BÖLÜM 4 HASTANE

119 16 2
                                    

MISRA'NIN ANNESINDEN;

"Nerede bu kız ? Hiç bu kadar geç kalmazdı Serdar. Nerde bu kız aklımı kaçıracağım."

"Bilmiyorum Melek bilmiyorum. Polisimi arasak ki ?"
Derken aniden bir telefon geldi tanımadığım bir numaraydı. Aklıma Mısra'ya kötü bişey olacağı düşüncesi beni mahvediyordu. Düşüncelere dalmışken Serdar'ın çoktan telefonu açmış olduğunu  gördüm. Dinlemeye başladım. Bir erkek sesi " kızınız sahil kenarında bulundu. Durumu ağır. Şuan hastanede."diyordu. Kalbime bir hançer saplandı o anda. Dizlerimin üstüne çöküp ağlamaya başladım. Durumu ağır da ne demekti ? Serdar beni kolumdan tutunca kafamı kaldırıp ona baktım bana "Haydi Melek. Gitmemiz lazım Mısra hastanedeymis." Diyiverdi. Hastanede kelimesi bir kere daha saplandı kalbime. Evden nasıl çıktığımı bilmiyordum. Arabadayken gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Engel olamıyordum. Hastaneye geldiğimizi öğrenince attım kendimi arabadan. Kızım... kızım neredeydi?  Danışmadan yogun bakımda olduğunu öğrenince dünyam başıma yıkılmıştı. Yoğun bakıma alınacak kadar neyi olabilirdi?  Yoğun bakımın canımdan baktım kızıma kıpkırmızıydı. Sanırım ateşi vardı. Yüzünde cizikler vardı. Kolu alçıdaydı. Ne olmuştu ona böyle ? Ne olmuştu? Doktor odadan çıkınca hemen yanına koştum.
"Doktor bey neyi var kızımın? "
"Kızınızı sahilde bulmuşlar. Soğuktan donmak üzereyken gelmişti buraya. Sandığımız üzere başı dönüp düşmüş. Kolunun üstüne düştüğünde kolunda çatlak oluşmuş. Kafasını yere çarpmıs, baya bir kan kaybetmiş. Kan bulundu. Fakat iç kanama olmasından korkuyoruz. Anlamak için uyanmasını beklemek zorundayız. Beklemekten başka çaremiz yok."

Doktor sözlerini bitirince yanımızdan ayrıldı. Nasıl uyanmaktan başka çaremiz yoktu ? Ya uyanmazsa?  Tanrım kafayı yemek üzereyim. Cama gidip ellerimi cama koydum.
"Bebeğim lütfen. Lütfen bebeğim. Hadi uyan bitanem hadi canım. Uyanman gerekiyor hadi bebeğim. Sen çok güçlü bir kızsın. Hadi bebeğim uyan nolur."Derken ayaklarım da takât kalmamıştı. Serdar'a gidip sarıldım ona. O da çok korkuyordu. Ona bişey olmasından çok korkuyorduk.
                         *********
Aradan bir gün geçti. Mısra hala uyanmamıstı. Gün geçtikçe ölüyordum. Ya bir daha uyanmazsa? Cama doğru ilerlerken Mısra'nın kıpırdadığını gördüm. Cama yapısıp
"Mısra,kızım,bitanem uyan hadi bitanem" Derken doktor odaya girdi. Işıkla gözlerine bakarken nefes alış verislerinin düzeldigini ve kendine geldiğini fark ettim. Çok şükür Allah'ım. Çok şükür. Doktor çıkarken
"Iç kanama felan yok kızınız çok güçlü çıktı. Bir kaç saate uyanır. Odaya girebilirsiniz, fakat çok fazla yormayın. Ha bir şey daha. Kızınızı bir psikoloğa götürmenizi tavsiye ederim." Diyip yanımızdan ayrıldı. Götürecektim. En kısa zamanda Mısra'yı psikoloğa götürecektim.
                       *********

Saatler geçmek bilmiyordu. Kendine gelmiyordu Mısra. Serdar'a döndüğümde koltuklardan birinde uyuyakalmıstı. Onu uyandırıp eve gitmesini sağladım. Onunla konuşmayı bitirince Mısra'nın bir şeyler sayıkladığını gördüm. Odaya girdiğim de "Can, ne olur dön Can ne olur." Dediğini duydum. Tanrım! Yine mi Can ? Bu çocuk yüzünden kendine yapmadığını bırakmamıstı. Onu izlemeye devam ederken gözlerini açtı. Şükürler olsun ki açtı gözlerini.

"Anne ?"
"Efendim meleğim?"
"Nerdeyim ben?"
"Hastanedesin bitanem bişey yok sakin ol." Dediğimde kafasını olumlu anlamda salladı. Koluna baktığında gözünde bir endişe vardı.
"Anne ? Anne koluma ne oldu ?"
"Catlamıs bebeğim önemli bir şey yok sen dinlenmene bak." Diyip saçlarını öptüm. Bu Can işi gittikçe canımı sıkmaya başlamıştı. Kendine cok fazla zarar veriyordu
Mısra'dan;

Uyandığım da hastanedeydim. Evet ama neler olmuştu. Ahh evet. En son yere düşmüştüm. Sanırım tekrar kalkamadım. Başımda annem vardı. Çok üzgün ve yorgun gözüküyordu. Kolum feci şekilde ağrıyordu. Çatlakmıs. Peh peh. Hiçbir şey kalbim kadar acımıyordu. Başım da çok şiddetli bir ağrı vardı. Sanırım kafamı çarpmıstım. Ne harika! Kim bilir kan gün kalacağım bu lanet yerde! 
                      ********
Aradan iki gün geçti. Kendimi çok iyi hissetmiyordum ama öyle gösteriyordum. Annem üzülmesin. Benim yüzümden çok acı çekti zaten. Abimin ölümü zaten onu mahvediyordu aklına geldikçe. Benimde böyle içten içe öldüğümü görsün istemiyordum. Ah Can! Ne hale getirdin beni Can. Neyse düşünmek istemiyordum. Müzik dinlemek isteği kapladı içimi. Önüme gelen ilk şarkıyı açtım. "Vay"
Her ayrılık zor
Bin yıldır söyler dururum
Öğrenmiyor kalp
Görüldüğü üzere durumum

İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş?

Vay, yine mi keder?
Ama artık yeter!
Yine kapıda kara geceler...
Vay, çileli başım
Ortasında kışın
İyice beter...

Bu zor günler de
Elbet geçer bir gün
Herkes farkında
Herkes nasıl üzgün

İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş.

Vay, yine mi keder?
Ama artık yeter!
Yine kapıda kara geceler...
Vay, çileli başım
Ortasında kışın
İyice beter...

Bu zor günler de
Elbet geçer bir gün
Herkes farkında
Herkes nasıl üzgün

İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş.

Şarkı biterken artık yatmam gerektiğini anladım ve kulaklığı çıkarıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Evet arkadaşlar bir bölüm daha bitti. Bu bölüm biraz aceleye geldi. Kusura bakmayın. Yeni bölüm en kısa zamanda gelecek. Kendinize iyi bakiin :**

SENİ BULACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin