BÖLÜM 5 SAHIPSIZ MEKTUPLAR

109 15 2
                                    

Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. Evden dışarı çıkarmıyorlardı. Ben deli değilim! 18 yaşındayım. Üstelik iyiyim de. Neden ev ? Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Doktor rapor verdiği için okula da gidemiyordum. Ne harika! Arada bir Buse'yle Enes geliyordu. Iki gündür onlar da gelmedi. Anlayacağınız sıkıntıdan öldüm. Bende bu sıra da bilin bakalım ne yaptım. Doğru tahmin ! Tabi ki Can'la ilgili. Mektup yazmaya başladım ona. Yaşadıklarımı anlattım,onsuz hayatı anlattım. Yalvardım yine dön diye. Bugün bir tane daha yazacağım. Içimden müzik dinlemek geldi. Müziksiz hiçbir şey yapamam. Açtığım şarkı "ölünce sevemezsem seni"
Toprağından dönsün yüzüm
Ölünce sevemezsem seni
Kan ağlasın iki gözüm
Ölünce sevemezsem seni

Hak rahmetin görmeyim
Gonca gülün dermeyim
Muradıma ermeyim
Ölünce sevemezsem seni

Yaşamak yıldızlarda
Seninle olmak istiyorum
Sevişmek hüner değil
Yanında kalmak istiyorum
Yaşamak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum

Ben bu yerde ölsemde
Ay yüzlüm yine elde
Muhtaç olayım namerde
Ölünce sevemezsem seni

Yaşamak yıldızlarda
Seninle olmak istiyorum
Sevişmek hüner değil
Yanında kalmak istiyorum
Yaşamak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum

Yaşamak yıldızlarda
Seninle olmak istiyorum
Sevişmek hüner değil
Yanında kalmak istiyorum
Yaşamak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum

Şarkı devam ederken bende yazmaya başladım.:

"Selam Can;
Nasılsın? Nasıl gidiyor? Mutlu musun oralarda ?

Bana deli diyorlar Can. Sahi den öyle miyim? Ölen birinin arkasından bu kadar yas tutulmaz diyorlar. Haklılar mı? Gerçekten öldün mü sen ? Hayır! Tabi ki ölmedin. Beni bırakamazsın ki sen. Kıyamazsın ki bize."

Yazarken şarkı bitmişti. Bu sefer kıyamamdım ikimize şarkısını açtım.

Ölümcül aşklar vardır ya
Kaderi zorlayan
Ben kader bekçisi oldum bir tek toz kondurmadım
Sen şimdi gidiyorsun ya halimi bir gram sormadan
Ruhumu unuttun galiba olanlara zor dayansam da

Lütfen şunu unutma
Dayanamadığın anda
Katlanamadığın zamanda
Gururun son bulduğunda
Umarım orda olurum

Gerek var mı sence
Kaçıp gitmek ne çare
Zor durumlarda bile
Kıyamadım ikimize
Kıyamadım sevgimize

Ölümcül aşklar vardır ya
Kaderi zorlayan
Ben kader bekçisi oldum bir tek toz kondurmadım
Sen şimdi gidiyorsun ya halimi bir gram sormadan
Ruhumu unuttun galiba olanlara zor dayansam da

Lütfen şunu unutma
Dayanamadığın anda
Katlanamadığın zamanda
Gururun son bulduğunda
Umarım orda olurum

Gerek var mı sence
Kaçıp gitmek ne çare
Zor durumlarda bile
Kıyamadım ikimize
Kıyamadım sevgimize

Sonra devam ettim;
"Kıyamazsın değil mi Can ? Bize kıyamazsın. Şaka yapıyorsun değil mi ? Bir yerlerde saklanıyorsun. Tabi ya saklambaç oynuyoruz. Ama yeter Can çık artık. Bulamıyorum seni tamam pes ediyorum artık. Sen kazandın tamam. Dön artık çık gel. Yine sarıl bana. Trip atmayacagım sana söz veriyorum. Beni niye bıraktın demeyeceğim. Yeter ki sen dön Can yeter ki dön." Artık gözyaşlarım sayfayı ıslatırken yazdığım kağıdı katlayıp zarfa koydum. O zarfı da diğerlerinin yanına ekledikten sonra acıktığımı fark ettim. Aşağı indigimde evde bir sürü insan yarı ağlamaklı bana döndü. Neler oluyordu? Hayır yani öldüm de rüya mı görüyorum? Kalabalık hâlâ bana bakarken gözlerim annemi arıyordu. Bulup yanına gittim ve

"Anne neler oluyor? Bu insanlar neden burda ? Ve neden ağlıyorlar? "

"Hiç tatlım. Onlar benim arkadaşlarım. Acıklı bir video vardı o yüzden." Diyerek beni gecistirdi. Hadi ama tabiki inanmadım. Neler dönüyordu burada ? Her neyse fazla kafa yormadan mutfağa doğru ilerledim. Ahh lütfen biri bana abur cuburların yerini söylesin! Ses yok mu ? Peki. Ne yiyeceğim ben şimdi diye düşünmeye başladım. Öyle pek becerikli bir kız değildim. Ama makarna yapabilirdim. Evet makarna yapacaktım. Bir yandan makarnaları ve pisirecegim kabı ararken diğer yandan da ilk makarna denememin Can'la olduğunu hatırladım. Hastaydı Can. Annesi de çalışıyordu. Beni aramıştı. Acıkmıs ne yiyeceğini bilmiyordu. Hiç düşünmeden olduğunun gitmiştim. Daha 14 yaşındaydım. Doğru düzgün yemek yapmayı bilmiyordum. "Sanki şimdi biliyosun da." Lanet olası ses bir şeye de karışma diyip onu susturdum. Devam edelim biz. Birlikte önce makarnaları kırmıştık. Sonra suya atıp kaynamasını bekledik. Hayatımda yaptığım en eğlenceli yemekti. Bana evlendigimiz de yemekleri birlikte yapacağımıza dair söz vermişti. Ne kadar da güzeldi. Düşüncelerle dolan gözlerimi silip makarnaları kırdım ve suya attım. Tuzu da ilave edip haslanmasını beklemeye başladım. O sıra da boynum kaşınmıstı. Elimi boynuma götürdüm ve kolyeyi fark ettim. Bu da Can'ın yaş günü hediyesiydi. Sürekli takardım evet. Fakat gittiğinden beri hiç çıkarmaz oldum. Eksik hissediyorum çıkardığım zaman. Camdan dışarı bakmaya başladım. Küçük kızlar oyun oynuyordu. Bizde burda oynardık Can'la. Ilk öpücüğümü burada evcilik oynarken almıştım Can'dan. Ahh yeter artık nereye baksam Can! Nereye baksam anılar. Neden yapıyorsun bunu Can? Beni anılarımızla neden boğuyorsun Can ? Derken ocaktaki suyun taştığını gördüm. Ortalığı temizleyip makarnaları süzdükten sonra tencerenin içine yağ ve haşlanmış makarnaları tekrar koydum. Yemek hazır olana kadar bende tabak ve çatal çıkardım.
***********
Yemek pismisti. Yemeği bitirmiştim bile. Elime sağlık dedikten sonra bulaşıkları makineye tıkıp mutfaktan çıktım. Salondakiler gitmişti. Annemse ne yapacağım ben ? Nasıl söyleyeceğim diye kendi kendine konuşuyordu. Neyi söyleyecekti? Kime söyleyecekti? Ne zaman söyleyecekti?

Selaam :) okuyucu sayısı arttıkça bölüm yazasım geliyor. Bu gidişle hergün Iki - üç bölüm yazarım sanırım. Hepinizi seviyorum hoşçakalınn :**

SENİ BULACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin