BÖLÜM 14 ANLATACAGIM..

95 9 6
                                    


Üç gün olmuştu. Onun ölümden dönmesinin üstünden koca üç gün geçmişti. Ne mi olmuştu? Anlatayım. O gün ameliyata girdi Anıl. Çok zor bir ameliyat geçirmiş. Beyninde bir kısım hasar görmüş. Ayakları tutmayabilir,yürüyemeyebilirmis. Dün uyandı. Uyanana kadar yoğun bakımda kaldı. Bu sırada iki kere kalbi tekledi. Ama yine döndü. Babasına söylediler hastanedekiler. Bugün gelecekmis. Merak etmiyor değildim. Her neyse. Eve temiz giysiler almak için gitmiştim. Çok yorgundum. Şu üç günde canımdan can gitmişti. Böyle bir şeyi kim yapardı ? Ona kim kıyardı?

Evin kapısına geldiğimde anahtarları çıkarıp kapıyı açtım. Doğruca yatak odasına gittim. Her yer her yerdeydi. Yatak kanlar içinde etraf darmadumandı. Sanırım buraya gelip dövmüsler. Lanet olasılar! Gardolabı açıp bir kaç bluz ve iki eşofman koydum. Bluzları aynı Anıl gibi kokuyordu. Ya geri dönmeseydi? Ya ölseydi? Ne yapardım bilmiyorum. Gözyaşlarım akmak için cabalarken kafamı yukarı kaldırıp geri gitmelerini sağladım. Tam gardolabı kapatacakken bir fotoğraf durdurdu beni. Bir kadınla küçük Anıl. Annesiydi sanırım. Ahh! Ne de mutlularmıs. Ölüm onu almış Anıl'dan. Az kalsın Anıl'ı da benden alıyordu.

Gardolabı kapatıp kıyafetleri bir cantaya koydum. Fermuarını çekerken göğsümde bir ağrı hissettim. Çok şiddetliydi. Nefes almamı zorlaştırıyordu.' Kansersin de o yüzden' iç sesim haklıydı. Kanserdim. Ama umrumda değildi. Usulca ölümü bekliyordum. Gözlerim yine dolarken cantayı alıp aynanın karşısına geçtim. Tanrım! Berbat haldeydim. Göz altlarım mosmor, üstüm başım kan içinde ve cok bitkin gözüküyordum. Bugün Anıl beni görecekti. Güzel görünmeliydim.

Üzerime bir şeyler almak için eve gitmeye karar verdim. Ve Anıl'ın evinden çıktım. Zaten evlerimiz yürüme mesafesiydi. Çok geçmeden eve ulaştım. Evin bahçesinden girerken kapının önünde bir erkek gördüm. Arkası dönüktü. Kapıda annemle konuşuyordu. Postacıdır diyerek geçiştirdim. Yanlarına doğru gittiğimde annem beni görüp boğazını temizledi

"Mısra? Anıl nasıl ? "

Anneme sinirli ve kırgındım. Sanki o da ölmemi bekliyordu.

"Sanane?"
derken gözüm yanımdaki tanıdık kokuya sahip olan çocuğa ilişti. Kafamı kaldırıp baktığımda... Can...

"Mısra..."

Can'dan yıllar sonra ismimi duymuştum. Ismimin güzel olduğunu o söyleyince anlardım.

"C-can..."

Dediğimde bana sarıldı. Lanet olsun! Bu da neydi şimdi ? Neden ? Neden yapıyordu bunu neden ? Çok özlemiştim sarılmasını. Her ne kadar istemesem de kendime hakim olamadım. Boynuna sardım kollarımı. O kadar huzurluydu ki... Sıkıca sarılıyordu bana. Çok sıkı. Özlemişti anlaşılan. Kafam donk edip buraya gelme amacımı hatırlayınca ondan ayrıldım.

"Hoşgeldin" diyip bir şey demesine izin vermeden içeri girdim.

Yıllarca beklediğim çocuk önümde duruyordu. Bana sarılıyordu. Beni özlemişti. Peki ben napıyordum? Ama olmazdı ki.. ona tekrar bağlanamazdım. Olmazdı. Anıl vardı. Yapamazdım. Hem bir daha gitmeyecegi de belli değildi. Tamam belki konuşmak istemiyordum ama ona neler olduğunu, neden öldü dediklerini ve bunca zaman neden gelmediğini çok merak ediyordum.

Odama girip kapıyı kapattım. Bir çanta alıp içine kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım. Fermuarı çekerken kapı tıklandı.

"Giiir!"

"Mısra.. Biraz konuşalım mı ?"

Bunu söyleyen Can'dı.

"Konuşacak neyimiz var ki ?"

"Mısra ben seni çok özledim."

Diyemedim... Bende seni diyemedim. Hayvanlar gibi özledim,yıllarca gelmeni bekledim diyemedim. Diyemem. Demem! O beni bırakıp gitmişti. Hemde dört yıl boyunca. Koca dört yıl..

SENİ BULACAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin