21

1.1K 102 40
                                    

Zaman geçiyor.
Günler
Haftalar..
Belkide yıllar.
Ama asla o acı geçmiyor. Canınız acıyor. Söyleyemiyorsunuz. Ona o kadar ihtiyacınız var ki. Siz kendinizi sadece onun kolları arasında güvenli hissederken , artık sizin yerinize başka biri olması , can atıyor işte. Bu artık Kelimelere dökülecek bir şeyin olmadığını biliyorsunuz. Veya pat diye anlatılacak?
Onun yerine bir köşede sessizce zamanın acınızı unutmayı bekliyorsunuz.

Aslında kendimi yalnız falan hissetmiyordum.Kendimi yalnız hissetmem için, ilk önce kendimi hissetmem gerekiyor.Benim ise içimde kıca bir boşluk var.Hiç olmayacak bir şeyi bekliyormuş gibi...

---

Asansörün düğmesine bastım ve ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarıya verdim. Kafamı demir duvara yasladım ve elimin tersi ile yüzümü sildim.
Her şey bitmişken neden yeniden ortaya çıkmıştı ki? Daha çok canım acıdığını görmek için mi? Eğer nedeni buysa bunu başarmıştı!

Anahtarı duvara astım ve ayakkabılarımı çıkardım.
-"Claairee!"
Ses gelmeyince salona doğru gitmeye başladım.

Birini ses tonuna kadar özlemeyi bilir misiniz? Ona bakıyorsunuz, ve dokunamayacağınızı biliyorsunuz. Ve bu sizi bitiriyor.
Aynen şuan böyle hissediyordum. Ne kadar ondan nefret etsemde onu deli gibi özlüyordum işte.
Zaman bi b*ka yaramıyordu işte. Veya en azından bende .

Kapının açılma sesini duyunca aniden gözlerimi sildim ve koltukta oturur vaziyete geldim.
-"Hey!" Dedi Claire elindeki apzına kadar dolu olan poşetleri yere bırakırken.
-"Hey." Sesimin çatlak çatlak çıkması ile kendi kendime küfrettim.
-"Ağladın mı sen?" Yanıma oturdu ve ondan kaçırdığım gözlerime baktı. "Skylar yine ne oldu?"
-"Yok bir şey." Dedim kollarımı göğsümde birleştirdim ve arkama yaslandım.
-"Skylar?Hey canım ne oldu? Anlat bana? Biri sana bir şey mi dedi?"
-"Hayır bir şey yok."
-"Skylar?"
-"Onu gördüm." Dedim en sonunda.
-"Kimi?" Dedi yüzü bir anda korkulu bir hale girerken .
-"Onu işte ." İsmini söylemek falan istemiyordum."Onu."
-"Nerede?"
-"Arka bahçede otururken önüme çıktı işte."   Derin bir nefes aldım.
-"Buraya mı geldi o?" Dedi biraz da sinirli bir halde. Bu kadar şaşırmasına inanamamıştım doğrusu.
-"Bilmiyorum."
-"Herneyse aç mısın?" Dedi terlemiş ellerini kotuna silerken. Kafamla onu onaylayınca devam etti."Sen odana git biraz dinlen bende bir şeyler hazırlayalım olur mu?"

Tamam dedim ve odama gittim. Yatağıma yatarken hala onu düşünüyordum.
Bana uzun uzun bakması ve sonra arkasına dönmesi. Onu öyle görünce canım acımıştı.

Bir anda öksürmem ile hızla ayağa kalktım.
-"Claire!" Ses gelmeyince ayağa kalktım ve mutfağa doğru gitmeye başladım.

Kapıyı tam açacakken Claire in sesi geldi.
-"Ne işin var senin burada?" Telefon ile konuşuyordu.  "Hastanedeki konuşmamızı unutma. Bir daha Skylar'ın karşısına çıkmayacaktın!" Sesini daha da indirdi. "Ne kadar sorumsuzca bir davranış sergilediğinin farkında mısın? Sana inanamıyorum ." Bekledi. "Hayır. Alice'i falan anlatmadım. Hiç bir şey söylemedim. Sadece onun iyi olmasını istiyorum tamam mı? Bu aptal oyunlarla kafasının karışmasını istemiyorum. Çok kırıldı." Sustu . "Bir daha onun karşısına çıkma Cameron. Ve buradan git." Sinirle sesini arttırdı.
Claire neyi biliyordu ki. Beni üzmek istememek de ne demekti ki şimdi.
O hastaneye mi gelmişti?
Alice i anlatmamak da neydi?

Hızla kapıyı açtım. Claire de bunu beklemiyor olacakki elindeki telefonu az kalsın düşürüyordu.
-"Heey." Dedi gülerek ."Yemek olmak üzere-"
-"Kapa çeneni Claire!" Diye adeta kükredim." Bana neyi anlatmadın!"
-"Senden hiç bir şey saklamam. Biliyorsun."
-"Claire salak rolü yapma! Duydum!" Masanın üzerindeki bardağı hızla yere attım. Bir kaç parçaşı bana sıçramıştı ama umrumda değildi.
-"Sakin olur musun!"
-"Olmama! Şimdi bana anlat! Cameron hastanede miydi!"
-"Evet." Dedi sesi fısıltı gibi çıkarken.
-"Birde sana en yakın arkadaşım diyordum." Bekledim "Senin arkadaşlığın, bu muydu! Benim canım acırken , aslında gerçekleri biliyor muydun!" Çoktan ikimizde ağlıyorduk.
-"B-ben özür dilerim g-gerçekten. Ben sandım ki-"
-"Ne sandın Claire! Canım ne kadar yandığını en çok sen bilirsin! Sen , sen bunu nasıl yaptın bana!" Bir elimle kendimi işaret ediyordum. O ise tezgahın en kenarına yaslanmış ağlıyordu.
-"Onu bir daha görmezsen daha iyi olur diye düşündüm. O bana , artık Skylar ın yanında olacağım dedi ben de" dedi hıçkırarak. "Onun yanındayken bunlar oldu dedim. Yine yanında olursa, bu sefer gerçekten seni kaybetmekten korktum Skylar. O camın arkasında kız kardeşine, ölecek mi yaşayacak mı bilmeden -"
-"Sus! Onu bir daha görmezsem!" Dedim "Merak etme beni de bir daha görmeyeceksin." Ona sinir bir şekilde sırıttım ve odama doğru yürmeye başladım. Arkamdan ismimi söylediğini duyabiliyordum. Ve özür dileyişini.
Odaya girince hızla kapıyı ardından kapadım ve kapıyı kitledim. Onun kapıyı tekmeleyişine aldanmadan , buraya geldiğim büyük sırt çantamı yatağın altından aldım.
Gardırobumun kapağını ardına kadar açtım ve tüm kıyafetlerimi içine bocaladım. İçine bir kaç tane karakalem koydum. Ayrıca kitaplarımı da.Üzerimdekileri değiştirdim ve bir pantolon giydim.
Tam kapıyı açacakken gözüm masanın. üzerindeki kolyeye ilişti.
Yıldız.
Elime aldım ve göz yaşlarım yeniden kendi özgürlüklerini ilan ettiler. Onu cebime sıkıştırdım. Gardırobun üzerindeki cüzdanımı da çantaya attım ve fermuarını çektim.

paint • cameron dallasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin