Serdim tüm emeğimi gözler önüne. Elimden gelen bu! Bir parçam gibi bildiğim o delikanlı, o yiğit, o adı güzel Hamza'mın soğuk göz kapaklarını indirmek oldu son amelim. Morga götürülmesi için sedye üzerinde ameliyatheneden çıkarken bizden iyi haber bekleyen ailesinin yüzüne bakamadım. Suçluymuşum gibi. Ağzında dua gözlerinde yaşlar besleyen yakınları benden evlatlarının hayati tehlikeyi atlattığı haberini duymak istiyor. Sardılar doktorların çevresini. O hiç duyulmak istenmeyen dört kelime doldurdu zahmetli sessizliği.
"Biz elimizden geleni yaptık."
Annesi kendini yere bırakırken kaçtı diğer doktor:
- başınız sağolsun.
Ölüm güzel şey. Bir de arkada bırakılanlar olmasa. Şu an yoğun bakımda, olan biten "ölen"den bihaber olduğun için mutluyum Esma ama ya uyanınca? Uyanmamayı sakın aklından geçirme!
***********************************
-Esma uyanmış!
İki haftadır uyuyan güzeli oynayan Esma'mız araladı sonunda gözlerini. İlk sözü sırıtarak "selamunaleykum" oldu. Bir kalp krizi nasıl bu kadar ağır etkiledi demeyin. Arkadaşın ve ailesinin haberi yokmuş kalbindeki rahatsızlıktan. Kitap gibi aşkı kaldıran yürekceğizi her ne olduysa dayanamamış daha fazla. Esma'yı da kaybetmenin telaşesine düşerken kendisini terk eden yari kalbini bıraktı emanet olarak. Yani anlayacağınız artık Hamza'nın kalbi Esma'nın göğüs kafesinin içinde devam ediyor mesaisine. Ameliyat nakil, vücudun tepkisi şu bu derken iki hafta geçiverdi. Tabi bu iki hafta Hamza'yı dost toprağa, Münker Nekir'in kollarına bırakmamızı; kafenin öksüz gazetede Hamza'ya ait köşenin bir müddet boş kalışını ve hüzün yüklü anları da içeriyor. Şimdi Esma yeni başlayacak bu sürece, bizim de acımızın tazelenişi anlamına mı geliyor bu?
- Hamza nerede?
Başladık... Allah yardımcımız olsun.
Fatma ile iki yana geçtik. Şimdi söylesek mi ki? Er ya da geç öğrenecek.
Fatma sıktı kardeşinin elini. İki haftada ne kadar zayıfladın böyle Sultanımın kardeşi.
- Güzelim, Hamza gelemeyecek. O şimdi çok güzel bir yerde.
Hafif sinirlenmeye başladı elmanın öteki yarısı.
-ne zamandır yatıyorum ben? Hatta, enişte dosyam buralarda bir yerdedir rica etsem verir misin?
Yatağın diğer ucundan getirdim dosyayı.
-iki hafta mı oldu! Atriyal Fibrilasyon demek. Hımm... Ya enişte biz daha bu konuya gelmedik, açıklar mısın neyim olduğunu?
Öğretmeni gibi anlatmaya koyuldum:
-Şimdi bacım, senin kalp biraz dengesizlikler yapıyormuş. Bateri gibi atıyormuş. Hayır hayır, bozuk bateri gibi.
-doğrudur.
Mikrofonu aldı sevdiceğim:
- ritmik bozukluk var kalbinde.
Esma parmaklarını sol göğsüne götürünce acıyla irkildi.
- sanırım ameliyat olmuşum. Anjiyo mu by pass mı ne ameliyatı bu?
Bana attı pası cennet fragmanı sevdicek.
- yok, sorun tam olarak bu değil. Kalp krizi geçirdin ve zaten rahatsız olduğun için bayağı yataklara düştün, nakil gerekti.
Ekşidi yüzü, kalp krizi geçirmiş olmasını hiç tınmadı bile:
- ben şimdi başkasının kalbiyle mi seveceğim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!
Humor"...Pot mu kırdık? Neyse. Murat yabancı değil. Cahit'in göz devirmelerine bakacak olursak toparlaması gereken benim. Öyleyse: -Hazır konusu açılmışken YGS nasıldı Murat? İkisi de: -Konusu mu açılmışken? -Açılmadı mı? Açılmadı mı gerçekten sevgili ok...