı, yürürken Öykü ayağa kalktı ve kendi kendine mırıldanıp kendini denize attı. ''Öykü'' bağırarak denize koşmaya başladım ve kendimi hemen suya attım. Öykü kendini bırakmıştı, gözlerini kapatmıştı hızlıca onu tutmaya çalıştım nefesim daralıyordu sonunda Öykü'yü tutmuştum ve kollarıma almıştım. Yavaş yavaş yüzmeye başladım. Berk ve Yiğit bekliyorlardı, gittiğimde kayalardan Öykü'yü çağıramadım, nefes alışverişlerini duyuyordum ama çok yavaştı. Berk'te hemen kendini denize attı ve Öykü'yü çıkardık. 

Ambulansın gelmesiyle oksijen verdiler hala kendinde değildi ben ise boş boş bakıyordum. Hastaneye geldiğimizde Öykü'yü bir odaya aldılar bende başında durdum. Koltukta uyuyakalmıştım ta ki Öykü'nün öksürmesine kadar bana bakarak ''neredeyim ben'' ayağa kalkıp hemen yanına gittim ''hastanedeyiz.'' Sarılmak istiyordum ama kızgındım ona, beni bırakıp gidecekti. Öykü ''özür dilerim'' dediğinde gözlerinin içine baktım. Biraz daha doğruldu ''bencilce davrandım sizi düşünemedim, sizde benim kadar acı çekecektiniz düşünemedim. Biliyorum seni çok korkuttum ama dayanamadım'' Öykü'nün elini tuttum, başını öptüm. ''Sana kızgındım ta ki bana bakana kadar Öykü, bebeğim ben sen olmadan yaşayamam. Gözlerin gözlerime değmezse olmaz, istersen başka şehirde yaşarız istersen seninle kalırım ama sensiz yapamam. Anladın mı beni? Zor zamandan geçiyoruz ama atlatacağız'' Öykü masumca bakarak ''geçecek mi'' kollarımı açtım ve sarıldım ''alışacağız'' 



Bensiz YapamazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin