31

510 60 35
                                    

Ölüm daha huzurlu ,kolay
Yaşamak ise daha zor

bridges - broods

-"Hem Ne gereği var ki" elime zorla tutuşturulan bir kaç elbiseyi kolumun altında düşmemesi için daha da sıkılaştırırken Sam'e döndüm.
-"Nasıl ne gerek var! Bu önemli bir şey Skylar.. Şey gibi ... ." Pek kalabalık olmayan  mağazada etrafına bakındıktan sonra derin nefes aldı. Bir kaç saniye durakladıktan sonra sinirle konuştu. " Önemli bir şey işte. Hayatında sadece bir defa başına gelebilecek bir şey, yıllar sonra albümünü açtığında ve fotoğraflarını gördüğünde gülümseyeceğin şey!"

benim sabahtan beri oralı olmadığım ama Sam'in inatla sabahtan beri benimle kavga ettiği konuya gelirsek...
Mezuniyet Balosu...
Bu geceyi bana göre ter kokusu, aşırı ses, ve gecenin sonu gelmeden kafayı bulan aptallar ile nitelendire bilsekte , Sam için çok farklıydı.
Galiba bunun Disneyin o gençlik filmlerindeki harika balolar gibi olacağını düşünüyordu.

-"Herneyse, hem ben hiç baloya gitmedim tamam mı?. " dedim ona dönerek. artık şu aptal ve hiç bir yere gitmeyen konuşmamızın bir an önce bitmesini dilerken bir andan da kendi kendine söylenen Sam' e döndüm.
-"Hiç mi!" İyice büyüttüğü ela gözlerini göz kamaştırıcı elbiselerden alıp bana döndürdüğünde 'hayır' dercesine kafamı iki yana salladım.

Kollarımın üzerine bir tane daha siyah bir elbise bıraktıktan sonra omuzlarımdan tutup kabinlere doğru çevirdi...

Kaninde asılı bir vaziyetde duran herhangi bir siyah elbiseyi daha üzerime geçirdikten sonra herzamanki gibi Sam'in önünde dikildim.
Ve herzamanki gibi elini çenesine koyup yarım saat beni inceledi , sonra heerzamanki gibi beni yeniden kabine yönlendirdi.
Yeniden ve
Yeniden...
İçimde ona olan nefret öfke iyice büyürken sinirle içeriye yeniden girdim.

Kabinin bir kenarında atılı duran sırt çantamın içinden mesaj sesi geldiğinde hızla elimdeki elbiseyi bıraktım .

Lütfen eve gelir misin?

Kapıyı açan kişinin ağlamaktan gözleri şişmiş bir Cameron'u beklemiyordum. Saçları iyice birbirine girmiş ve dudakalrı da iyice kızarmıştı. Yere diktiği gözlerini elinin tersi ile sildi ve burnunu çekti.

Orada beklemek yerine elimdeki çantamı evin bir köşesin fırlatıp kollarımı  boynuna doladığımda yüzünü boynuma soktu ve derin bir nefes aldı.
-"Ca-cameron?" Onu bu hale sokacak şeyden ne kadar korksamda hemen öğrenmek istiyordum. " Ne oldu?"
-"Konuşmak istemiyorum." Küçük bir çocuk gibi mızmızlanarak konuştuğunda nedensiz bir şekilde gülümsedim ve ondan ayrıldım.
-"Came-" 
-"Sadece böyle duralım tamam mı?" Yeniden uzun kollarını belime sardığında deli gibi merakımın sonunda konuşmak yerine sustum  ve sessiz evde onun hızla alıp verdiği nefesini ve bir kaç hıçkırışını dinledim.

Koltukta yanına yatıp ona döndüğümde gerçekten çok yakınımdaydı. Yavaşça verdiği sıcak nefesini bile yüzümde hissedebiliyordum.
-"İyi misin?"  Fısıltı gibi çıkan sesime karşı evet dercesine kafasını salladı.
-"İyiyim .... şimdi." 
Elimin tersi ile yanağını okşarken o ise gözleri kapalı bir şekilde öylece karşımda duruyordu.  O , o kadar güzeldiki sanki dokunulduğunda bir anda kaybolucak ve sizde o hep alışkın olduğunuz kabuslarınızı rüyalara dönüştüren kişiyi kaybedecektiniz.

Nedenini bilmesemde kendimi ona bağlı hissediyordum.
Sanki onsuz yaşayamazmışım gibi...
Onu kaybetmek bile aklımın ucundan dahi geçtiğinde nefes alamıyormuşçasına hissederken ya bir gün beni bırakırsa da yalnız başıma kalırsam korkusu bazen aklımı kurcalayan en büyük soru oluyordu.
Veya sorunum...

paint • cameron dallasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin